Maske kullanımı üzerine bir araştırma

Sosyal medyada gezinirken karşıma bir afiş çıktı. Aşı karşıtlığının bir devamı olarak maske karşıtlığını bilimsel verilere dayandırıyordu. Afişi kim hazırladıysa oturmuş zaman ayırmış ve olabildiğince ikna edici hale getirmeye çalışmış. Afişte bir kız çocuğu maske takması halinde okula gitme isteğinin azalacağını, öğrenme zorluğu yaşayacağını, mutsuzluk ve baş ağrısı gibi sorunları olacağını yüzdelik oranlara işaret ederek söylüyor. Bu oranların nereden geldiğini merak ederseniz en altta bir bilgi buluyorsunuz. Almanya’da bulunan Witten Herdecke Üniversitesi bünyesinde bir araştırma yapılmış. 363 doktor, 25 bin 930 çocuktan topladıkları verilerden hareketle bu sonuçlara ulaşmışlar. Bilim, çocuklara maske takılmaması gerektiğini kanıtlamış.

Araştırmanın sonuçları ilgi çekiciydi. İnternetten ilgili makaleyi bulup okudum. Almanya ölçeğinde çocukların uzun süreli maske takması halinde ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlara ilişkin çocuklardan ve ebeveynlerinin gözlemlerinden elde edilmiş verilerden oluşuyordu. Afişte verilen ve aşı ve maske karşıtlığına malzeme olarak kullanılan veriler gerçekti ve tablolar halinde gösteriliyordu. Ancak daha makalenin başına editör tarafından eklenmiş uyarı notunda, elde edilen verilerin mutlak bir maske karşıtlığı için veri oluşturmadığı altı çizilerek ifade edilmekteydi.

Araştırmacılar verileri çocuklardan değil büyük ölçüde ebeveynlerin izlenimlerinden elde etmişlerdi. Araştırmanın sonuçlarını ihtiyatla karşılamayı zorunlu kılan çok sayıda neden vardı. Örneğin örneklem yanlıydı, raporlama yanlıydı ve bir kontrol grubu yoktu. Bu nedenle araştırmacılar maske takma ile çocuklarda bildirilen yan etkiler arasında nedensel bir ilişki yani kanıt gösteremediklerini belirtiyorlardı. Kısacası sosyal medyada dolaştırılan maske karşıtı afiş, bilim karşıtlığını bilimsellik görüntüsü altına gizlemiş, çarpıtmalarını örtmek için görsel efekt kullanarak perdeleme yapmaya çalışmıştı.

Araştırmanın sonuç kısmında maske-mesafe-hijyen uyarısı yapılıyor ve çocuklar için maske kullanımının olası olumsuz etkileri hakkında çok az veri olduğu hatırlatılıyor. Yapılan işin nispeten küçük ve temsili olmayan bir grubun sorunları hakkında rapor vermekten ibaret olduğunu ifade etmişler. Bunlar, maske takmaktan muzdarip görünen birkaç bin çocuk, maske veya maskeden sağlık sorunu yaşayanlardır. Çalışma, çocuklarda uzun süre maske takmanın nasıl bir fayda-risk ilişkisi oluşturacağı konusuna daha ciddi eğilmek gerektiğine işaret ediyor ve sayıları az da olsa maske takmaktan doğan sorunlar yaşayan çocuklara karşı kamu yöneticilerine duyarlılık ve çözüm çağrısı yapıyor.

Araştırmacılar elde ettikleri sonuçların, ebeveynlerin çocuklar arasında maske takma konusunda olumsuz bir görüş geliştirmesine yol açmaması gerektiğini yazmışlar. Birçok çocuk ve ergenin, korona tedbirleri sayesinde okula devam edebildikleri için mutlu olduklarını ve maske kullanımında kategorik bir karşıtlığı doğru bulmadıklarını belirtiyorlar. Araştırmacılar, meselenin maske karşıtlığına kanıt getirmek değil, sorun yaşayan çocuklara karşı duyarlı olmak olduğunu, maske takma süresi ve maske türlerinin de düzenlenmesinin iyi olabileceğini belirtmişler. Araştırmacılara göre, maskeyle ilgili olumsuz ifadeler bir nosebo etkisine neden olabilir ve çocukları gereksiz yere strese sokabilir. Nosebo etkisinden kaçınmak için maske ile ilgili olumsuz ifadeler kısıtlanmalıdır. Nosebo etkisi, hastanın bir ilacı kullandığında olumsuz yan etkilere uğrayacağına inanması ve bu inancından dolayı gerçekte ilaç olmayan ama ilaç olduğunu zannettiği bir ürünü kullandığında beklediği yan etkilerin görülmesi olayıdır. Plasebo etkisinin tam zıttıdır.

Aşı ve maske karşıtlığının en büyük silahının yalan ve çarpıtma olduğunu bir kez daha görüyoruz. En ikna edici yalanlar, afişte gördüğümüz türden, gerçeği temel alan ama onu eğip bükerek tanınmaz hale getiren hatta tersine çeviren türden olanlar. Bilimsel bir araştırmaya gönderme yapıp gerçek verileri kullanıyorlar. Ama bu verileri, araştırmanın bağlamından kopartarak, araştırmanın ortaya koyduklarına ters sonuçları “kanıtlamak” için manipüle ediyorlar. Araştırma bizi nosebo etkisine karşı uyardığı halde, yaptıkları iş tam da nosebo etkisi yaratmak için bilimi suistimal etmek.

Not: Araştırma raporuna şu adresten ulaşılabilir: https://assets.researchsquare.com/files/rs-124394/v2/5a5f818e-691a-4f70-a68e-368de01dc14f.pdf?c=1629143705