Letonya’dan neler çektik
Letonya karşısında kelimenin tam anlamıyla Milli eziyet çektik. Bu kadar üstün oynayıp, bu kadar gol kaçırıyorsak bir yerlerde yanlış olmalı. Bir de ara sıra karşı karşıya kaldığımız kontrataklarda neredeyse gol yiyecektik. Galibiyeti çok istemek başka, saldırmak başka, çağdaş bir futbol takımı olarak oynamak çok başka. Ne yazık ki hala futbolun çağdaş oynanma şekli Milli takıma uygulanamıyor. Letonya kalesi önünde etten duvar örecek, bu belli. Öyleyse topu kanatlara taşımamız gerek. Buna uygun takım kurgusu gerek. Volkan Şen solda, çünkü sağda Gökhan Töre var. Burak’ın arkasında ise Arda. Hakan Çalhanoğlu da oralarda bir yerde. Doğal olarak rakibi duvar ördüğü göbekten delmeye çalışıyoruz. Neredeyse 20 futbolcu Letonya ceza alanı içinde, elbette o kalabalıkta bir yerlerden dönecek. Sağ savunmada Ozan var, ne yapsın. Şener oynayacak durumda ise, ki, 55. Dakikada oyuna girdi. O zaman niye bu kurgu. Üstelik futbolcularımız sol kanatta Caner’i kullanmayı çok geç düşündüler. Daha doğrusu taktiğimiz öyleydi. Bu arada Umut Bulut oyuna girdi, en çok pozisyon üreten Volkan Şen çıktı. Artık iyice göbekten yüklenmeye başladık. Bu arada rakibe çok net iki pozisyon verdik. Şuursuzca saldırmak az daha pahalıya patlayacaktı.Bu durumda uzak şutlar denemekten başka çare yoktu. Bunu ilk akıl eden Şener’in sağbeke girmesiyle orta alandaki asıl yerine geçen Ozan Tufan oldu. Letonya kalecisi Vanins de şansla karışık iyi bir gününde olunca neredeyse istediklerini alacaklardı. Tüm hatlarımızla Letonya üzerine yıkıldığımız bir anda Selçuk İnan’ın uzaktan şutu köşeden filelere takıldı. Ama bitime 5 dakika kala galibiyeti korumak güdüsü pahalıya patladı. Burak’ın yerine Mehmet Topal oyuna sürüldü. Sonradan oyuna giren Sabala uzaktan vurdu, Volkan Babacan yumurtladı ve berabere kaldık. Şansımız var ki, Hollanda kendi evinde İzlanda’ya yenilmesi bize bir ihtimal daha verdi.