Medine’ye ‘kirli şehir’ diyen kim?
Cehaletten kaynaklanan gericilik, İslam dünyasını kasıp kavuruyor. Bu dalga artık Türkiye’yi de vurmaya başladı. Oyuncu Berna Laçin’e açılan soruşturma bunun son örneği... Bir mesajında idam tartışmasını eleştirirken “İdam çözüm olsaydı. Medine toprakları tecavüzde rekor kırmazdı! Konuşturmayın şimdi beni! Bırakın artık bilim insanları, nörologlar, psikiyatrlar, psikologlar, toplum bilimcileri, hukukçular el birliği verip çare üretsin. Devlet, tribün sesleriyle toplum inşaa etmez!” dedi diye... İstanbul Anadolu Başsavcılığı, “halkın dinî değerlerini aşağılama” suçlamasıyla soruşturma açmış.
Yazık! Bu ülkenin Cumhuriyet savcıları, sokaktaki cahil kitlenin işaretine göre mi yoksa Cumhuriyet yasalarına göre mi hareket ediyor?
TARİH OKUYUN DA ÖYLE KONUŞUN
Berna Laçin’i Medine üstünden dine hakaret etti diye suçlayan cahil kesim bilsin ki bu şehir 622 yılına kadar hiç de kutsal değildi. Buradaki Araplar puta tapıyorlardı. Hz. Muhammet Mekke’den can güvenliği yüzünden kaçıp buraya geldi ve halk da ona sahip çıktı. Buradaki değer, Hz. Muhammet’ten ve ona arka çıkan halkın yüksek davranışından kaynaklanıyor. Yoksa, kutsallık toprağın bizzat kendisinde değil. Kuran, bütün toprakların (tüm yeryüzünün) kutsal olduğunu söyler ki doğrudur.
Mekke ve Medine’yi “Haremeyn-i Şerifeyn” adı altında kutsal topraklar ilan edenler yarı okumuş takımıdır. Sonradan uydurulan bu kutsallık bile o şehirlerin bütününü değil, Mekke’deki Kâbe’yi ve Medine’deki Hz. Muhammed’in kabrini ve kabrin bulunduğu mescidi ifade eder. O yüzden, Medine’ye laf etmek, İslam’a laf etmek sayılamaz. Eğer o şehrin toprağının tümünü kutsal sayar isek, içinden her türlü pisliğin geçtiği kanalizasyonlar ne olacak?
TARİHİN EN VAHŞİ TECAVÜZÜ MEDİNE’DE YAŞANDI
Berna Laçin, mesajında Medine ile ilgili tarihsel bir gerçeği hatırlatmıştır. Çünkü, Medine’de tarihin en barbar tecavüzü gerçekleştirilmiştir. Olayın tarihi 683 yılıdır. O sıralarda İslam devletinin başında Halife Yezit bulunmaktadır. Yezit, Muaviye’nin oğludur. Dedesi; Hz. Muhammet ve diğer Müslümanları katletmek için ordu kurup Uhud ve Hendek saldırılarını yöneten Ebu Süfyan’dır. Babaannesi ise özel adam tutup Hz. Hamza’yı şehit ettiren Hind’dir.
Bu adamın babası Muaviye, kılıç zoru ile halifelik makamına oturmuş bir zorbadır. Eskiden seçimle yapılan başkanlık sistemini kaldırmış saltanat sistemini getirmiştir. Kendisine direnen 40 binden fazla Müslümanı yok etmiştir.
İşte bu zorbanın yerine tahta çıkan Emevi sultanı Yezit, Medine’ye zulüm yapıp kaynaklarına el koyunca halk ayaklanmıştır. Yezid, ordu kurmuş ve bu ordu Medine’ye girmiştir. Yezit ordusunda 500 kadar Hıristiyan Rum asker de vardır. (Ayrıntılar için bak: Emevi Siyaseti: Dinin Saltanata Dönüşmesi, s. 197 vd.)
Bunlar, Medine’de binlerce insanı çoluk çocuk katletmişler, Aralarında Hıristiyanların da olduğu askerler, Müslüman kadınlara vahşice tecavüz etmişlerdir. Bu tecavüzden doğan çocuklara da Harre Çocukları denilmiştir. Binlerce Müslüman kadının ırzına geçilmesi yetmemiştir. Medine’de üç gün ezan okutulmamış, hatta Peygamber’in mescidi ahır haline getirilmiştir. Bunu yapanlar, evleri yağmalamışlar; Peygamber döneminden kalan sahabelerin tümünü de öldürmüşlerdir. Bunu da “ululemr” veya “emirülmüminin” yani Müslümanların Başkanı dedikleri Halife Yezit adına yapmışlardır.
Müslümanların Emiri konumundaki Yezit, Medine’de yaptığı katliamla övünmüş, böylece Bedir Savaşı’nın öcünü aldığını açık açık söylemiştir. O dönemdeki sarayın din adamları da Yezit’in bu zulmünü, “Allah’ın kaza ve kaderi böyle imiş!” diyerek aklamışlardır.
Bu ordu, daha sonra Mekke’ye yürüdü. Emevi diktatörlüğüne direnen halkı ezmek için şehri kuşattı. Şehir mancınıklarla bombardıman edildi. Atılan yağlı fitillerle Kabe bile yakıldı, çökertildi.
Görüldüğü üzere, bize kutsal topraklar diye sunulan toprakların Arap yöneticiler tarafından hiç de kutsal sayılmadığı anlaşılıyor.
Üstüne üstlük, Berna Laçin, Medine’ye kirli şehir dememiştir. Medine’ye “kirli şehir” diyenler, işte bu Emeviler ve onlara uyan bir bölük Müslüman’dır.
Berna Laçin, Harre tecavüzünü hatırlatıp bugünün Müslümanlarını düşünmeye davet ederek önemli bir görev yapmıştır.
Kendisinin mesajını aynen paylaşıyorum. İlgili savcı, isterse benim hakkımda da soruşturma açabilir. Ama değerli Cumhuriyet savcılarımızı, kara kalabalığın işaretine göre davranmak yerine çağdaş hukuk ve ifade özgürlüğü ölçülerine göre işlem yapmaya davet ediyorum.