Meclis’ine ve kendi yetkilerine sahip çıkamayan milletvekilleri

Türkiye çok zor bir dönemi yaşıyor. Farklı guruplardan, değişik metotlar kullanan içten ve dıştan gelen ve Türkiye`de can güvenliği kalmadığı algısını pekiştirmeyi amaçlayan terör saldırıları. Hepimizin yüreklerini acıtan ve sonu gelmeyen Irak’taki yoğun terör saldırılarının benzerini, Türkiye son 18 aydır yaşar duruma geldi. Hükümet bu denli yoğun terörü önleyemezken, siyasi yetkililer sorumluluğu üstlenip gereğinde istifa etmeye de yanaşmamaktadır.

Önlenemeyen terör saldırıları, Türkiye`de milyonlarca insanın iş ve aş kaynağı olan ve de Türkiye için önemli bir döviz getirisi olan turizmin, kriz dönemine girmesine yol açmaktadır.

Son PIZA araştırmasının bir kere daha kanıtladığı gibi, Türkiye eğitim sistemi çok kötü durumdadır. Devletin aslı görevi olan milli eğitim giderek özelleştirildi. Bilime dayanmasıgereken eğitim politikaları terkedilerek, izlenmekte olan ideolojik uygulamalar, eğitimde gelinen bu sefaletin nedenidir.

Türkiye ekonomisi giderek hızla artan bir krize sürüklenmiştir. Mart 2003 de dolar 1,59 TL iken bugün 3,80 TL ye tırmanmıştır. TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı bu süre içersinde yüzde 240 olmuştur. İşsizlik ve yoksulluk giderek daha da artmaktadır.

Türk halkı için yaşamsal önemi olan bu sorunların ivedi olarak çözümü gündemdeyken, parlamenter demokratik sistemi değiştirmeyi hedef alan “Başkanlık Sisteminde” bu denli ısrarcı olmayı anlamak ve kabul etmek olası değildir.

BENZERSİZ VE KİŞİYE ÖZEL BAŞKANLIK SİSTEMİ

AKP yetkilileri, yapılmak istenen anayasal değişikliğinin, ABD başkanlık sitemine benzer olduğunu dolaylı olarak söylemektedirler. Oysa durum karşılaştırma yapılamayacak kadar farklıdır.

ABD’de Parlamento ve Senato`dan oluşan Kongre’nin yetkilerine bakalım.

Başkan 4 yıl için ve en fazla iki kere seçilebilir. Devlet ve hükümetin başıdır. Ordunun başkomutanıdır. Uluslararası antlaşmaları imzalar. Dış politikayı ve güvenlik politikasını belirler. Bu yönüyle Erdoğan`a verilmek istenen yetkilerle benzerlik vardır.

Ancak TBMM’nin yetkileri ve denetimi konusunda durum tamamen farklıdır. ABD`de Kongre yasaları hazırlar. Bu yasaları başkan veto edebilir, ancak bu vetoyu da Kongre reddetme yetkisine sahiptir. Kongre hükümeti ve bütçeyi kontrol etme yetkisindedir. Başkan hükümet üyelerini seçer. Ancak Senato’nun bu üyeleri onaylaması gerekir. Başkan Anayasa mahkemesi üyelerini (Supreme Court) seçer. Ancak yine Senato’nun bu üyeleri tek tek onaylaması gerekir. Anayasa mahkemesi hükümetin anayasaya uygun çalışıp çalışmadığını kontrol eder. Kongreden çıkacak yasaların anayasaya uygun olup olmadığını denetler.

Görüldüğü gibi ABD`de güçlü ve başkandan bağımsız karar verebilen, Başkanın kararlarını gerektiğinde engelleyebilen ve denetleyebilen bir Kongre vardır. Kongre üyeleri Başkan’ın listeleriyle belirlenmez. Oysa Türkiye`de öngörülen anayasa değişiklikleriyle TBMM’nin artık yasa yapma, bütçe yapma, başbakanı ve hükümet üyelerini onaylama veya düşürme yetkisi elinden alınmaktadır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin de genel başkanı olacağından, milletvekilleri listesini de belirleyebilecektir. Tüm bu yetkiler bir kişiye, Cumhurbaşkanına, devredilmekte ancak Meclis`in onu denetleme yetkisi bulunmamaktadır.

AVRUPA’DAKİ TÜRK AYDINLARDAN ‘HAYIR’ ÇAĞRISI

Türkiye`deki bu durumu yakından ve büyük bir endişeyle izleyen, birçok dernek başkanı ve aydın kişilerden oluşan 344 kişi, milletvekillerine şu çağrıda bulunmaktadır.

“Kayıtsız şartsız millete ait olan egemenlik, Cumhurbaşkanına devredilmekte, Büyük Millet Meclisi tamamen etkisiz duruma getirilmektedir. Cumhuriyetimizin ve parlamenter sistemin en önemli dayanağı olan

kuvvetler ayrılığı yok edilmektedir. (...)

Bizler, Türkiye’mizde ülke yararına doğru ve isabetli adımlar atıldığında, Dünya’nın neresinde olursak olalım, olanca gücümüzle katkıda bulunmak ve destek vermek için, birbirimizle yarışırız. Ülkemizde, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini zedeleyen, hatta yok edecek kararlar alındığında ise, gerekli uyarı ve eleştirileri yapmayı da yurtseverlik görevi biliriz.

İşte bu nedenle, tüm milletvekillerine çağrıda bulunuyoruz. Üyesi olduğunuz Meclise sahip çıkınız. Yürürlükteki anayasaya bağlı kalarak, Türkiye’nin Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk devleti Temel ilkelerinden uzaklaşmasına oylarınızla engel olunuz. Böylece tırmanabilecek gerginliği engelleyerek, toplumsal barışa ve uzlaşmaya en büyük hizmeti yapmış olacaksınız.”