Mavi Vatan’a NATO kuşatması

Doğu Akdeniz yeniden Türkiye için öncelikli gündem haline geliyor. Daha önceki yazılarımızda vurguladığımız üzere, ABD’nin planlı bir şekilde önce Yunanistan’a şimdi de Güney Kıbrıs’a askeri yığınak yaptığı görülüyor. ABD ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Savunma Bakanlıkları arasındaki son anlaşma, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini hedef almaktadır. Anlaşmanın gerekçesi, “Avrupa ve Doğu Akdeniz’de güvenlik ve istikrarını” sağlamaktır. ABD’nin “güvenlik ve istikrarı bozan güç” olarak Türkiye’yi suçladığı bilinmektedir.

Dahası, bugün Türkiye, üyesi olduğu NATO’nun da benzer bir tavrıyla karşı karşıyadır. Aydınlık, NATO Özel Operasyonlar Komutanlığı’nın, Yunanistan’da her yıl düzenlenen tatbikata katılımını 6 Eylül’de manşetine taşıdı. Türkiye, NATO üyesi ama NATO’nun Özel Operasyonlar Komutanlığı’nın Ege adalarında Türkiye ile savaş senaryosunun oynandığı tatbikata dahil olmasını engelleyemiyor. E, hani NATO üyeliği Türkiye’nin güvenliğini sağlıyordu?

NATO’NUN GÜNEYDOĞU BÖLGESEL PLANI

Ayrıca bir noktanın daha altını çizelim: “NATO’nun Soğuk Savaş sonrası en kapsamlı savunma planları” olarak nitelenen üç plandan biri olan, Güneydoğu Bölgesel Planı, Akdeniz ile Karadeniz'i kapsıyor. Peki bu planın yönetimini kim üstleniyor? Komuta, Napoli’deki NATO Müttefik Kuvvet Komutanlığı’nda, yani ABD’de.

Türkiye’nin Akdeniz ve Karadeniz’de, yani Mavi Vatan’daki hak ve çıkarları NATO’nun Müttefik Kuvvetler Komutanlığı’nın insafına kalmış durumda. Bu plan, NATO’nun yeni konseptinde tehdit olarak görülen “düzeni bozan” milli devletlerin bertaraf edilmesi için hazırlanıyor.

ABD’nin baş hegemon olduğu Atlantik merkezli dünya düzenine karşı çıkan her devletin, ve elbette Türkiye’nin de bertaraf edilecek hedefler arasında olduğu biliniyor.

TÜRKİYE’NİN ASYA’YA YÖNELİMİNİ ENGELLEMEK

ABD’nin Doğu Akdeniz’deki askeri yoğunlaşmasının özel olarak hedefinde, Türkiye’nin Asya’ya yönelişini durdurmak vardır. ABD bu çabada en etkili araç olarak NATO’yu kullanmaktadır. Bir yandan NATO üyesi olarak Türkiye’nin kendi doğal müttefikleriyle karşı karşıya konumlanmasına neden olmaktadır. Öte yandan pervasızca Türkiye’nin menfaatlerine karşı NATO’nun dahil olduğu girişimlerde bulunmaktadır.

Türkiye’nin Asya ile bütünleşmesi, ulusal güvenlikten başlayarak her alanda yaşamsal çıkarları için zorunlu rotadır. Ancak bunun gerçekleşmesi, ABD’nin dünya hegemonyası açısından telafisi mümkün olmayan olumsuz sonuçlar yaratacaktır. ABD, bu gelişmeyi engellemek için Türkiye’ye yönelik askeri tehditlerini artırmaktadır. Türkiye, bugün bir NATO üyesi olarak, NATO’nun stratejik yöneliminde engel olarak görülen bir ülke konumundadır.

Günümüzde NATO’nun en hassas saldırı cephesinin Doğu Akdeniz olacağı görülmektedir.

Ancak şunu da belirtelim: ABD’nin, bugün Kıbrıs ve Ege üzerinden Türkiye’ye yönelttiği tehdit, tüm gelişen dünya ülkelerini hedef almaktadır. Bu nedenle, Doğu Akdeniz’de Atlantik saldırganlığının püskürtülmesi sadece Türkiye’nin değil, Rusya’nın, Çin’in ve İran’ın da ulusal güvenlik çıkarları doğrultusunda bir kazanım sağlayacaktır.