Koca koca adamlar, çocuk kandırır gibi yalan söyleyince: Yastığın altındaki dev ekmek bıçağının sırrı!

Adam bütün gücüyle beynini zorluyor ve bildiği tüm teorik kitaplardan alıntı yaparak karısını ikna etmeye çalışyordu. Diyalektik materyalizm, emperyalizm, zıtların birliği, kaos teorisi dâhil, otuz senedir tüm okumalarından, konferanslardan öğrendiklerini, mutfaktaki küçük masa üzerine boca etmişti. Ama galiba tüm çabaları nafile idi. Akşam yemeği boyunca, son bir saattir harâretli şekilde tartışmaktaydılar. Konu, Ukrayna meselesiydi elbette ve kadının Facebook’ta gördüğü elinde bebek olan bir genç kadının perişan halleri ile bu yemek masasına oturup kalmıştı. Adam ne derse desin, bir türlü iknâ edici bir sonuç alamıyordu. Kadın, Nuh diyor ama peygambere sıra gelince, onu demiyordu:
“Bir ülkenin özgür olmasının anlamı hiç yok mu? Ne isterlerse onu yapmaları gerekmiyor mu? Bu sadece Ukrayna ve oranın halkının özgür iradesi ile seçilen bir adım değil miydi ki? Eğer seçilmiş hükümet NATO’ya girmek istemişse, bunu engellemeye kimin ne hakkı olabilirdi? Rusya sadece bir diktatörlüktü ve komşusuna böylece zâlim bir şekilde tecavüz ediyordu. NATO üyeliği ise kocaman bir bahane idi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi için yaratılmış.”
Adam, denizin bittiğini, ve karısını Ukrayna’daki Rusya operasyonu konusunda iknâ edemeyeceğini anlamıştı. Konuyu isteksizce ve hayal kırıklığı içinde kapatıp, yatma saatinin geldiğini söyledi karısına. Ve masadan kalkıp, mutfak dolabındaki kocaman ekmek bıçağını aldı. Yatak odasına doğru yola koyuldu.

ANTON ÇEHOV’UN İLK SAHNEDEKİ SİLAHI YA PATLARSA!

Kadın, Ukrayna konusundaki tartışmayı nisbeten başarılı bir şekilde bitirmenin mutluluğu içinde, o ekmek bıçağının, yatak odasına doğru giden kocasının elinde olma sebebini anlamaya çalışıyordu. Biraz da ürkmüştü galiba.
Adam, yatağın sağ tarafına uzandı ve elindeki kocaman siyah saplı ekmek bıçağını yastığının altına koyup uyku pozisyonu aldı. Kadın bir türlü yatağa girme cesareti gösteremiyordu. Çünkü, yanıbaşındaki yastığın altında, hareket bekleyen ekmek bıçağının, neden olup da orada uzandığını anlayamamaktaydı.
Meraklı ve endişeli gözlerle yataktaki kocasına baktı ve “O kocaman ekmek bıçağının orada ne işi var, bana anlatır mısın?” diye seslendi. Adam da uyur gibi yapan gözlerini bile açmadan, karısına cevap verdi:
-Merak edecek zerre kadar bir şey yok canım, haydi uyuyalım. Zaten benim yastığımın altında bir bıçak ile uyuyor olmam, seni hiç mi hiç ilgilendirmemeli. Ne de olsa bu benim özgürlüğüm ve özgürce aldığım bir karar değil mi ki? Özgürlüğümü böyle kullanmak istedim ve yastığımın altına bir ekmek bıçağı koydum!
-Ama senin yanıbaşında, yastığının altındaki bıçağı bile bile ben nasıl uyuyabilirim ki? Ya gece kaza ile benim bir tarafımı kesersen?
Adamın cevabı, çok kısa ve sade oldu:
-Eğer sen böyle bir konuda, yirmi yıllık kendi kocana güvenemiyorsan, Rusya’nın aynı konuda Ukrayna’ya güvenebileceğini nasıl beklersin ki? Benim bu ekmek bıçağı ile uyumam, aynen Ukrayna’nın NATO’ya girmesi gibi! Anlatabiliyor muyum?

DARB-I MESEL VE KISSADAN HİSSELERLE BİR YORUMLAMA DENEMESİ

Biryerlerden okuduğumuz, buna kaynak olan bir kısa yorum ile Rusya’nın bir aydan fazla bir süredir dünyaya anlatmak istediği ve maalesef çoğu insanın bir türlü anlayamadığı bir konuya parmak basmak istedik bugün. Bazen tüm kitaplardaki teoriler bile yetmeyebiliyor anlayışı kıt insanlara. Bununla, hemen her gün ve hemen her TV kanalında ve Facebook gibi sosyal medya dünyasında atıp tutan insanları kastetmekteyiz.
Bu kadar basit ve kolaylıkla açıklanabilir bir konuda, TV’deki emekli generallerden tutun da, anlı şanlı gazetecilere, politikacılara, sözümona dehşetli hümanist aydınlara ve sanatçılara ve geçmişte tek yolun devrimden başka bir şey olmadığını, meydanlarda binlerce kere haykırmış olan eski “solculara” kadar çok sayıda insan, yukardaki küçük skeçteki gibi davranınca insan hayret ediyor. Aslında bu skeçteki kişilerin yerini değiştirip aynı sonuçlara varmak da mümkün. Çünkü şaşkınlığın ve yüzeyselliğin cinsel tercihi yok. Erkeği ve kadını ile, biraz zahmet edip, olan biteni daha yaratıcı filtrelerden geçirip, anlamaya çalışmak çok fazla çaba gerektirdiği için, çoğunlukla işin kolayına kaçıp, ilk duydukları yorumun peşinden koşturuyorlar. Zaten, Batı merkezlerinin psikiyatrislerinin ve psikologlarının saptadığı, bu “kitlelerin kolaylıkla dolduruşa gelme” zafiyetlerinden dolayı, bugünlerde bir yalan ve aldatma fırtınası altındayız her yirmidört saat boyunca.
Halbuki, atalarımız “aklın yolu tektir” demiş ya! Konu ve yorumu gayet basit: Yastığının altında ekmek bıçağı olanlarla aynı yatakta seni uyku tutmayacaksa, dört bir yanı NATO üssü yapılan, iplerinin ucu Pentagon’da bulunan sicilli Nazi artıklarının egemen olduğu bir memleketin kapı komşusu olarak da sürekli tek gözü açık uyuma zorunluluğun olacaktır. Bunu istemeyenlerin yapacağı tek şey de Rusya’nın bugün yaptığıdır. Nokta!