Leman Sam ‘Arap Alileri’ tanır mı?
Leman Sam kendi ifadesiyle arabasını sokak köpeklerinin üzerine süren bir Katarlı’ya kızıp şu ifadeleri kullandı: Yıllar önce bu soysuz Araplar'a tepkili olduğum için uzun süreli linçe maruz kalmıştım, şimdi herkes ne mal olduklarını anladı. Daha bunlar iyi günler, ekmeğe ortak yakında toprağa da ortak olacaklar. Bıçaklamalar, tecavüzler, sonu yağmadır bunun. Hiç şikayet etmeyin, göz göre göre geldi.
SOYSUZ MİLLET OLUR MU?
Sokak hayvanlarına işkence eden Türk yok mudur mesela? Ya da Norveçli? Tecavüz, bıçaklama Araplara özgü eylemler midir? Örneğin her ikisinde de ABD zirvede. Peki “soysuz Türkler”, “soysuz Norveçliler”, “soysuz Amerikalılar” demek gelir mi aklımıza? Gelmez. Hem Leman Sam’da hem de genel olarak kendini üstün gören, ama bir biçimde “aydın”, “sol” gibi kavramları kullanmaktan da kaçınmayan bizim “beyazlara” göre, Arap aşağı bir ırktır. Bağrında büyük bir tarih barındırsa da, insanlığa devrim niteliğinde katkılar yapmış tarihsel değerde bilim insanları yetiştirse de Arap, ona göre “soysuzdur.” Arapların insanlığa yaptığı katkıları burada anlatacak değiliz. Leman Sam, kukuletasını çıkarıp birazcık araştırsa bunları öğrenebilir.
Tepkiler üzerine tivit iki gün sonra silindi. Sam, yeni bir paylaşım yaparak “elbette iyileri de var” dedi. Lütfetti. Böylece kendisinden “soysuz” Araplar olduğu gibi “iyi” Araplar olduğunu da öğrendik.
FEKELİ ARAP ALİ
Leman Sam, Adana Feke’nin Keklikçi köyünden Arap Ali’yi tanır mı acaba? Feke’nin Fransız işgalinden kurtuluşuna önderlik etmiş bir yiğittir. Köylüdür, garibandır. Torosların bir arslanıdır. İşgal üzerine dağa çıkar, Atatürk’ün Milli Ordusunun emrine girer. Fransız üniforması giymiş Ermeni çetelerine meydanı dar eder. Düzenlediği baskınlarla düşmana aman vermez. Hem Fransa hem de Osmanlı (ateşkesi ihlâl ettiği için!) hakkında idam fermanı düzenler. Ama o Toroslar’ın ve Çukurova’nın diğer kahramanlarıyla birlikte mücadeleye devam eder. 10 Mart 1920’de Feke’yi kurtarır ve Türk Bayrağını diker. Kozan, Doğanbeyli, Saimbeyli’nin kurtuluşlarında da önemli katkıları olur. Kurtuluş’tan sonra da Arap Ali, Arap Ali olarak mütevazı hayatına devam eder. O da Kartallı Kâzım gibi isimsizlerden olur. Feke’nin her kurtuluş yıldönümünde Fekeliler onun mezarına gider. Fekeli Arap Ali gerçekten Arap mıydı? Yoksa “Arap”, esmerliğinden dolayı halkın taktığı bir lakap mıdır? Biraz kurcaladık, bölgeden büyüklerimize de danıştık ama net bir bilgi edinemedik. Sonra bölgeden Hayrettin Çavuşoğlu ağabeyim dedi ki, “Ne önemi var, o bizim kahramanımız. Halk ona Arap demiş, gerisi hikaye.” Gerçekten de öyle, halk ve tarih “Arap Ali” dedikten sonra Ali, Arap’tır. Türk Milletinin büyüklüğü de budur.
KIBRISLI ARAP ALİ
Bir Arap Ali de Kıbrıs’ta var. Biz onu adına yazılmış meşhur ağıttan biliyoruz. Hani kalleşçe şehit edilen Aybüke öğretmenimizin buğulu sesiyle söylediği “Mağusa Limanı” ağıtı. Aslı “Arap Ali Ağıdı.” Arap Ali, Kıbrıs İngilizlerin eline geçince Afrika’dan getirilen Arap Mahmut’un oğludur. Açık bilgi olmasa da köle olarak geldiği söylenebilir. Kıbrıs Türkü Hatice ile evlenir ve Arap Ali doğar. Arap Ali, limanda hamaldır. Yani Fekeli Arap Ali gibi o da emekçidir. Biraz içkisi vardır, biraz da ele avuca sığmazdır. İngilizlerden pek de hazzetmez. Bir gün meyhanede “üç goynağ içer” ve İngiliz askerleri ile tartışmaya başlar. “Soylu” İngiliz askerleri süngülerle ona saldırır. “Yedi bıçak yarasına dayanamaz”, sekizinci darbede ölür. Ve Arap Ali adına o meşhur ağıt yakılır. Ağıtı Limasollu Zehra İbrahim derler. Daha güzeli ne biliyor musunuz? Arap Ali’nin ağıtı Kıbrıs’ta kalmaz, Anadolu’ya hatta Batı Trakya’ya ulaşır. Bazen sözleri değişir, bazen farklı türkülerin içine girer ama Arap Ali ağıtı, Silifke’den, Aydın’a, Kerkük’ten, Rodop’a Türk’ün ağıtı olur. “Arap Ali Destanı” KKTC’nin ilk yerli operası olarak sahnelenir. İşte böyle. Kıbrıs’ta bir Afrikalı Arap kölenin oğluna yakılan ağıt, bugün şehit Aybüke Hocamızın ağzında PKK’ya lanet olarak okunuyor. Millet de böyle olunur.
Leman Sam ve benzerleri Araplara karşı Ku Klux Klan kukuletası giyedursun, bugün de Hatay’dan Siirt’e, Şanlıurfa’dan Tarsus’a, İstanbul’dan İzmir’e Arap kökenli Türk vatandaşları bu ülkeye her alanda hizmet etmeye devam ediyorlar.