Küçük kardeşim!

“Onur” derdim ona, “küçük kardeşim”e seslenir gibi; Onur!Haftada bir kez gelirdi gazeteye, Spor Servisi’ndeki masasına oturur, yazısını yazıp giderdi.Her karşılaşmamızda sarılıp öperdim, “küçük kardeşim”i öper gibi... Hatta saçlarını falan karıştırırdım kızdırmak için!Gencecikti.Saçları simsiyah, cildi pırıl pırıl, bakışları keskindi!Birisi bana yaşını sorsaydı; “Taş çatlasın 45” derdim...Dün öğrendim:Benim “Onur”um, “Onur abi”ymiş meğer; 69 yaşındaymış...***Keşke hiç öğrenmeseydim onun yaşını; öğrenmek zorunda kalmasaydım.Onu hep öyle “Onur” diye çağırabilseydim... O da gülerek bana, “Ne haber Mustafa?” diyebilseydi.Keşke hep sonsuza kadar sürseydi benim bu yanılgım...Ama benim “küçük” kardeşim, dün bu oyunu bozdu.Arkasından konuşulmaz falan demeyin; ben hâlâ yüzüne karşı söylüyorum:Mızıkçılık etti!Daha birlikte verecek çok kavgamız vardı.Daha Fenerbahçe’yi kurtaracaktık birlikte, Galatasaray’ın ne yaptığını sorgulayacaktık, Türk sporunu yönetenlerin basiretsizliklerini tartışacaktık, ülkeyi yönetenlerin sporu sömürmesini eleşti- recektik, Atatürkçülüğü yozlaştırmak isteyenlerin ensesinde boza pişirecektik...Ve o bana her seferinde, “Bırak bağımsızlığı falan Mustafa, Allah aşkına... Aktif olarak gir mücadelenin içine... Gerekirse gazeteciliği de bırak, git siyaset yap” diyecekti...İşte; söz tam oraya geldiğinde, “Hadi, ben kaçtım, yazım gecikiyor” deyip sıvışacaktım...***Dedim ya mızıkçılık etti benim “küçük kardeşim...”Dün sabah erken saatlerde, telefonum “dıt”ladı iki kez... Son yıllarda ölen gazeteci haberlerini düzenli vermekten başka pek bir iş yapmayan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden geliyordu mesaj...Ekranda “TGC”yi görünce, her defasında olduğu gibi yine panikledim:“Eyvah, yine kim gitti acaba?”***Mesajı açıp “Onur Belge’yi kaybettik” ifadesini görünce inanamadım. Dizlerimin bağı çözüldü, telefon elimden kayıp yere düştü.“Küçük kardeşim” ölmüştü ha...“Hadi canım yok artık” dedim kendi kendime...Sonra gazeteyi arayamadım, haberi doğrularlar da bir şey diyemem diye!Hemen bilgisayarı açıp haber sitelerine girdim...Girmez olaydım.Doğruymuş! Her fırsatta, benim kavgaya daha fazla girmem gerektiğini söyleyen “küçük kardeş”im, kavganın tam ortasında beni, bizi yalnız bırakıp çekip gitmiş!Sadece ailesini, bizi, sporcuları, spor adamlarını, yorumcu kardeşlerini, sporseverleri, okurlarını değil...Doğruyu ve gerçeği de öksüz ve yetim bırakarak gitmiş...***Bugün pazartesi “okuduğum kitaplar”dan söz edecektim size güya...Kusura bakmayın; bugün ne kitap var, ne günün sorusu ya da günün isyanı...Bugün “kitap” gibi bir adamdan... Benim yurtsever, haktan ve emekten yana “küçük kardeşim”den söz etmek varmış kaderde...***Benden genç, benden dinamik, benden kavgacı, benden asi, benden...15 yaş büyük, “küçük kardeşim...”Daha maçın yarısındaydık...Niye mızıktın?Nereye kaçtın böyle?Gel; söz veriyorum, karıştırmayacağım saçlarını!