Kültür Bakanından çelişkili açıklamalar-(TAMAMI)

Topkapı Sarayı’ndan müdür gitti ama taht davası hala sürüyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 27 Ağustos’ta Zaman gazetesine verdiği bir demeçte; Topkapı Sarayı’nda bir dizi tartışmalara neden olan taht olayına bir kez daha değinme gereksinimi duyarak, müdürün odasına taşıdığının taht değil de aslında daha sonraki yıllarda onun yerine konmuş bir kanepe olduğunu ileri sürmüş. Ve bu iddiasını da tarihçi Necdet Sakaoğlu’nun kitabındaki bir alıntıya dayandırmış.

Bu durum karşısında sayın bakanın söyledikleriyle yaptıkları arasında bir dizi çelişki göze çarpıyor. Bu çelişkileri sayın bakanın ya da birilerinin yanıtlaması için şöyle sıralayabiliriz:

Eğer müdürün odasına taşıdığı taht değil de sıradan bir kanepe ise, niye bu olay sonrasında müdür görevinden alınarak bir başka müzeye atandı?

Taht olayı sonrasında, müdürün dışında, kaç çalışan cezalandırılarak bir başka yerlere gönderildi?

Necdet Sakaoğlu tarihi eserler üzerine çalışmalar yapan ya da yapmış olan bir uzman mı, yoksa yalnızca tarih üzerine yazan bir yazar mıdır?

Sayın Necdet Sakaoğlu, hangi argümanlara dayanarak olaya konu olan tahtın “sembolik anlamda bir kanepe olduğunu” iddia edebiliyor? Bu konuda bir çalışması ya da bir kanıtı var mıdır?

Topkapı Sarayı’nın envanterinde kayıtlı olan bu tahtın, taht ya da sıradan bir kanepe olup olmadığına ilişkin hiç bir uzmanın görüşü alınmış mıdır? Ya da Topkapı sarayında onca sanat tarihçi ve uzman içinde bunun taht ya da kanepe olduğuna ilişkin görüş bildirecek tek bir uzman bile yok mudur?

Kanepe olduğu iddia edilen tahtın 1 mm’likten bile küçük bir örneği alınarak analize gönderilip yılı saptanmış mıdır? Ya da böyle bir girişimde bulunulmuş mudur? (Bugün gelişen analiz teknikleriyle, bırakın arkeolojik eserleri, tabloların bile tarihlenmesi hızlı, kolay, ucuz ve de emin bir şekilde yapılabiliyor.)

Eğer bu taht değil de, onun yerine sonradan konan sıradan bir kanepe ise bu eşyanın Topkapı Sarayı’nda işi ne? Ya da yerine konduğu gerçek taht nerede? Çalındı mı, yok mu oldu, yıprandı mı, yoksa böyle bir taht Topkapı Sarayı’nda hiç mi olmadı?

Kanepenin yerine konduğu gerçek tahtın başına yukarıda saydığımız durumlardan biri gelmişse, bunun kayıtları yok mudur? Ya da teşhirden düşmüş eşyalar için kayıt tutulmaz mı?

Bu ve buna benzer soruları daha da çoğaltabiliriz. Bu sorulara verilecek yanıtlardan daha önemlisi ve üzerinde asıl durulması gereken durum, bir bakanın, hem de kültürle ilgili bir bakanın, bu konu üzerinde somut ve doğru veriler toplamadan(toplattırmadan), gerekli araştırma yapmadan (yaptırmadan) kamuoyunda tartışmalar yaratan bu olayın üzerine oldukça yüzeysel gidişidir.

Ne yazık ki sayın Bakan, kamuoyunu bu derecede ilgilendiren bir konu üzerinde, yapması ya da yaptırılması gerekeni değil de, ne yazık ki, yapılmaması gerekeni yapmayı tercih etmiştir.

Bizi üzen ve de düş kırıklığına uğratan da bu tutumudur.