Lozan’dan Paris’e-(TAMAMI)

Yıl 1923, aylardan Temmuz.

İsmet Paşa Lozan’da masada açılan kartlara yanıt vermeye devam ediyor. Sir Horace Rumbolt söz alıyor ve diyor ki: “Şimdi genel af beyannamesine geliyoruz. Bu beyannamenin imzalanmasının ardından yürürlüğe girmesini isterim.” Ve sonra devam ediyor:

“Müttefikler, yüz binlerce Ermeni’nin memleket dışında yaşamasından endişededirler. ‘Türkiye Ermeni yurdu’na’ rıza göstermedi. Razı olmadığını belirtirken Ermenilerin geri dönüşünün mümkün olduğu söylenmişti. Halbuki; şimdi tebaanızın büyük kısmını kabul etmiyorsunuz” dedi. Sonra General Pelle konuştu: “İngiliz arkadaşımın sözlerine Fransa adına katılıyorum. Osmanlı tebaasından Hıristiyanların kaçanlar ve göç edenleri hakkında dikkati çekerim. Bunların çoğu Kilikyalıydı... Bu hususta teminat vermenizi talep ederim.”

Arkasından Mösyö Montagna: “- İsmet Paşa hazretlerinin insani hisleriyle ilgili olan bu meselenin çözüm zamanı gelmiştir.”

İsmet Paşa tüm bunlara onurlu bir tavırla cevap verdi;

“- Türkiye heyeti Ermeni kaçaklar hakkındaki fikirlerini söylemiştir. Tekrarına lüzum görmem. Kanunlarımızın Türk tebaasına temin ettiği haklardan Müslüman olmayanlar da yararlanacaklardır. Bu haklardan daha önce Türkiye’ de ikamet edenlerin de faydalanmasını müttefikler istediler. Devletine karşı silah kullananların affedildikleri, başka memleketlerde görülmüş şey değildir. Türkiye hükümeti ihtilalcilere, asayiş düşmanlarına kapısını kapamak mecburiyetindedir.( Ali Naci Karacan, Lozan, Sayfa:506-507)

Bugünkü soykırım tartışmaları

Aradan yıllar geçti. Şimdi aynı müttefikler bir araya gelerek soykırımı dayatıyorlar. İsviçre “Ermeni Soykırımı yoktur” diyen Doğu Perinçek’i bu sözünden dolayı yargılıyor ve ceza veriyor. Bu saçma savı çürütmek için çabalayan Talat Paşa Komitesi üyeleri tutuklanıyor, ve Mehmet Perinçek ayni yolda araştırmalar yaptığı için Silivri’ye gönderiliyor. Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy sözde Ermeni soykırımının savcısı olarak bir yasa tasarısını Fransa Meclisinden geçiriyor.

Oysa bakın durum nasıl gelişiyor;

“Sözde Ermeni soykırımını inkar etmeyi suç sayan yasa tasarısı Senatoya geldi. Cumhurbaşkanı Sarkozy tasarının yasalaşması için çaba gösteriyor. Başbakanın Fransa’nın Cezayir’de yaptığı katliamları hatırlatmasına karşın Cezayir Başbakanını rahatsız etmiş, “Kendi siyasi amaçlarınız için Cezayir’i kullanmayın” diyor. Peki! Fransa’nın 2. Dünya Savaşı’nda kendi topraklarında yaptığı soykırımdan söz etsek nasıl olur? 1940’dan sadece 1942 yılı sonuna kadar Fransa’da tutuklanıp Almanya’daki NAZİ toplama kamplarına gönderilen Yahudilerin sayısı 36.802. Savaş boyunca Fransa’dan NAZİ kamplarına gönderilen Yahudilerin sayısı 76.000. Bunlardan sadece 2500’ü sağ kaldı. Ayrıca Fransa’daki kamplarda 4.000 Yahudi kurşuna dizildi veya ağır koşullar sonucu öldü. İşgal altında olmayan bölgedeki NAZİ yanlısı Vichy Hükümeti binlerce Yahudiyi NAZİlere teslim etti. Ne yazık ki, bazı ünlü Fransız bilim adamı ve sanatçı da bu politikalara destek verdi. Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi Behiç Erkin’le Türk diplomatları Cevdet Dülger, Namık Yolga, Fikret Şefik Özdoğancı, Fuat Carım ve Necdet Kent Türk vatandaşı Yahudilerin NAZİ’lere teslimini önlemek için olağanüstü çaba gösterdi ve başarılı oldu. Böyle bir geçmişi olan Fransa Türkiye’yi soykırım konusunda suçlayabilecek sonuncu ülkedir. Evi camdan olan komşusunun evini taşlayamaz “ (Kaynak- O Öymen, Demokrasiden diktatörlüğe)

İsmet Paşa karşısında dut yemiş bülbüle dönen soykırım destekçileri şimdi yelesiz aslan pozunda Türkiye’ye baskı yapıyorlar.

Neden yapıyorlar? Sarkozy’nin aklından dört parmak yukarıda ihtirası ve oyu için. Yazık Fransa halkına ki; tarihe geçen 1789 Devrimiyle ünlüdür.