MACAR Nemecsek

Bu yıl Türk- Macar dostluğunun 100. yılı kutlanıyor. Onlar bilmez ama 9-10 yaşında dost değil, kardeş oldum onlarla… Bağıra bağıra ağlamıştım Nemecsek öldüğünde. Hiç unutmadım Nemecsek’i! Hatta öğretmen olduğumda yaş grubu ne olursa olsun bütün çocuklarımı Nemecsek ile tanıştırdım. Örgütlü mücadeleyi Macun Derneği’nde öğrensinler istedim. Arkadaşlığı, dostluğu, dayanışmayı… Yaşamda kimin tarafında olduğunuzu seçmeniz gerekir.

Roman, 20. yüzyılın başlarında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de geçer. Pal Sokağı’nın yoksul çocukları oyun sahalarını zengin çocuklara kaptırmamak için örgütlendiklerinde okul, dolayısıyla devlet; Latince öğretmeni, dolayısıyla din parmak sallamaya başlar. Latince öğretmeni Rácz olamazdım. Sokakta bir yanda dürüstlük, sevgi, haysiyet; diğer yanda yalan, ihanet, muhbirlik çatışıyordu. Her zaman bu kötü duyguların biri, iyi duyguların üzerine abanır. Üzerinizden silkelemeniz de o kadar kolay olmaz. Üstelik düşman, bu romanda kötü olduğunun farkındadır.

NEMECSEK’İN YOKSULLARIN YANINDA YER ALMASI SİSTEMİN KANINA DOKUNUR

Sınıfta romanı öğrencilerime dramatize ettirdiğimde, muhbir Géreb’in rolünü bir öğrencim çok benimsedi; gitti öğretmenini okul müdürüne, yani arsanın güvenlik gücü yaşlı Slovak’a şikâyet ediverdi. Bu silsileye, sokağın sermaye sahibi anne-babalar eklendi. Sınıf Pal Sokağı’na dönüşüverdi.

Çelimsiz Nemecsek, tarihin görmek istemediği idealist karakterdir. Madem örgütlü mücadeleyi bana Nemecsek öğretmişti, ser vermiş ama vazgeçmemişti mücadelesinden; üstelik örgütün söylediğini yapmak yerine hayati olanı yapmayı tercih ettiği için örgütten de dışlanmıştı! Sorun çıkaran, uyumsuz öğretmen olmak da boynumun borcu oldu. 27 yıl, özel okullarda, sermayenin göbeğinde, Kızıl Gömleklilerle didiştim durdum.

Dünya düzeninde oyun sahası ne Macun Derneği’ne ne de Kızıl Gömleklilere kalır. Nemecsek’in ölümü, arsanın ölümü demektir. Sağduyunun temsili arkadaşı Boka, arsaya geldiğinde, oraya inşaat yapılacağını öğrenir. Romanın yazarı Molnar hem ülkesinin hem de Macun Derneği’nin yanındadır. “Arsamız! Orası gerçek bir imparatorluk! Siz bunun ne olduğunu bilemezsiniz. Siz hiç vatanınız için savaşmadınız ki! Nereden bileceksiniz?“

TARİHTE GÜÇLÜ İLE GÜÇSÜZ ARASINDAKİ AMANSIZ SAVAŞ HEP DEVAM EDER

İnsan önce kendisine doğada yer açmış, sonra da o yeri korumak için birbiriyle savaşmış. Roman 1907’de yayınlanır. Romanın yazarı Ferenc Molnár’ın ömrüne savaş damgasını vurmuştur. Önce 1. Dünya Savaşı’nda Galiçya Cephesi’nde savaş muhabirliği yapar. 2. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde ise Nazilerin Macar Yahudilere yaptığı zulümden kaçarak önce İsviçre’ye, ardından ABD’ye göç etmek zorunda kalır. Bir daha ülkesi Macaristan’a dönemeyecektir. Zaten romanın dikkat çektiği yerlerden biri gerçek savaş ile savaş oyununun karmaşık ilişkisidir.

Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan gazeteci Oya Gürel’in annesinin, Molnár’ın yeğeni olduğunu öğrendiğimde çok sevindim. Ferenc Molnár’ın yeğeni İlonka, karşı çıkmalara rağmen büyük bir aşkla sevdiği Türk Cahit Bey’le evlenir. Bugün aile hâlâ Kuzey Kıbrıs’ta yaşıyor. Bizler akraba uluslarız. Böyle bağlar mutlu ediyor insanı.

Milliyet Yayınları’nın o mavi ciltli unutulmaz Çocuk Kitapları Serisi’yle tanıştım Pal Sokağı Çocukları’yla… Bu minik, mavi ciltli kitabı; bahsi geçen o bir topak cam macunu gibi iyice çiğnedikten sonra en sevdiğim arkadaşıma devrettim. Yetişkin olduğumda neredeyse her baskısından bir tane aldım. Sevdiği oyuncakları eve gelen arkadaşlarına gösteren çocuklar gibi ben de dostlarıma çeşit çeşit Pal Sokağı Çocukları romanlarımı gösteriyorum. Yüzlerce çocuğa da hediye etmişimdir.

Çocukluğumun kahramanları arasında Tom Sawyer, Oliver Twist, Salinger’in unutulmaz kahramanı Holden Caulfield; Kemalettin Tuğcu’nun Küçük Gazeteci, ama en çok aklımı başımdan alan Nemecsek’tir.

Sadece benim gibi çocukların değil yetişkinlerin de hayranlığını kazanmış Pal Sokağı Çocukları hem Macaristan’da hem de dünyada yüzlerce baskı yapmış; 20. yüzyılın en sevilen çocuk klasiklerinden biri olmuş. Kitabın yayınlanmasının 100. yıldönümünde, romandaki olayların yaşandığı; aynı zamanda da yazarın o zamanlar oturduğu Budapeşte’nin 8. Bölgesi’ne roman kahramanlarının heykelleri dikildi.

PAL SOKAĞI ÇOCUKLARI MACARİSTAN’I BİRLEŞTİRİR

Macaristan’da 20. yüzyılın başında “ulusal karakterden yoksun kozmopolit Yahudi halkı” edebiyatı ile “gerçek Macarlar”ın ürünü olan edebiyat arasında bir ayrım yaratılmıştır. Yahudilere uygulanan antisemitizmden kaynaklanan bu ayrımı, Molnár gibi yazarların romanları ortadan kaldırmış; Yahudi halkı ile Macarları birleştirmiştir. Pal Sokağı Çocukları ülkeyi birlik, beraberlik, dayanışmaya davet eden çağrının güçlü bir parçasıdır. Macarlar, biraz da Pal Sokağı’ndaki çocuklardan öğrenmiştir mücadele etmeyi… Nemecsek ile arkadaşları olmasaydı Hitler’in faşizminden, Sovyet Rusya’nın tahakkümünden kurtulamazlardı. Roman bir bütün yaptı Macar halkını… Değerlerini anımsattı. Safları sıklaştırdı… Macun Biriktirme Derneği'nin yeşil-kırmızı renkli bayrağının üzerinde 1848 Macar Devrimi’nin en önemli şairi Sandor Petofi'nin sözünün yazıldığını varsaymıştır Macarlar: "Ant içeriz ki bir daha asla esir halk olmayacağız." Attila’nın torunları, kahraman Macar halkına selam olsun.