MASAK ve Maliye ne iş yapıyor?

Bahis ve şike iddiaları ile başlayan futbol gündemine bu sefer de tefecilik ve vurgunculuk eklendi. İnsan “bu futbol ne de temiz bir alanmış!” demeden edemiyor.

Milletin vergileri ile milyarlık eğlenceler düzenleyen futbol kulüpleri her türlü pisliğin merkezi olmuş da kimselerin haberi yokmuş! Yerseniz tabi…

Cüneyt Özdemir geçen hafta futbolda kulüp sahipliği ile ilgili çetrefilli ilişkileri anlatırken şöyle demişti: “Futboldaki kirlenmeyi ortaya çıkaracaksa, futbolla ilgisi olmayan gazeteciler çıkaracak.” Aynı fikirdeyim, kulüp başkanları ile aynı masalarda yemekler yiyen, haram paradan bir hesap ödetmek için bile olsa istifade eden hiç kimse doğruları, gerçekleri yazamaz. Bu işlere cesaretle dalan meslektaşlarımızın bu konuyu akıllarından çıkarmamaları lazım.

10 KAMYON PARA, HEM DE ELDEN!

Futbol ile ilgisi olmayan cesur gazetecilerden biri de Melih Altınok. Altınok, geçtiğimiz Cuma günkü yazısında bu skandala dair en önemli soruyu sormuştu: Maliye ve MASAK nerede?

Bence de en önemli soru bu. Denizbank’ın şube müdürü Seçil Erzan, akıllara durgunluk verecek miktarda bir parayı yüksek faiz vaadi ile futbolculardan topluyor. Sonra para buhar oluyor.

Parasını kaptıranlardan biri Arda Turan. 13 milyon dolar parayı elden teslim ettiğini söylüyor. 13 milyon dolar, bin 300 tane 100 dolarlık deste demek. Tahminen 8 büyük boy valize ancak sığıyor. 200 TL’lin banknotlar halinde taşınsa bin 200 valiz yapıyor. Bin 200 valiz… Yani yaklaşık 10 kamyon para… Bu kadar büyük miktarda para elden teslim ediliyor, banka hesabına giriyor ve MASAK bunu tespit etmiyor. O zaman sormazlar mı adama, bu MASAK ne iş yapıyor?

Devam edelim. Arda Turan bu paranın 4 milyon dolarlık bölümünü bir arsasını satarak elde ettiğini söylüyor. Esnafın fişlerinin peşinde koşan, emekliye 5 bin TL vermemek için kırk dereden bahane devşiren Maliye, o arsanın kaça satıldığını, satış fiyatı ile gerçek değeri arasında ne kadar fark olduğunu, ne kadar vergi kaçırıldığını görmüyor! Kallavi bir soru da işte buradan çıkıyor.

Denizbank’ın bir şubesi üzerinden gelişen olaydan bankanın habersiz olma ihtimali pek güç görünüyor. Skandalın bir ucunda Fatih Terim’in adı geçiyor, öbür ucunda Denizbank’ın ünlü genel müdürü Hakan Ateş’in… Yani aslında bir tefecilik sistemi gibi çalışan mekanizma, futbol dünyası ile finans dünyasını birleştiriyor. Ne temizlik ama!

HEPSİ TEK BİR ŞEBEKE

Şimdi bir soru da biz ekleyelim: Misal Denizbank’ın patronlarının futbol kulüpleri ile ve futbol kulüplerinin patronları ile ne gibi ilişkileri var? Banka geçmişte hangi kulüplere sponsor olmuş, hangi şirketten neleri satın almış, hangi futbol patronları ile yolları nerede kesişmiş? Denizbank’ı örnek olsun diye söylüyorum, farklı skandallarda gündeme gelen farklı şirketler var. Aynı durum bunlar için de geçerli. Kim suçlu kim değil biz bilemeyiz ama pis kokular gelen noktaların halktan özenle gizlenmesi şüpheleri bir kat daha artırıyor.

Bizim farklı alanlarda gördüğümüz çıkar şebekelerinin aslında birbiri ile iç içe geçmiş daha büyük bir şebekeye işaret etme ihtimali kuvvetle muhtemel.

Birkaç gün önce Ali Yerlikaya, bahis çetelerine operasyon düzenlendiğini 52 şüphelinin gözaltına alındığını duyurdu. Polisimizi tebrik ederiz ama bunların sıradan ayak takımı olduğunu, büyük şikelerin, büyük yolsuzlukların çok daha yukarıdaki baronlar tarafından organize edildiğini hepimiz biliyoruz. Mali polisin ve organize suç birimlerinin asıl bu kodamanların peşine düşmesini bekliyoruz.