Kuran harflerinde nokta yokken kim koydurdu niçin koydurdu?

Diyanet İşleri Başkanlığı geçen hafta bildiri yayımlayıp Kuran ile ilgili bilimsel yorum yapanları tehdit etti ya... “Kuran’ın sadece içeriği değil şekli de olduğu gibi Allah’tan inmiştir! Şeklini tartışamazsınız!” diyerek... Şimdi hem diyanet âllamelerine hem de Ehl-i sünnet ve’l Cemaatiz diye övünen ilahiyat profesörlerine soruyorum: Kuran-ı Kerim’in yazıya geçirildiği Ebu Bekir döneminde, harflerde nokta yoktu. Bu işaretleri Kuran’a kim koydurdu ve niçin koydurdu?

Bu işi yaptıran adam, İslam tarihinde Zalim Haccac diye bilinen kanlı katildir. Haccac, Emevi halifesi Mervanoğlu Abdülmelik döneminde, onun başbakanı gibiydi. Binlerce insanı katlettirdi. Elbette ki bu öldürdüklerinin çoğu Ali yanlılarındandı.

Kuran’ın yazıldığı harflere noktayı onun koydurduğu, en önemli İslam tarihlerinden birisi olan ve İbn Kesir tarafından yazılan El-Bidaye ve’n Nihaye’de de yer almaktadır. Türkçe’ye çevrilen bu eserin 9. Cildinin 218. Sayfasında, “Mushaflar, onun zamanında noktalandı...” bilgisi bulunmaktadır. Bazı tarihlerde bugünkü harekelerin de Haccac tarafından Kuran’a konulduğunu yazmaktadır.

Bu bilgi, Araştırmacı Yazar Tunay Bayrak’ın Berfin Yayınları’ndan çıkan şu kitabında daha ayrıntılı olarak işlenmiştir: “Mushaf (Bugünkü Kuran) Kuran-ı Kerim midir? /Kuran Tarihine Metin Odaklı Eleştirel Bir Bakış/”

Peki Haccac’ın derdi neydi? Haccac, harflere nokta koydurarak o kelimelerin kendi istediği gibi anlaşılmasını sağladı. Haccac, Hz. Muhammet’in bir numaralı düşmanı Ebu Süfyan soyundan gelme Emevileri çok sevdiği için onların işine gelmeyen okuyuşları istemiyordu. Kuran’ın Emevi çıkarlarına uymayan bölümlerini önlemek peşindeydi... Bu amaçla yeni Kuran’lar yazdırıp vilayetlere yolladığı da bilinmektedir.

İLK KURANLAR NİÇİN YAKILDI?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gücü yetiyorsa bütün Sünnilerin en değerli kaynak kabul ettiği Taberi Tarihi’ni de yalanlasın veya yaktırsın... Çünkü orada 3. Halife Osman’ın o dönem elde olan Kuran’ları toplatıp yaktırdığını yazmaktadır. İşte o bölüm: “Hz: Osman bu hali öğrenince mescide gelip minbere çıktı. Hutbe okuyup: ‘...ayrıca da Kuran’ı yaktığımı söylüyorlar. Şundan ötürü yaktım ki onların elindeki Kuran azıcıktı. Ve her kişi: -Benim Kuran’ım sahihtir, doğrudur derdi. Bense bunun üzerine hepsini topladım, düzelttirdim. Halkın eline doğrusunu verdim. Ellerindeki yanlış olanları yaktım...” (Aktaran: Tunay Bayrak...)

Görüyorsunuz, İslam Devleti’ni Emevi Devleti haline getiren; hazineyi ve devlet görevlerini Emevilere veren; bu yanlışlara karşı çıkan Ebu Zer gibi saygın kişilere zulmeden Osman; Ebu Bekir ve Ömer dönemindeki Kuran’ları eksik ve yanlış ilan ediyor; onları yaktırıp daha büyük bir Kuran yazdırtıyor.

Sonra ne olur? Diğer Müslümanlar buna kızarlar... Osman’a karşı ayaklanma çıkar ve onu Kuran yakıcısı (Harik’ül Kuran) diye suçlarlar ve öldürürler. Öyle ki Osman’ı Müslüman mezarlığına bile gömdürmeyip Yahudi mezarlığına defnederler... Sebebi budur işte...

HACCAC ESKİ KURAN’A DÜŞMAN

Kuran derleme işinde Osman’a karşı çıkanlardan birisi de Hz. Muhammed’in en yakınlarında olan Abdullah bin Mesut’tur. Abdullah bin Mesut Kuran’ı hıfzeden ve onu kitap haline getiren birisidir. O, elindeki kitabı Osman’a vermemiş; Osman, Peygamber’in sırdaşı olan Abdullah b. Mesut’u dövdürüp kaburgalarını kırdırmıştır. İşte Zalim Haccac, onun derlediği Kuran’ı hedef almıştır. Bu Emevi politikacısı öyle kendinden geçmiştir ki şöyle diyebilmiştir: “Kendi elindeki Kuran’ın Allah katından gönderildiğini iddia eden Abdullah bin Mesud’u cezalandıracak olursam kim bana mani olabilir? Allah’a yemin ederim ki onun elindeki kitab, Arap recezelerinden (şiirlerinden) bir recezedir. Allah, o kitabı Peygamber’e indirmiş değildir.”

Haccac şu tehditte de bulunuyor: “Abdullah bin Mesud’un kıraatine göre Kuran okuyan bir kimseyi görürsem boynunu vurdururum... Onun kıraat şeklini, domuzun kaburga kemiği ile de olsa Kuran’dan kazıyıp sileceğim” (İbn Kesir, s. 214)

Anlaşılıyor ki ilk Kuran’da Emevilerin işine gelmeyen kelimeler veya bölümler bulunmaktaydı bu da Haccac’ı domuz kemiğine yapışmaya kadar itmekteydi.

OSMAN KURAN’INI KİM DERLEDİ?

Osman, Kuran derleme işini Zeyd ibni Sabit’e vermiştir. 612 yılında doğan Zeyd, Hz. Muhammet döneminde daha bir çocuktur. Ama Emevilerle arası iyi olduğu için görev onundur. Zeyd, mescide gider oturur... Kuran’dan ayet veya sure ezberlemiş Müslümanlar gelirler; “Bunu ben Peygamberden böyle duydum, ezberledim!” derler. İki kişi de buna tanıklık edince, o söylenen sözler yazılır ve Kuran işte böyle toplanır. Elbette ki Emevileri tutanlar da gelip ezberlerindekileri naklederler... Böylece eskisinden daha büyük bir kitap ortaya çıkar. O kitaba da, İbn Kesir’in aktardığına göre Kuran değil İmam derler...

Bütün bilgiler, Peygamber döneminde yazılmış bir Kuran olmadığını da ortaya koyuyor. O dönemden Peygamber’in sakalının, hırkasının, nalınının kaldığı iddia edilip bazı malzemeler gösteriliyor ama Hz. Muhammet çağına ait yazılı bir sure veya ayet gösterilemiyor.

Nasıl oluyor da bu hercümerç içinde bir harf bile yitmemiş oluyor? Diyanet uleması bizi bu konuda aydınlatır ise seviniriz... Ama ses vereceklerini hiç sanmıyorum.