Lozan Konferansı -(TAMAMI)

Lozan Antlaşması’yla (24 Temmuz 1923) sonuçlanan iki devreli Lozan Konferansı, 90 yıl önce bugün (20 Kasım 1922) başlamıştı. Zaferden sonra Mustafa Kemal ile Rauf Orbay arasında başlayan uyumsuzluk, konferans sırasında ve sonrasında doruk noktasına çıkmıştı. Erzurum ve Sivas Kongreleri’nden itibaren saçma muhalefetleriyle Mustafa Kemal’e kan kusturan Kazım Karabekir Paşa ile Rauf Bey, Mustafa Kemal’in gözünde neredeyse bütün güvenirliklerini yitirmişlerdi. Mustafa Kemal bu dönemde ikisine karşı benzersiz bir sabır göstermiş ve hatta Rauf Orbay’ı başbakan yapmıştı. Kazım Karabekir hep hakkı yendiği vehmi içindeydi, Rauf Bey Mondros Mütarekesi’ni imzalamış olmanın travmasını yaşıyordu.

İkisi de Lozan Konferansı’na gidecek olan delegasyonun başında olmak istiyorlardı. Ama Mustafa Kemal ikisine de güvenmiyordu, Baş Murahhas olarak İsmet Paşa’yı düşünüyordu.

Lozan Konferansı öncesini üçünün ve Mustafa Kemal Paşa’nın gözünden aktaracağız:

İsmet İnönü ve Karabekir Paşa

“Benim Lozan Konferansı’na gitmem ihtimali sızmış olmalı ki, Karabekir buna değinerek, ‘Lozan Konferansı’na askerlerin gitmesi kesin olarak yanlıştır’ dedi. [...] Karabekir’in bu konuşmasından ben ima ediliyormuşum gibi bir mana çıkararak kendini teskin etmek istedim. [...] Rusların konferansa gidip gitmeyecekleri henüz meçhul. Böyle bir durum var. Karabekir Paşa, Ruslarla Gümrü Muahedesi’ni yaptığı için, Ruslar Lozan Konferansı’na gittikleri takdirde kendisinin baş murahhas olmasını şart görüyor. Onda böyle bir hava sezdim. Konuşmasında kendisinin konferansa gitmesi düşünülüyormuş tarzında bir zihniyetin muhakemesi vardı. Böyle bir husus söz konusuymuş gibi bunları anlattı. Konuşmamızda mesele böyle kaldı.

Ertesi gün tekrar buluştuk. Konuştuğumuz zaman Atatürk, Lozan Konferansı için bana karşı daha ciddi tavır almaya başladı. Hariciye vekili var, vazife onundur, dedim. Hariciye vekili seni istiyor, dedi. Hakikaten konferansa gitmeye hiç niyetim yoktu. Olmaz, dedim. İstemiyorum, dedim.” (İsmet İnönü, Hatıralar, Bilgi Yayınevi, 2006, s.314)

İnönü, Atatürk’le yaptığı konuşmayı Karabekir Paşa’ya aktarınca ondan şöyle bir cevap alıyor: “Benim konferansta vazife almam Rusların bulunmasına, bulunmamasına bağlanıyordu. Şimdi mahzur kalmadı. Gümrü’de yaptığım gibi Lozan Konferansı’nda da bulunmam, oraya benim gitmem lazım. Öyle değil mi?”

