Mahmut Esat Bey neden Bozkurt? (8) -(TAMAMI)

Cumhuriyet ve devrim düşmanlarının kuru deriden bal çıkarmak yöntemi bir yana bırakıp ahlaklı bir yöntem uygulayarak M. E. Bozkurt beyin ırkçı, nazi ve faşist olduğu kanıtlanmalı. Bunu kanıtlamanın yeri elbette kuramsal metinler olacaktır. Bu nedenle, Atatürk İhtilali I-II adlı kitabının 193. sayfasını açmadan önce Başlangıç bölümü okunsun:

“Bu kitabı Osmanlı İmparatorluğu’nun düşüşüyle başlayan Atatürk İhtilali’ni Türk ulusuna safha safta anlatmak için yazdım.”

Mahmut Esat Bey, dediğini yaparken faşizm, nasyonal (milli) sosyalizm ve komünizmin ne anlama geldiğini, bunların Kemalizm’le ilişkilerini de anlatıyor. Bu nedenle, Cumhuriyet ve devrimleriyle bir derdi olan herkes bu kitabı okumalı. Kuyruktan yakalamak isteyenler için büyük bir fırsat.

Kemalizm ve nasyonal sosyalizm

[“Kemalizm ve Milli Sosyalizmin Ayrıldıkları-Birleştikleri Noktalar:

Milli sosyalizm (Alman rejimi)

1.Ekonomik bakımdan bu rejimle Türk rejimi arasında esasta fark yok gibidir. Her ikisi de devlet sosyalistliğine dayanır. Mülkiyet hakkını ve ferdi tanırlar.

2.Türk ve Alman rejimleri her ikisi de milliyetçi olmakla birlikte, aralarında küçük bir fark vardır.

Alman rejimi, milliyetçilikte raciste, yani ırkçıdır.

Türk rejimi, ırkçı değildir. Daha ziyade kana değil, kültüre ve dile önem verir.

Bununla beraber, Atatürk büyük nutkunda ‘Kanını taşıyandan başkasına inanma’ demiştir. Fakat bu tavsiye tatbikatta, kültür, dil birliği halinde tecelli etti.

3.Türk rejimi, Alman rejiminden prensip itibariyle şu bakımdan ayrılır:

Milli sosyalizm, emperyalisttir. Türk rejimi bunu kabul etmek söyle dursun, esasından reddeder ve bu gibi eğilimleri suç sayar.

4.Milli Sosyalizm; Hitler diktatoryasıdır. Türk rejimi ferdi diktatörlüğü de kabul etmez, ulus egemenliğine dayanır.”] (M.E.Bozkurt, Atatürk İhtilali, I-II, Kaynak Yayınları, S.193)

İrdeleme,1

Yukarıdaki 4 maddelik tanım hem Mahmut Esat Bey’in hem de tek parti rejiminin kesinlikte ırkçılıkla ilgi ve ilişkisi bulunmadığını kanıtlıyor. Elbette, Başbakan R.T.Erdoğan gibi, diplomatik nezaketle ilgili mesaj ve telgrafları kanıt (!) saymamak koşuluyla. (Kuşkusuz, kendisinin Taliban’ın dizi dibinde fotoğraf çektirmesi kanıt değildir.)

“Türk ve Alman rejimleri her ikisi de milliyetçi olmakla birlikte, aralarında küçük bir fark vardır” maddesindeki “küçük” sıfatı aslında çok büyük bir farkı ifade ediyor. Biri ırkçı, öteki ırkçı değil. Çok büyük bir fark ama “küçük” sıfatına takılırsanız istediğiniz yere çekebilirsiniz.

Irkçılık lafla olmaz! M.E.Bozkurt’un ırkçılığı lafla kanıtlanamaz. İlkin söylediklerinin, yazdıklarının uygulamada ırkçılık olduğunun kanıtlanması gerekir.

