'Kriz var' denilen ortamda üçüncü fabrikayı kuruyor
Pişirme gereçleri deyince ilk akla gelen Türk markalarından Korkmaz, yarım asır önce Tahtakale'de başlayan yolculuğuna bugün 115 ülkeye ihracat yaparak devam ediyor. İkinci neslin yönettiği şirkette üçüncü nesil de görevi devralmaya hazırlanıyor. Salı günü bir grup ekonomi yazarı ile sohbet toplantısı düzenleyen Korkmaz Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Korkmaz, hem sorularımızı yanıtladı hem de şirket olarak yeni yatırımları hakkında bilgi verdi. İki ayrı fabrikada yatırım yaptıklarını anlatan Korkmaz, Sakarya Ferizli OSB'ye yeni bir tesis kuracaklarını aktardı. Ferizli benim memleketim. Son dönemde Irak Plastik de bir tesis kurarak üretim faaliyetlerini Ferizli'ye taşıdı. İstanbul ve Kocaeli'de şişen sanayi Marmara'nın kuzey doğu sınırlarına kadar genişlemeye başladı. Kerim Korkmaz da bu eğilimi “Biz önce İstanbul'dan Kandıra'ya taşındık.” diyerek özetledi.
BU ORTAMDA NEDEN İLAVE YATIRIM?
Korkmaz'ın verdiği bilgiye göre Kandıra'daki tesisi de büyütmek için ilave yatırım yapılacak. “Tuzla ve Kandıra’da yer alan fabrikalarımız yılda 4 milyon 200 bin kalem ürün üretebilme kapasitesine sahip. 5 yıl içinde Sakarya OSB’de hizmete açacağımız yeni fabrikamızla ülkemizde ve dünyada pazar payımızı artırmak istiyoruz.” diyen Korkmaz, döviz fiyatlarının, enerji maliyetlerinin, ham madde bulunabilirliğini sorununun ve enflasyonun yükseldiği ortamda kendilerini ilave yatırıma iten nedeni şöyle özetledi: “İthal ürünlere vergi gelince ve döviz kuru artınca yerli üreticiler rekabetçi hale geldi. Yatırımlarını artırdılar. Çin'de konteyner fiyatlarının çok artması ve oradaki nüfusun üretime çok katılmaması bizi rekabetçi hale getirdi. Beş sene sonra dördüncü fabrikamızı da kurmayı düşünüyoruz.” bilgilerini verdi.
KÜÇÜK EV ALETLERİNE YÖNELECEK
Korkmaz, halihazırda Tuzla ve Kandıra'da üretim yapıyor. Ferizli'ye kurulacak tesis üçüncü fabrika olacak. Kerim Korkmaz, ihracat ağırlık bir strateji izlediklerini aktarırken şunları söyledi: “1990 yılında ilk ihracatı Lübnan’a yaparak Türkiye sınırları dışına adım attık. Üretimin yüzde 35’ini ihraç ediyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içinde küçük ev aletleri alanındaki konumumuzu güçlendirmek için yeni bir fabrika yatırımı daha yapacağız. Katma değerli üretimin büyük bir özveri gerektirdiğini ama ülke ekonomisine ve geleceğimize çok büyük katkısı olduğuna inanıyoruz. İhracatımızın yüzde 95’ini kendi markamızla yapıyoruz. Mısır, Almanya, Kuveyt, Slovanya ihracatta en çok pay alan ülkeler. Son olarak Orta Amerika’da Guatemala'ya ihracata başladık. En çok pişirme ve elektrikli ürün grupları tercih ediliyor. Dış ticaret ilişkilerimiz ve ihracat ağımızın gücü sayesinde, büyük pazarlarda da kendi adımızı taşıyan franchise mağazalarıyla hizmet veriyoruz.”
YERLİ HAM MADDEDE ENERJİ AÇMAZI
Paslanmaz çelik ham maddesinin yerli tedariği konusunda görüşlerini sorduğumuz Korkmaz, “Türkiye'de üretilmiyor. 90'larda Avrupa'dan alınırdı. Uzak Doğu'ya kaydı. Üretilmesi için girişimler yapıyoruz. Ama enerji maliyetleri yüksek. Doğal gazdan elektrik üreterek sürdürülebilir ve rekabetçi üretim yapılamaz. Nükleer enerji kuruluyor ilk aşamalarından sonra bir faydası olabilir. Ocaklar bir kere başladı mı durmaması lazım.” dedi. İlave yatırımlarla bin 500 yeni istihdam sağlayacaklarını ve toplam istihdamı 2 bin 500'e çıkaracaklarını belirten Kerim Korkmaz, “20 yıl önce biz mal satarken birçok firma ihracatı bilmezdi. Züccaciye sektörü geçen yıl 6 milyar dolar ihracat yaptı. Bu firmalarda heyecan yarattı, ilave yatırımlar gündeme geldi. Çin'de konteyner fiyatlarının artması da bize avantaj sağladı.” ifadelerini kullandı.
ÜLKEDE KRİZ VAR MI?
Sohbette ülkede “Ekonomik kriz var mı?” sorusu da gündeme geldi. Kerim Korkmaz, ülkenin çeşitli bölgelerinde gördüğü üretim ve tüketimdeki hareketliliğe dikkat çekti. Teknik anlamda makro tabirle ülkede bir kriz olmadığı aşikar. Çünkü kriz olması için raflarda ürün olmaması veya o ürünü alacak gelire/paraya sahip olunamaması gerekir. Böylece kredi akışı da harcamalar da çöküşe geçer. Çarklar durunca iflaslar başlar. Ülkede böyle bir durum yok. Fakat kredi ile idame ettirilen hanehalkı harcamaları, enflasyon yüzünden günden güne alım gücü eriyen ücretli kesimler dikkate alındığında sürdürülebilir bir gidişat olmadığı konusunda herkes hemfikir. Bu durum devam ederse krize evrilmesi sadece zaman meselesi.