Klişe sözler (TAMAMI)

Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden öğrencim Doğan Akın benden gazetelerinin (Milliyet) dilini inceleyip kendilerine bir rapor hazırlamamı istemişti. O çalışmayı Milliyet’le sınırlı tutmayarak, öteki gazeteleri de içeren geniş bir incelemeye girişmiş, 100 sayfanın üstünde bir rapor vermiştim kendilerine. Bu araştırma sırasında gördüm ki, özellikle deyimlerin ve kalıplaşmış sözlerin kullanımında muhabirler çok acemilikler yapıyorlar, genel dile uymayan, adeta kendilerine göre bir dil yaratıyorlar, böyle yaparken de gülünç duruma düştüklerinin ayrımında bile değiller. Türkçem Mahzun Ben Mahzun (İmge Y. 2005) adlı kitabımı Milliyet’e sunduğum bu rapordan yararlanarak yazmıştım. Bu kitaptan kısa bir bölümü sizlerle de paylaşmak istiyorum:
“‘Gaziantep yeni bir cinayete ev sahipliği yaptı’ tümcesinde olduğu gibi, ‘ev sahipliği’ sözü de son zamanlarda yerli yersiz, çoğu zaman da yanlış kullanılan klişe sözlerden. İnsan böyle bir tümceyi okurken Gaziantep’te kâtillere çay, kahve ikram edildiğini düşünüyor.” (s.12)
Basın böyle gülünç bir dil yarattı, daha da kötüsü itiraz etmezseniz, bu gülünç kullanım basın dilinde size doğru gibi gelmeye başlayacaktır zamanla; oysa doğru değil, yanlış, yanlıştan da öte gülünç... “Komşumuz Yunanistan’da gerilim tavan yaptı!” gibi gülünç sözleri çokça duyuyoruz haber saatlerinde. Dilde ilk uyulması gereken kurallardan biri, gülünç olmamaktır, bu kural bütün diller için geçerlidir, dilde kurallara uyup uymadığınızın belki de en somut ölçütüdür gülünç olmamak! Ancak mizah yapmak istiyorsanız böyle gülünç işler yapabilirsiniz. Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi ‘imza atmak’, ‘bomba gibi düşmek’, ‘tavan yapmak’, ‘rövanş almak’ basında kabak tadı veren, yerli yersiz kullanılan deyimler ya da klişeleşmiş sözlerdendir. “Ezber bozmak” sözünün de bu klişeler içinde hatırı sayılır bir yeri var. Çoğu zaman özgün ya da yaratıcı olamamak, dilde yetersizlik kişiyi bu hazır kalıplara iter, bunları kullanınca özgün olduklarını sanırlar. Üstelik bu kalıplaşmış piyasa sözlerinin bizim o has deyimlerimizle pek ilgisi de yoktur.
Kılıçdaroğlu’nun Menderes’in mezarını ziyaret etmesinden çok, bu davranışını “ezber bozuyoruz” diye herkesin diline sakız olmuş klişe bir sözle sunmasından hoşlanmadım ben. Barış için verdiği desteği Tayyip Bey’e “kredi” diye bankacı diliyle sunması da iyi olmadı. İyi bir politikacı kendi üslubunu kurarken, bu acemi haberci dilini, kanal kanal dolaşan lafazanların üslubunu bir tarafa bırakmalı bence.