İrdeleme,2

M.E.Bozkurt’un o cümleyi söylediği zamansal bağlama bakmamız gerekmektedir:

1930’ların ABD’sinde, şimdi Afro-Amerikalı denen kara derililerin (zencilerin), Kızılderililerin, Latinlerin yaşamak zorunda kaldıkları bir ortam mı yaratılmıştı Türkiye’de?

“Türk olmayanlar” lokantalara, helâlara, otobüslere, tren vagonlarına binemiyor muydu?

Subay, polis, devlet memuru olamamalarının ırkçılıkla bir ilişkisi yok. Adı belli olmayan bir başka kaygı var. Ki bu kaygı aşağı yukarı dünyanın bütün ülkelerinde söz konusu.

Kimse “Varlık Vergisi”nden söz etmesin. Varlık Vergisi “Öz Türkler”e de uygulandı. Öz Türkler daha çok Varlık Vergisi verdiler. Bu konudaki bütün yalan, iftira ve safsatayı sona erdiren bir kitap var (Cahit Kayra, Savaş Türkiye Varlık Vergisi, Tarihçi Kitabevi), okusunlar. Özellikle, bu konuda kemküm etmek zorunda kalan CHP okumalı!

Nürnberg yasalarını anımsayalım mı?

Nürnberg Yasaları (Nürnberger Gesetze), 15 Eylül 1935’te Nürnberg‘de yıllık Nazi Partisi toplantısında kararlaştırılan Nazi Almanyası‘nda antisemitik yasalardı. Yasalar, Alman ve Yahudi insanlarını sınıflandırdı. Bu kanuna göre, ari ırktan olmayanlar alt sınıf insanlardır ve ari ırkına ait insanlar ile evlenmeleri yasaklanmıştır.

Mahmut Esat Bozkurt bu türden yasalar mı çıkardı? Önerdi mi yoksa?

Öjeniszm (soy arıtımı) diye bir şey duydunuz mu? İsterseniz, Hürriyet gazetesinde (08.01.06) yayınlanan “Tuzu Kurular” adlı yazımdan bir aktarma yapalım:

“Öjenizm (Eugenism) ideolojisinin peşine takılıp sakatları, akıl dengesi bozukları, siyah saçlıları iğdiş ederek Nazi Almanyası’na İsveç örnek olmuştur. Öjenizm İsveç’te Sosyal Demokrat Hükümet tarafından yasaklandığı 1976-77 yıllarına kadar sürmüştür. Ayni şey Norveç’te de 1970’lerin sonlarına kadar uygulandı. Dünyada Almanya’dan sonra nüfusa oranla en çok kısırlaştırma İsveç’te (60 bin) yapıldı. İsveç’i 40 bin ile Norveç, 6 bin ile Danimarka izler. Bunlara Avusturya ve İsviçre’nin de adlarını ekleyebiliriz.”

Acaba, Mahmut Esat Bey “Öz Türk” olmayanlar için soy arıtma (öjenik) yöntemleri mi uygulamıştır, salık vermiştir?

Öz Türk demek ne demek?

Ödemiş Söylevi’nden sonra dönemin İstanbul gazetelerinin gavgav etmesi üzerine Cumhuriyet (17.10.1930) gazetesine bir açıklama yapar. Okuyalım:

“Ben Ödemiş nutkunda bu memleketin efendisi Türklerdir. Öz Türk olmayanların hakkı hizmetçiliktir, köleliktir. Demekle misafirimiz olan ecnebileri kastetmedim. Esasen memleketin dahili, siyasi münakaşalarında yabancıların yeri yoktur ve olamaz. Bu hak vatan evlatlarına aittir. Benim kastım teşkilatı esasiye (anayasa) mucibince Türk olup hâlâ

Türkten başka milliyet iddia edenler varsa onlardır. Türk harsını (kültürünü) kabul edip de Türküm diyene sözüm yoktur.”(Dr.Şaduman Halıcı, Yeni Türk Devletinin Yapılanmasında Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk Araştırma Merkezi, S.349)

***

Boşuna heveslenmesinler, Kürtçülere bu konudan parsa çıkmaz!