Konsolidasyon tehlikesine karşı AKP-CHP koalisyonu
Dış borçları 400 milyar doları aşmış, net dış yükümlülüklerinin GSYH’ya oranı yüzde 50’yi geçmiş, kısa vadeli borçları 250 milyar dolardan aşağı inmeyen ülkemizde büyüme yüzde 3’leri bulmuyor, 2015-16-17’de bulması mümkün görülmüyor ve cari açık tehlikesi hâlâ devam ediyorsa dış borçların konsolidasyonu tehlikesi var demektir.
Bilindiği gibi konsolidasyon kısa vadeli borçların uzun vadeli veya süresiz hale getirilmesidir. Konsolidasyon, borçlunun Yunanistan gibi “ben ödemiyorum” demesi gibi zorunlu konsolidasyon ve borçlunun ve alacaklının anlaştığı ihtiyari konsolidasyon diye ikiye ayrılır. Zorunlu konsolidasyon devletin iflas bayrağını çekmesi demektir.
YABANCILAR KORKUYOR!
Bize borç veren ülkeler ve finans kurumları Türkiye’nin ekonomik gelişiminden korkmaya başladılar. Alacaklarını tahsil edememekten ve yeni borç veremeyeceklerinden korkuyorlar. Yarınlarda Türkiye her yıl gerekli döviz ihtiyacı olan 200-250 milyar doları bulamazsa ve zorunlu konsolidasyona giderse bizim paracıklara ne olur, diye kaygı duymaları normal. Bu nedenle büyük koalisyon olarak nitelendirilen AKP+CHP koalisyonunu istiyorlar. Hele bu koalisyonun ekonomi patronu mutemet kişi Kemal Derviş olursa kendilerini teminata almış sayacaklar.
YABANCILAR İSTİYOR
Türkiye önümüzdeki birkaç yılda mutlaka dış kaynağa sürekli ihtiyaç duyacaktır. Borçları ödemek ve ekonomiyi finanse etmek için dış borç, portföy yatırımları (sıcak para) gelmek zorunda. Üstelik ülkemiz yabancılar için faiz cenneti olduğundan bu bereketli toprakları es geçmek istemeyeceklerdir. Bu nedenle siyasi istikrar (!) isteyeceklerdir ki bu da AKP+CHP koalisyonu ile mümkündür. Hesap sormaların unutulduğu, meydan okumaların yapılmayacağı, açılım (bölünme) sürecinin devam ettirme olanağının yaratılması hep bu büyük koalisyonla mümkün olacaktır. Yabancı yatırımcılar kesinlikle bu açıdan büyük koalisyonu isteyeceklerdir. Kaygan zeminde ve her an çatışmaya dönüşecek bir koalisyonu istemeyecektir.
BİR ÖRNEK YUNANİSTAN
AB’nin şımarık çocuğu Yunanistan aldığı borçları har vurup harman savurunca iflas bayrağını çekti. Şimdi bunun çözümü için her yol deneniyor. Ama unutmayalım Yunanistan AB’nin sorunsuz ve toprağında gözü olunmayan bir ülke. Bu nedenle mutlaka çözüm bulunacaktır ki bazı çözümler zaten yapıldı. Oysa Türkiye öyle değil. Şu anda ciddi bir bölünme sürecini yaşıyoruz. Özellikle Güneydoğu duygusal anlamda kendini Türkiye’den ayırmış durumda. Bölünmenin ilk adımı olan “özerklik” konusunun gündeme gelmesini sabırsızlıkla bekleniyor. Bu nedenle Türkiye konsolidasyona gidemez ve gitmemesi için gerekli her şey yapılmalıdır.
HDP’NİN EKONOMİK SONUCU
HDP’nin barajı aşması nefret biriktiren RTE sayesinde olurken HDP’nin Meclis’te olması da ülkeyi ekonomik yönden daha da bağımlı hale getirecektir. HDP’nin bölgeye ilişkin taleplerinin mutlaka bir ekonomik maliyeti olacaktır. Bu ekonomik maliyetin de finansmanı yabancı kaynakla yapılacaktır. Öte yandan HDP’nin sağladığı siyasi güç yabancı yatırımcının ayrı bir görünmez silahı olacaktır. Çünkü bölünme tehlikesi paradigması çerçevesinde yabancının kullanacağı kozlar artmıştır.
KONSOLİDASYON TEHLİKESİ VAR!
Bugün için ülkede konsolidasyon tehlikesinden söz ediliyorsa iki önemli etkenin varlığı kaygı yaratıyor.
Birinci tehlike: TL’nin aşırı oynaklığı ve yükselmesi nedeniyle Merkez Bankası faizleri artırma yoluna gidecek ve bu da bütçe açıklarını büyütecek ve dış borçlar artacak.
İkinci tehlike: Bireylerin ve şirketlerin borçlarını ekonomik durgunluk nedeniyle ödeyemez duruma gelmeleri sonucunda bankalar zorunlu yapılandırmalara gidecek ve bunun bir maliyeti olacak ve banka borçları artacak.
Bütün bu tehlikeleri yönetecek bir hükümet yapısına ve ekonomi patronuna ihtiyaç var.
Bu da belli: AKP+CHP kardeşliği!