Kuzey Irak’ta ABD’ye karşı strateji!
Türkiye, İran ve Irak mükemmel bir uyum ve işbirliği içinde Barzani ve arkasına gizlenen ülkelere tükürdüğünü yalattı. Hem kriz yönetimi hem de planlı ve hesaplanmış güç gösterisi/güç kullanımı ile kısa süre içinde emperyalist planları yerle bir etti. Bu operasyon, bölgesel işbirliğinin nasıl büyük bir etki yarattığını bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye açısından, uzun yıllar iyi ilişkiler sürdürülen Barzani’nin bir anda sokağa bırakılması müthiş bir manevra oldu. Türkiye ulusal çıkar alanlarının her şeyin üstünde olduğunu bütün dünyaya göstermiş oldu.
Ancak böyle durumlarda emperyalist merkezler hedeflerinden bir anda vazgeçmez. Derhal “B” planı devreye sokulur. Bu nedenle bölge ülkelerinin, tercihen Avrasya’nın büyük güçleri ile ortak bir Kuzey Irak stratejisi belirlemesinde sayısız fayda vardır. Çünkü bu alanda durdurulan ABD ve arkasındaki güçler, otomatik olarak Batı’ya, Akdeniz’e doğru ilerleme azim ve iradesini kaybeder.
ABD’NİN YENİ HAMLELERİ
ABD, aldığı hezimetten hemen sonra Haşdi Şabi’yi yasadışı ilan etti. İran bağlantılarını bahane ederek bu yönde kamuoyu oluşturmaya başladı.
ABD Kongresi peşmerge için 365 milyon dolarlık silah yardımı yapılması kararı aldı. Alınan bu kararda ilk kez Irak’ın toprak bütünlüğüne atıf yapılmadı!
ABD, karşılıksız olarak PKK’ya 60 bin kişilik bir orduyu donatacak silah, malzeme ve teçhizat yardımı yaptı.
ABD, IŞİD’i sıkıştığı yerlerden kaçırarak yeni çatışma alanlarına sevk ediyor.
ABD, İngiltere ve Fransa’nın resmi yetkilileri üst üste Erbil’e ziyaretler düzenlemeye başladı. Son olarak ABD’nin teröristlerle koordine elemanı, pardon IŞİD Özel Temsilcisi Brett McGurk Erbil’i ziyaret ederek yeğen Neçirvan Barzani’ye güvence verdi.
ABD, Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerini kullanarak Irak içinde İran-Irak Şiiliği farklılığı ve Arap milliyetçiliğini kullanarak yapay çatışma alanları oluşturmaya başladı. Iraklı Şii lider Mukteda es-Sadr, aldığı dolarlar karşılığında taraftarlarına Suudi Arabistan karşıtı slogan atmayı yasakladı!
ABD, çeşitli girişimlerle Suudi Arabistan, İsrail, Mısır, BAE gibi ülkelerle İran tehdidini öne sürerek Şii-Sünni çatışmasını körüklemek istiyor.
NİYET VE MAKSAT
Bu çerçevede ABD ve arkasındaki güçlerin planı açık seçik görülüyor: “Irak’ın savaş yeteneğini azaltırken, peşmerge ve terör örgütlerini güçlendirmek, bu ülkedeki üsleri vasıtasıyla ayrılıkçı güçlere kendi askeri kapasitesi ile örtülü ya da açıktan destek vermek!” Uygun koşullarda Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin de askeri, diplomatik ve finansal açıdan kullanılması hesaplanıyor. Temel hedefin, Irak’taki bölünme sürecinin yeniden başlatılmasıyla büyük Kürdistan’ın önünü açmak olduğu anlaşılıyor. ABD ve İsrail’in yeni bir planla iç çatışmaları körüklemek istediği anlaşılıyor.
HAREKET TARZI
Görüldüğü gibi ABD ve arkasındaki güçler silahla bir çözüm arıyor. Buna karşı çıkmanın en kestirme yolu Irak Silahlı Kuvvetleri’nin muharebe yeteneğini artırmaktır. Bölge ülkeleri ve Avrasya güçleri bu konuda Irak’a her türlü desteği vermelidir. Hem silah, malzeme, teçhizat hem de eğitim desteği için bölgesel bir toplantı yapılmalıdır. Referandum krizinde olduğu gibi Irak’ın kendisinin sorunu çözmesi tüm bölgeyi rahatlatır.
Peşmergenin Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi (KIBY) sınırları dışına çıkması yasal ve fiziki tedbirlerle engellenmelidir. Sorumluluk sahaları belirlenerek, peşmergenin birbirinden bağımsız Erbil ve Süleymaniye’de iki ayrı komutanlık şeklinde teşkilatlanması sağlanmalıdır. Peşmergenin özlük haklarını Merkezi Yönetim üstlenmeli, önemli komutanlarını Bağdat atamalıdır. Orta ve uzun dönemde peşmergenin Irak Silahlı Kuvvetlerine dâhil edilmesi için stratejik planlamalar yapılmalıdır. Çünkü bir devlet içinde iki ayrı askeri yapılanma devlet teorisine aykırıdır. Peşmerge bu haliyle bir savunma gücünden daha çok bir bölücü unsur olarak karşımızda durmaktadır. Irak Merkezi Hükümeti, emperyalist merkezlerle içli dışlı olan KIBY’yi sürekli gözetim altında tutmalı, çıkacak ilk fırsatta bu kapsamda yeni bir anayasal düzenleme yapmalıdır.