Mehmet Şimşek politikalarının sonu mu geliyor?

Haziran 2023’ten bu yana Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı ile yeni dönem başladı. Neoliberal politikalar yeniden devreye sokuldu.

İlk günden bu yana yazdığım gibi mutlaka bu politikalar başta yoksul sınıflardan tepki toplayacak ve onları takiben sanayici-tüccar yani diğer üretici sınıflardan da tepki gelmeye başlayacaktı.

ARJANTİN’DEN SONRA EN YÜKSEK FAİZ

Mehmet Şimşek faizleri istediği seviyeye taşıyıncaya kadar enflasyonu yükseltti. Yoksa zaten haziran ayında yüzde 38’e gelmiş olan enflasyon nasıl tekrar yüzde 75’e çıkabilirdi. Enflasyon yüzde 75 olacak ki Sn. Şimşek de faizleri yüzde 50’ye çıkartabilsin. Zaten doların kaynağı olan Amerika’da faizler yüzde 6-7 aralığında (mevduata verilen faizler). Büyük miktarlı paraların Türkiye’ye gelmesi için çok cazip kazanç sağlamak gerek. İşte bunun için dünyanın Arjantin’den sonra en yüksek faizi bizde verildi.

Tabii bu yüzde 0 baz faiz kredilerin yüzde 70’lere çıkması demekti. Biraz ticaretin içinde olan insan bilir ki bu oranda faizlerle ancak bankalara para kazandırırsınız.

AK Parti; genel seçimlerde iktidarda kalmayı garantilediği için yerel seçimlerde faizler konusunda, dolayısı ile emekliler ve asgari ücretliler konusunda Mehmet Şimşek politikalarını çok fazla zorlamadı.

SESLER YÜKSELMEYE BAŞLADI

Ancak 70-80 milyar dolar sıcak para girişinden sonra Mehmet Şimşek’in hala yüksek faizde ısrar etme olasılığına karşı burjuva sınıflardan da sesler yükselmeye, hatta bu sesler yavaş yavaş tehdit haline dönüşmeye başladı.

Emperyalizmin gereksinimlerini önemseyen Mehmet Şimşek için bu sesler çok önemli değildir. 24 Ocak kararlarının ardından 12 Eylül darbesi o kararların istenildiği şekilde uygulanmasının önünü açmıştı. Ama küreselcilerin merkezde yenilgisinin neredeyse garantilenmesi, Mehmet Şimşek’e karşı muhalefetin de canlanmasına neden oldu.

Temmuz ayı içinde iki önemli hakim sınıf örgütü, Mehmet Şimşek tarafından uygulanan liberal politikaların artık sonuna gelindiğini biraz kibar bir lisanla dile getirdiler. Bu örgüt başkanlarının konuşmalarının yanına bir de MÜSİAD Kurucu Başkanı Sn. Erol Yarar’ın basında çıkan yazısı da ek olarak okunabilir.

İTO Başkanı Sn. Avdagiç’in çok özetle; “Kur ve enflasyon arasındaki korelasyonun bozulması ile yüksek faiz politikasının devamının ekonomide istikrarsızlığı yol açacağı”nı söylemesi, İSO Başkanı Sn Erdal Bahçıvan’ın Temmuz ayı İSO Meclis toplantısındaki konuşmasında ise; para politikalarının sürdürülebilir olmadığı ve kimsenin para politikaları ile sorunun çözüleceğini sanmaması gerektiği üstüne açıklamaları,

OVP’DE DEĞİŞİKLİKLER

Bunların üstüne Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. Cevdet Yılmaz’ın 24 Temmuz’da yaptığı “Eylül ayında dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmeler çerçevesinde OVP hedeflerinde değişiklikler yapılacağı” ifadelerini bakıldığında yoksul kesimlerde yaşanan sıkıntıların sanayici ve tüccar sınıflara da aksettiğinin anlaşılması gerektiğini hepimize göstermektedir.

Mehmet Şimşek politikaları Türkiye’deki üretici sınıfların ekonomi programı değildir. Aksine Mehmet Şimşek politikaları tüm Türk üretici sınıflarından alarak, bu üretilen değerin emperyalizmin damarlarına akıtılması politikasıdır.

Açıklamalardan anlaşılacağı üzere Mehmet Şimşek’in izlediği ekonomi politikalarının sonuna doğru gelinmektedir. Önümüzdeki dönemde Mehmet Şimşek belki koltuğunda kalacaktır, ama izlediği politikalar uygulamadan uzaklaşacaktır.

Sonbahar ayları bir takım sürprizlere gebe gibi görünmektedir.