Korkuyorum ama asla sinmeyeceğim!
Gazetemiz Aydınlık, PKK’nın 37 vatandaşımızı katlettiği saldırıdan sonra “Korkmuyoruz” başlığıyla çıktı.
İki gündür kendimi tartıyorum, “Korkuyor muyum, korkmuyor muyum” diye...
O başlığı atan yazı işlerindeki arkadaşlardan ve tüm “korkmayanlardan” özür dilerim; ama...
Ben korkuyorum!
***
“Canın bu kadar mı tatlı?” diyorsanız; evet, canım sandığınızdan da tatlı...
Sevdiğim, sevmediğim...
Gördüğüm, görmediğim...
Tanıdığım, tanımadığım her canlının canı, çok tatlı benim için!
Sizin için de öyle olmalı...
Çünkü “can”dan vazgeçmemeli insan; yüce bir amaç uğruna canını feda etmek zorunda kaldığında bile, aslında “korkmalı...”
***
Kaldı ki aptal bir örgütün, aptal bir canlı bombasının parmağının ucunda olmamalı kimsenin hayatı...
Eğer bu ülkede sadece son bir yıl içinde 6 bombalı saldırı düzenlendiyse...
Bu saldırılarda 225 vatandaşımız öldüyse...
Son saldırıyı bilen ABD’nin Ankara Büyükelçiliği daha dün
Türkiye’de yaşayan vatandaşlarına yeni bir mesaj gönderip, 20 Mart’ta da Ankara’da yeni bir bombalı saldırı beklendiğini duyurduysa...
“Korkmuyorum” demek en azından gerçeği yansıtmaz dostlar...
***
Bizim arkadaşlar “Korkmuyoruz” başlığının altında neden korkmadıklarını da yazmışlar:
“Kenetlenen milletin yanıtı net: Korkmuyoruz, kararlıyız!”
İyi de milletin terör örgütüne boyun eğmeme konusunda kararlı olması başka, korkmamak başka!
Korku; insan ruhunun en temel duygularındandır...
Ölüm karşısında korkar insan; kontrolden çıkmış delilik ve hıyanet karşısında korkar.
Önemli olan; tırsmamaktır.
Mücadeleden kaçmamaktır.
Aslanlar gibi direnmektir.
Canını ortaya koyabilmektir.
***
Bizi yönetenlerin yıllardır muhaliflere yönelik sürdürdükleri terörden de korktum ben...
Sabahın köründe evimin basılmasından, aptal saptal bir suçlamayla özgürlüğümü kaybetmekten, ailemin üzülmesine neden olmaktan, işsiz ve hatta aç kalmaktan, öldürülmekten hep ama hep korktum.
Peki; bir gün olsun “tırstığımı, sindiğimi, geri adım attığımı, ‘aman’ dediğimi, kavgadan vazgeçtiğimi” gördünüz mü?
Hayır...
***
İşte bu yüzden kendi gazeteme itiraz ediyorum:
Ben sizin için de korkuyorum arkadaşlar.
Saçınızın teline zarar gelmesinden ödüm kopuyor!
Ama...
“Milletimizin kenetlenip kenetlenmediğine” de bakmadan, terör örgütü karşısında asla pes etmeyeceğimi...
Bugüne kadar verdiğim kavgayı, her katliamdan sonra daha da kararlı bir şekilde sürdüreceğimi en iyi siz biliyorsunuz!
***
Bana göre siz de korkun çocuklar...
Korkmak; insanı “adam” yapar, yanlıştan döndürür...
“Gözü kara aptallar”ın yarattığı felaketlerle doludur insanlık tarihi...
Şimdi de onlardan bazıları, kendileriyle birlikte bizi de patlatıyor!
Ne olur korkun...
Ama asla tırsmayın!
KINA!
Yıllardır PKK’nın Meclis’teki temsilciliğini yapan HDP’li vekiller, haklarındaki fezlekelerden sonra “akıllanmış” ayağına yatıyor...
Onlarca felaketten sonra oralı bile olmayan bu arkadaşlar dün Selahattin Demirtaş başkanlığında yapılan Grup Toplantısı’na, Ankara’daki bombalı terör eylemini kınamak için yakalarına taktıkları “siyah kurdele” ile katılmışlar...
Kurdele göstermelik; asıl oturma organlarına bakmalı, oturma organlarına...
Kına yakmadılarsa, akıl edemedikleri içindir!
GÜNÜN SORUSU
Sorum Ankara’daki bombalı saldırıyı gerçekleştiren Seher Çağla’yı, üç yıl önce PKK propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandığı davada serbest bırakan Balıkesir’deki Hakim Bey’e:
Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
İkiyüzlü, kaypak Avrupa!
Yıllardır Ankara’da yaşayan ve çalışan İngiliz James Taylor, sosyal medyada paylaştığı mesajında Avrupalılara, “Hepiniz Charlie’ydiniz, Paris’tiniz... Peki; neden Ankara olmuyorsunuz?” diye sormuş...
Futboldaki gururumuz Arda Turan da Instagram’da, Fransa’daki terör saldırısından sonra kol kola yürüyüşe katılan liderlerin fotoğrafını paylaşmış ve şöyle yazmış:
“Şimdi bizim acılarımızı paylaşma zamanı. Bütün dünyaya sesleniyorum. Biz sizin acılarınızda elimizi uzattık, beraber ağladık. Şimdi benim ülkemde hiç bilmediğiniz evlerde anneler, babalar, eşler ağlıyor. Tepkinizi şimdi gösterin.”
***
Bu çağrılara yürekten katılıyorum ama göreceksiniz; Avrupalılar yayınladıkları kuru taziye mesajlarıyla yetinecek...
Çünkü Avrupalı kaypaktır, iki yüzlüdür, çifte standartlıdır!
“Hep bana, hep bana” der de... Akan kanını durdurmak için senden yarım metre ipi esirger!
Öyle olmasaydı; hâlâ kendi ülkelerinde barınan PKK’ya ev sahipliği yaparlar mıydı?
156+261!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Sevde Gelenyaz’da... Sizin de Abdullah Gül’e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz:
“Abdullah Bey...
Huber Köşkü’nü işgal ettiniz; susmadık.
Masrafları bize ödettiniz; susmadık.
Devletin kasrını kendinize çalışma ofisi yaptırdınız, susmadık.
Piyasa değeri 20 milyon lira olan evi hangi kazancınızla aldığınız konusunda susmadık.
Suudi Kralı’nın getirdiği elmaslar hakkında da susmadık.
Biz susmadık ama siz bu konularda hep sustunuz! Bizi yok saydınız.
Umarım bizi yok sayamayacağınız günler de gelecek.
İşte; o zaman ne yapacağınızı çok merak ediyorum!”
GÜNÜN İSYANI
İsyanım; son altı aydaki üç patlamada 168 can kaybıyla Ankara’yı Bağdat’tan sonra “ikinci büyük terör kenti” haline getiren AKP iktidarına:
Başarınızla gurur duyuyor musunuz?