Mavi Vatan tatbikatı

Türk Deniz Kuvvetleri limanlardan “Halatlar Fora!” demir üzerinden ise “Bismillah Vira!” diyerek denize açıldı. Ancak bu seyir tarihi bir nitelik taşıyordu. Şimdiye kadar en büyük tatbikatlar ya Ege-Akdeniz’de ya da Karadeniz-Marmara’da yapılırdı. Bu tatbikatlara “Denizkurdu” adı verilirdi. Ancak bu kez Donanmamız şimdiye dek yapılan en geniş çaplı deniz tatbikatı için dümen kırdı. Tatbikatın adı da derin bir anlam taşıyordu. Türkiye denizlerdeki vatanı ile bütünleştiğini bu tatbikat ile ilan ediyordu. Denizlerdeki hak ve çıkarlarımız “Mavi Vatan” tanımlaması ile bir kutsiyet kazanmıştı. Egemenlik alanımız içine giren soğuk, serin ya da sıcak sulardaki çıkarlarımızı savunmak, artık vatan savunması ile özdeş hale gelmişti.

REKOR SAYIDA KATILIM!
İlk kez rekor sayıda bir katılım (103 gemi) ile Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de aynı anda tatbikat faaliyetleri sürdürülecekti. Hava Kuvvetlerimiz de çok sayıda muharip uçakla denizdeki gemilerimizi destekleyecekti. Türkiye, üzerinden ve üstünden gemileri ve uçakları ile denizleri kapatıyordu. Ayrıca milli unsurlar tatbikata ayrı bir boyut kazandırdı ve renk kattı. Milli gemilerimiz (MİLGEM), İnsansız Hava Araçları (ANKA ve Bayraktar), ulusal silah sistemlerimiz (UMTAS ve CİRİT) ile Türk Savunma Sanayi de adeta gövde gösterisi yapıyordu. Özgün bir savunma endüstrisi tesis etmek için ara engeller bir bir aşılıyordu. Tabi ki hedef savunma alanında yüzde yüze yakın bir milli üretim yeteneği kazanmaktı! Bu hedefe ulaşmak için devlet ve özel sektörün kol kola girmesi ve özel tedbirler alınması zorunluydu. Bu alana yatırım Türkiye’nin geleceğine yatırım anlamına geliyordu.

BAHRİYELİ GÖREVE HAZIR!
Bu tatbikat Deniz Kuvvetlerinin en önemli muharip faaliyetlerinden birisidir. Tüm kuvvetin kendini bu tatbikata çok iyi hazırladığı anlaşılıyor. Her türde fiili silah, füze, torpido atışlarının planlanması tatbikatın önemini daha da artırıyor. Yeni silahlar ve taktiklerin deneneceği, komuta ve kontrol sistemlerinin etkinliğinin değerlendirileceği görülüyor. Halkla donanmayı buluşturacak/kaynaştıracak liman ziyaretleri ile Türk milletine güven aşılanacak... Zamanlama açısından bakıldığında, Türkiye’nin deniz hak ve çıkarlarına Doğu Akdeniz ve Ege’de tecavüzlerin olduğu bir döneme denk getirilmesi özellikle dikkat çekiyor.

VERİLEN MESAJLAR
Türkiye, başta Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) olmak üzere ABD, İsrail, Mısır ve Avrupa Birliği (AB)’ne şu mesajları vermektedir: “Doğu Akdeniz’de tek taraflı olarak yapılan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma antlaşmalarını tanımıyorum. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) hilafına yapılan hidrokarbon araştırma faaliyetlerini tasvip etmiyorum. Türkiye kendi araştırma gemileri ile kendi egemenlik alanında sismik/sondaj araştırma yapmaktadır/yapmaya devam edecektir. Bu faaliyeti koruyacak askeri yeteneklere sahiptir. Doğu Akdeniz’de deniz egemenlik alanlarından hiçbir taviz vermeyeceğim. Türkiye, KKTC’nin her türlü hak ve çıkarını koruma ve kollama konusunda kararlıdır. Türkiye, Ege’de kıta sahanlığı, MEB, karasuları, hava sahası, adalar ve diğer ihtilaf alanlarındaki tezlerini destekleyecek güce sahiptir. Oldubittilere asla izin vermeyecek, gerektiği anda harekete geçecektir.”

TATBİKATIN HEDEFİ
Türkiye’nin nihai amacı, Ege, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını koruma konusundaki kararlılığını, bu yöndeki azim ve iradesini en güçlü şekilde ortaya koymaktır. Diğer taraftan Türk milletine güven vermek de tatbikatın diğer amacıdır. Türkiye aleyhine askeri ittifakların kurgulandığı, ülkemizin denizlerdeki hak ve çıkarları hilafına art arda girişimlerin hız kazandığı bir dönemde icra edilen bu tatbikat ilgili ülkelere kesin ve net mesajlar vermiştir. Türkiye’yi dışlayarak Ege ve Doğu Akdeniz’de hiçbir soruna kalıcı bir çözüm bulunamaz. AB-D, İsrail, Yunanistan, GKRY, Mısır, Ürdün gibi ülkelerin uluslararası hukukla bağdaşmayan oldubittilerine, ülkemiz karşıtı düşmanlığa varan girişimlerine Türkiye pabuç bırakmayacağını bu tatbikatla ilan etmiştir. Diğer bir ifade ile Türkiye tüm rakiplerine meydan okumuş, “Hodri Meydan!” demiştir.
Deniz Kuvvetleri bu kez bir tatbikatla zorlayıcı/caydırıcı bir misyon üstlenmiş, diplomasinin barış dönemindeki bir unsuru olarak ülkesinin hizmetinde olduğunu dosta, düşmana göstermiştir. Mavi Vatan’ı jeopolitik bir tutarlılık ve stratejik bir vizyonla savunmak günümüzün yakıcı ihtiyacıdır. Bu çerçevede Türk Deniz Kuvvetleri’nin daha da güçlendirilmesi Türkiye’nin önünü açacak, vatan savunmasını kara sınırlarımızın çok ötesinden başlatacaktır. Türk denizcilerin pruvası nete, yolu ve bahtı açık olsun. Hayırlı seyirler...