Ben hayretle:

“Dün biz askerler gitmeyelim, karışmayalım, diyordun. Şimdi uygun olacağı fikri nereden çıktı?” diye sordum. Karabekir, sözlerime cevap olarak, ‘Ama mesele mühimdir’ dedi.” (Age. S.215)

Rauf Orbay

Dönemin Başbakan’ı Rauf Bey’in düşüncelerini Osman Selim Kocahanoğlu’nun Atatürk - Rauf Orbay Kavgası (Temel Yayınları, S.724) adlı kitabından aktarıyorum:

“...Lozan’a gidecek heyetimize benim başkanlık etmemi istiyorlardı. Ben ise, karşımıza çıkacak devletlerin heyetlerine hariciye vekilleri başkanlık ettiğinden, bizim de bu işe Hariciye Vekili Yusuf Kemal Bey’i muvafık buluyordum. Fakat Yusuf Kemal Bey, başkan olarak ben gidersem refakat edebileceğini ileri sürerek, vazifeyi kabul etmedi. Bunun üzerine ben, Mustafa Kemal Paşa’ya, heyet başkanlığı için İsmet Paşa’yı tavsiye ettim. ‘Mudanya Konferansı’nı muvaffakiyetle idare edip neticeye ulaştığı için, sulh müzakerelerine de onun gitmesi münasip olur’ dedim. Bunun üzerine ‘yapabilir mi, yapamaz mı?’ münakaşaları oldu... Nitekim öyle olmuştu. Yusuf Kemal Bey’in rahatsızlığı sebebiyle istifası üzerine, Hariciye Vekâleti’ne getirilen İsmet Paşa, heyetin başkanı olarak Lozan’a gitti.” (Rauf Orbay’ın Hatıraları, Temel Yayınları, s.330-331)

Söz Söylev’de

Şimdi Kemal Atatürk’ün, Temel Yayınları tarafından yayınlanan Nutuk’undan “Barış Konferansı’na Göndereceğimiz Delegeler” bölümünü okuyalım:

“Vekiller Heyeti Reisi Rauf Bey, Hariciye Vekili Yusuf Kemal Bey ve Sıhhiye Vekili Rıza Nur Bey gidecek delegasyonun doğal üyeleri gibi görülüyordu. Ben henüz bu konuda kesin kararımı vermiş değildim. Ancak Rauf Bey’in başkanlığında gidecek heyetin, bizim için hayati olan meselede başarılı olacağından emin olamıyordum. Rauf Bey’in de kendisini zayıf görmekte olduğunu hissediyordum. Müşavir olarak İsmet Paşa’nın kendisine katılmasını teklif etti. Bu teklife karşı fikrimi belirtirken, İsmet Paşa’dan müşavir olarak elde edilecek yarar sınırlıdır; ancak başkan olursa kendisinden büyük ölçüde yararlanılacağına inanıyorum, dedim.” (S.509)

***

Lozan Konferansı, sırasında Başbakan Rauf Orbay, İsmet Paşa’ya akıl almaz engellemeler yapıyor. İsmet Paşa’nın telgraflarına nedense çok geç cevap veriyor. Mustafa Kemal Paşa işe karışmak zorunda kalıyor. Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra İsmet Paşa’ya bir kutlama telgrafı bile göndermiyor. (Nutuk, S. 571-587) Daha sonra:

“Efendiler, Rauf Bey, Lozan Antlaşması’nı yapan ve imzasını koyan İsmet Paşa’yı tebrik vesilesiyle, kendisinin yaptığı ve imzasını koyduğu Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan bahsetmeyi ve onu ne kadar önemli ve yüksek amaçlarla imza ettiğini söyleyerek kendini savunmayı gerekli görüyor. Mondros Ateşkes Anlaşması, Osmanlı Devleti’nin müttefikleriyle birlikte uğradığı acı yenilginin yüz kızartıcı sonucudur. O anlaşmada kabul edilen maddelerdir ki, Türk topraklarını yabancıların işgaline sundu.“ (Nutuk, Temel Yayınları, s. 589)

***

Başbakan Rauf Bey’in Ankara’ya dönen İsmet Paşa’yı karşılamak istemediğini, “İsmet Paşa’yla karşı karşıya gelemem... Kendime hâkim değilim, yapamayacağım” dediğini ve başbakanlıktan istifa ettiğini biliyor muydunuz? (Age. S.590)

Artık Devrim karşıtıydı!