Macron’un hayalleri

Donald Trump’ın seçilmesinin ardından Avrupalı devlet ve hükümet başkanları 7 Kasım perşembe günü Budapeşte'de bir araya geldi. İki yıl önce Emmanuel Macron'un girişimiyle kurulan Avrupa Siyasi Topluluğu'nun 5. Zirvesinde Trump hayaleti dolaştı. Trump seçim kampanyası boyunca Ukrayna savaşını bitireceğini ve Avrupa mallarının gümrük vergilerini artıracağını açıklamıştı. Seçilmesiyle birlikte, zaten ekonomik kriz içinde olan Fransa ve Almanya daha da kaygılandı.

Kriz sadece ekonomik değil, siyasi olarak da bir karmaşa içindeler. Macron’un seçim yenilgileri, kurulan azınlık hükümetinin her an gensoru ile düşme tehlikesi altında olması elini zayıflatıyor. Almanya’da defalarca dikkat çektiğimiz SPD’nin Sosyal Demokratları, Yeşiller ve Hür Demokrat Partiden (FDP) oluşan üçlü koalisyon çöktü. İktidar ortağı FDP lideri ve Maliye Bakanı Christian Lindne’in erken seçim isteğine olumsuz cevap veren Başbakan Scholz, Lindne’yi görevden aldı ve 15 Ocak 2025’de Federal Meclis'te bir güvensizlik oylaması yapılmasını isteyeceği ve en geç Mart ayında da erken seçim yapılacağını açıkladı.

ORBAN RAHAT

Ev sahipliğini Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanı olarak Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın yaptığı Zirveye Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile birlikte 40’ın üzerinde lider katılırken, Scholz koalisyonu dağıldığı için katılamadı. Budapest Times, Macaristan'ın bu perşembe günü 40’ın üzerinde yabancı delegasyona ev sahipliği yaparak “Macar tarihinin en büyük diplomatik etkinliğine imza attığını” yazdı.

Avrupa’da Trump’ın seçilmesine sevinen Orban zirvede çok rahat ve diplomatça tavırlar sergiledi. Trump’ı “dostu” olarak değerlendirilen Orban şimdiden AB ile ABD arasında köprü olarak değerlendiriliyor. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni de Trump'a yakın görülen liderlerden.

Fransız TV5 Monde kanalı “Dostu Donald Trump'ın kazandığı zaferle birlikte Macaristan Başbakanı, aylarca süren mücadeleler ve ‘provokasyonların’ ardından Avrupalı liderleri kabul ederken güçlü bir konumda görünüyor.” değerlendirmesinde bulunarak, Orban’ın kimseye danışmadan Ukrayna konusunda “Moskova ile barış misyonuna soyunması” ve Gürcistan’ı ziyaret ederek “özgür ve demokratik” bir seçim yapıldığını söylemesine dikkat çekiyor.

MACRON’UN LİDERLİK ARAYIŞI

Görünen o ki Avrupa’da kartlar yeniden karılacak. Bu zirvede Avrupalı liderler, ABD karşısında birlik olduklarını gösterme çabasına girdi. Özellikle başından bu yana Avrupa’nın liderliğine oynayan Macron zirvede öne çıkmaya çalıştı. Trump’ın seçilmesinin ardından çarşamba günü Almanya Başbakanı Scholz'u arayarak Avrupa'nın yeni Amerikan Başkanı konusunda Fransız-Alman ortaklığını güçlendirme dileğini iletti. Fransız L’Opinion gazetesi, Avrupa’nın motor gücü olan Fransız-Alman çiftinin “kötü bir konumda” olduğunu, Fransa'da ise “Emmanuel Macron'un, kampının parlamento seçimlerindeki yenilgisinden sonra zayıfladığını” analiz ediyor. "Fransa Cumhurbaşkanı, Donald Trump'ın zaferinin hemen ardından Almanya Şansölyesi ile görüşerek ‘bu yeni bağlamda daha birleşik, daha güçlü ve daha egemen bir Avrupa’ ihtiyacını birlikte teyit etme girişiminde bulundu. Ancak bu arzunun ötesinde, 27'ler arasında bölünme riski gerçektir.” diye uyarıyor gazete.

Macron Zirvede yaptığı konuşmada Trump’ı arayarak tebrik ettiğini “ancak temelde bizim buradaki, Avrupa Birliği içerisindeki rolümüzün Donald Trump’ın seçimi hakkında yorum yapmak, iyi mi kötü mü olduğunu bilmek olmadığını düşünüyorum. Asıl soru şu: Avrupalıların çıkarlarını savunmaya hazır mıyız? Bize sorulan tek soru bu. Ve bence önceliğimiz de bu. Dolayısıyla ne naif bir Transatlantikçilik, ne ittifaklarımızın sorgulanması, ne de Çin ve Amerika Birleşik Devletleri karşısında bu meydan okumayı üstlenmemize izin vermeyecek dar bir milliyetçilik söz konusu olmalıdır.” dedi ve devam etti: “Bana göre bu, harekete geçmeye, ulusal ve Avrupa çıkarlarımızı aynı anda savunmaya, egemenliğimize ve stratejik özerkliğimize inanmaya ve ‘sadece müşteri olmak, alınan bir pazar olmak, ekonomimizi, teknolojik tercihlerimizi ya da güvenliğimizi başkalarına devretmek istemiyoruz; topraklarımızda barış, refahımız ve diğer demokratik modeller konusunu tamamen ele geçirmek istiyoruz’ demeye karar verdiğimiz andır.”

NATO’YU SAVUNMAYA VE RUSYA DÜŞMANLIĞINA DEVAM

Macron zirvede, Rusya konusunda Biden takımının saldırgan söylemine devam etti: “Rusya’nın saldırgan tavırlarına direnmek gerektiğini” ifade ederek “Buradaki insanların görüşleri ne olursa olsun, Rusya'nın bu savaşı kazanmaması bizim çıkarımıza olacaktır. Çünkü kazanırsa, sınırlarımızda ‘yayılmacı olabilirsin’ dediğimiz emperyal bir güç var demektir.”

Rusya’nın “emperyalist bir ülke olarak kıtanın sınırlarını değiştirmek istediğini” söyleyen Macron “NATO'nun kilit bir role sahip olduğu açıktır ve biz Avrupalılar NATO içerisinde kendi rolümüzü oynamak istiyoruz. NATO'nun bu Avrupa ayağının İttifak'ın önemini azaltacak bir yanı yok” diyor ve ardından “güvenliğimizi sonsuza kadar Amerikalılara devretmek zorunda değiliz” diye devam ediyor ve yeniden NATO’ya vurgu yapıyor: “NATO'nun birlikte çalışabilirliğine güvenmek gibi bir görevimiz var”. Macron’u anlatmak için başka söze ne gerek!,

Yeni durumla birlikte Avrupa artık bir yol ayrımındadır. Macron’a rağmen Avrupa’nın ABD’den kopma süreci başlamıştır. İçinde bulunduğu siyasi ve ekonomik krizden ancak bu şekilde çıkabilecektir. Neoliberal küresel baronlar yenilmiştir. Artık her yol Asya’ya, Yeni Dünya’ya çıkacaktır.