Komutan ve siyaset-(TAMAMI)

İsmet Paşa’nın anılarındanbirini bir komutanlık dersi olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mustafa Kemal Paşa, “Disiplinsiz ve çetelerden oluşan morali bozuk bir silahlı kuvvetle, belli sayıdaki komutanla zaferi kazanmanın güç” olduğunu düşünür ve İsmet Bey’e düzenli bir ordu kurma görevini verir. Bir süre sonra Albay İsmet Bey, Gazi Mustafa Kemal’in haberi olmadığını düşünerek, gizlice Ankara’ya gelmiştir. Bu sorunu çözmek üzere çalışmaktadır. Genelkurmay Başkanlığı görevinde Enver Paşa vardır. Harbiye Nazırı ise Fevzi Çakmak Paşa’dır. Enver Paşa, Harbiye Nazırına müsteşar olarak Albay İsmet Bey’i münasip görmüştür. İsmet Paşa İstanbul’da yoktur. Harbiye Nazırı- şimdiki Milli Savunma Bakanı- hem ordu, hem de nezaret işlerine bakmaktadır. İş yoğun, her işin altından kalkacak nitelikte zabit ise azdır. Fevzi Çakmak Paşa İsmet Bey’i arar ve heyecanla:

“-Orada bir dakika bile kalma. Kalacaksan bir daha buraya hiç uğrama. Durum ciddi!” der. İsmet Bey Mustafa Kemal Paşa’nın yanına koşarak durumu anlatır. Gazi O’nun geldiğinden ve işe başladığından haberdardır. Hiç düşünmeden kararlılıkla:

“Harbiye Nazırı’nın davetine icabet et! Zira o elindeki işi onun yanından daha iyi tamamlarsın!” der. Albay İsmet Bey, “-Aman Paşam...” diyecek olsada Mustafa Kemal Paşa kararlıdır: “- Hadi. Doğru İstanbul’a ve Fevzi Paşa’nın yanına git. O bizimledir”

İsmet Bey en çabuk şekilde İstanbul’a döner, göreve başlar. Zamanı gelecek, tekrar Ankara’ya dönecektir. Öyle de olur ama İsmet Bey kafasında şekillenmiş disiplinli ordu projesiyle Gazi’ye dönmüştür. Sonra ordu içinde bazı sorunlu çete reisleri tasfiye edilir. Şimdiki yasalara uyan disiplinli TSK’nın temelleri böyle atılır. Bir yanda savaş, öte yanda isyanlar. Sonra o gaileden kurtulurlar ve Ankara’da yeni hükümeti ve Silahlı Kuvvetleri daha büyük badireler için gene birlikte hazırlarlar...Bunu komutanlardaki bazı nitelikleri anlatmak için yazdım.

Genelkurmay ve iktidar

28. Genelkurmay Başkanımız Sayın Orgeneral Necdet Özel, Jandarma Genel Komutanlığı’ndan Genelkurmay Başkanlığı’na gelmiş genç bir bir komutan. Bu noktadan sonra sadece önündeki 5 yıllık süreyi değil, tarihin onun hakkında vereceği kararı da düşünmek zorundadır. Çok silah arkadaşı henüz kanıtlanmamış suçlarla Hasdal’da tutuklu. Sayın Genelkurmay Başkanı’nın göreve başlamasından çok önce alınmış bir siyasi kararın vebalini kimse onun sırtına yüklemese de, medyada hakkında çıkan yazılar! Kuşkusuz Sayın Komutan mesleğinin gereğini ve kudretinin sınırını çok iyi bilmektedir. Arkasından, ‘Şak’ deyip emri alacak sonra düşünmeden ‘tak’ diye topuk vurup makul ve inanılır olmayan her emre boyun eğecek yapıda bir komutan’ olarak düşünülmemelidir.

Gerekli dersler çıkarılmalı

İki pilotumuzun şehit olduğu jet uçağımızla ilgili çelişkili açıklamalar devam ediyor. Olayın gerçek boyutu hakkında kuşkular var. Çok kesin ifadelerle uçağın füzeyle düşürüldüğü açıklandıktan sonra bulunan parçalar üzerinde füze izine rastlanmadığı belirtiliyor, Uçaksavar izine de rastlanmamış olduğu söyleniyor. Bazı uzmanlar uçağın teknik nedenlerle düşmüş olabileceğini bile söyleyebiliyor. Amerikalılar ellerindeki bilgileri Türk Hükümetine verdiklerini söylüyor ama bu bilgiler kamuoyuna açıklanmıyor. Bu kadar belirsizlik ortasında Hükümetin işin başından beri sanki kesin veriler elimizdeymiş gibi siyasi tavır almaktadır. Henüz kamuoyu tatmin edilmemiştir. Böyle bir durumda Başbakan Yardımcısı’nın Genelkurmay Başkanı’nı hedef alan açıklaması da, kim ne derse desin Genelkurmay ile siyasi iradenin arasını limonileştirmiş olamaz mı?

1946’dan bu yana çok Genelkurmay Başkanını tanıma olanağı bulmuş bir yazar olarak ifade edeyim: Bu gibi durumlarda, Anayasamıza göre Meclis’in yetkili olduğu da gözden uzak tutulmamalı. Kriz yönetimi, sivil asker için, deneyim ve ileri görüşlülük gerektiriyor. Dahası; Türk Dış Politikası hızla irtifa kaybediyor. Bu olaydan herkes gerekli dersleri çıkartmalıdır.

Başkomutan olmak ise, daha büyük riskleri sırtında taşımayı gerektiriyor.

Savaş ise - eğer yeterli nedenler yoksa- risklerin en büyüğü.