Kürdistan’a adım adım

Kürdistan adlı bir devletin kurulması, Türkiye’yi bölme çabaları geçmişte İngiltere’nin şimdi de ABD’nin Orta Doğuya yerleşme planlarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.

Amaç Musul, Kerkük petrol ve doğalgaz yataklarını koruyacak, ABD’nin güdümünde kukla bir Kürt devleti kurdurmaktır.

Yoksa kimsenin o bölgeye demokrasi getirmek gibi bir istek ve endişesi yoktur.

Sadece Irak ve Suriye için değil Türkiye için de aynı şey söz konusu, iktidarı ve muhalefeti boşu boşuna mı şekillendirdiler.

Bunun alt yapısı AKP iktidarı döneminde, “Kürt açılımı” söyleminden bile önce adım adım hazırlanmaya başlamıştı.

Hatırlanacağı üzere 17 Ocak 2007’de AKP’lilerin oylarıyla TBMM’de kabul edilen Petrol yasası ile Türkiye’de çıkarılacak petrolde devletin payını düşürüp yabancı petrol şirketlerinin önünü açan, yabancı petrol şirketlerinin önünü açmakla kalmayan, federasyon sistemini anımsatan, devlete bırakılacak payın yarısının İl Özel İdarelerine (yerel yönetimlere) aktarılması öngörülmüş idi.

O tarihte Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’di de bu yasanın bazı maddelerinin “Ulusal çıkarların göz ardı edildiği” gerekçesiyle veto etmişti.

Aynı tarihlerde Irak parlamentosunda da benzer bir yasanın görüşülmeye başlanması elbette ki tesadüf değildi.

Petrol yasalarında yapılmak istenen değişiklikler ile sorunun Musul-Kerkük petrol ve doğalgaz yataklarına egemen olmak için, ABD güdümünde kukla bir Kürt devleti kurdurulması çabası olduğu açıkça görülüyor, artık bunu kimse de saklama gereği duymuyor.

PKK, İKTİDAR VE MUHALEFET

Demokrasi getiriyoruz adı altında Kuzey Irak’ta ABD güdümünde kurdurulan sözde Kürt Devleti’nin askeri gücü olan “Peşmerge” denen güruhun omzunda ABD bayrağı var. Bunun bir anlamı yok mu?

Bu yaşanırken Öcalan, sınırların yeniden tartışılması için “Bir Missak-ı Milli Komisyonu” kurulmasını öneriyor.

PKK’nın Avrupa’daki temsilcisi Zübeyir Aydar “....sadece Türkiye içinde değil bölgedeki tüm Kürtlerle Avrupa Birliği benzeri sınırların ortadan kalktığı demokratik birlik modeli olsun istiyoruz..” diyor.

Peki AKP iktidarı ne diyor?

Davutoğlu’nun 62. Hükümet programında bu söylenenlere çanak tutulduğunu görüyoruz.

Hükümet programında “sınırları geçişken kıldıklarını” övünerek ilan ediyor.

19 Ekim günü akil adamlar toplantısında Davutoğlu’nun söyledikleri çok daha vahim “....Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir, ya bu sınırlar barışçıl yöntemlerle anlamsızlaştırılacak ya da acımasız çatışmalar yaşanacak”

Aslında AKP iktidarı sayesinde hudutlar hakikaten anlamsızlaştı, yol geçen hanına döndü, kevgir gibi.

Gelen geçen belli değil.

Bunları, Öcalan ve Zübeyir Aydar’ın söyledikleri ile birlikte okuduğunuz zaman AKP iktidarının da ABD güdümünde Kukla bir Kürt devletinin oluşması konusunda uzlaştığı anlamı bile çıkar.

Bir de buna, Ana Muhalefet Partisinin, biz iktidar olduğumuz zaman, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Türkiye’nin koyduğu bütün çekinceleri kaldıracağız dediği; Öcalan, Aydar ve Davutoğlu’nun söylediklerine en ufak bir tepki vermediği düşünülürse, ülkenin bölünmez bütünlüğünün ne kadar tehlikede olduğu ortaya çıkmaktadır.

TÜRKİYE AYAĞI KALDI

Kukla Kürt devletinin Kuzey Irak bölümü gerçekleşti, Türkiye’nin de katkılarıyla Kuzey Suriye ayağı tamamlanacak, kala kala önemli ve en büyük parça olan Türkiye ayağı kalacak.

O da aslında fiilen kuruldu, baksanıza Başbakan’ın çiçeği burnunda başdanışmanı Etyen Mahçupyan bölgede “Kamu düzeni PKK’nın elinde” diyor.

Mahçupyan, açılım destekçilerinin ne kadar aymaz olduklarını açıklaması ile ortaya koyuyor, diyor ki “PKK çözüm sürecinde çok şey kazandı. Gücünü perçinledi. Öyle ki, bölgede kamu düzeni şu anda devletin değil PKK’nın elinde”

Bölgede kamu düzeni bölücü terör örgütünün elinde olduğuna göre iş bitmiş.

Şimdi bundan sonra, iktidarı ve muhalefeti ile acze düşürülmüş Türkiye Cumhuriyeti Devleti, gözlerimizin önünde adım adım kurulan kukla Kürt Devletindeki Barzani ve Apo arasında yaşanacak iktidar kavgasını seyredecek.