Merdan Aslan’ın ardından felsefe ve ekonomi
Geçen hafta 68 kuşağından öncü gençlerinden Merdan Aslan’ı yitirdik (*). Merdan yoldaş felsefe mezunu ama kısa bir süre ekonomi de okumuş, bir süre üniversitede asistanlık da yapmış bana aktardığına göre. Bu bağlamda Ulusal Kanal’da “Geçim ve Tutum” adlı TV izlencemde bana konuk olmuş ve “iktisat ve felsefe” temalı bir izlence yapmıştık. Bu izlenceden de yararlanarak daha önce yazdığım yazımı güncelleyerek O’nun anısına yeniden yayınlıyor ve aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.
FELSEFE NEYDİ SAHİ?
Felsefe sözcüğünün Yunanca aslı olan “philosophia”, bilgelik (daha geniş anlamıyla bilgi sevgisi) anlamına gelmektedir. Felsefenin özü bilgiye sahip olmaktan çok, onu aramak ve araştırmaktır. Felsefe usa dayanan bir düşünme çabası olup, kavramlarla düşünülür ve gereksinim duyulan kavramlar yaratılır. Felsefenin temel dalları varlık felsefesi (ontoloji), bilgi felsefesi (epistemoloji) ve değerler felsefesi (aksiyoloji) şeklindedir. Bugün bağımsız birer bilgi alanı olan tüm alanlar felsefenin alanına girmektedir, ekonomi de kuşkusuz. Örneğin, Karl Marx’ın “Grundrisse” adlı yapıtında bir bilgi felsefesi inşa ettiği, bilgi felsefesiyle ekonomide nasıl bilgi üretileceğini gösterdiği söylenir. Marx, gerçek ya da deneysel objeden yola çıkılarak bilgi felsefesi inşa etmenin olanaklı olmadığını, bir kuramsal obje icat etmek gerektiğini söylüyor ve yapıyor da bunu; örneğin “artı değer”. Kaotik bir obje olan nüfus sınıflara indirgeniyor, sonra bir aşama daha indirgeniyor fiyat, değişim, iş bölümü vb.
Her yıl kasım ayının üçüncü perşembesi (2023’te 17 Kasım) UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) tarafından “Dünya Felsefe Günü (DFG)” olarak kutlamaktadır.
EKONOMİ VE FELSEFE
Ekonomik felsefeye genel bir giriş yaparsak, ekonomi evreninde (insan dahil tüm doğal ekonomik varlıklar) acaba ‘ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden ve kimlerce kimler için’ tedarik-üretim-dağıtım konusu olacaklar? Ekonominin tüm alt süreçlerinde hangi değerlere dayalı olarak etkinlikler sürdürülecektir? Ekonomik dizgemiz hangi felsefî yaklaşıma (idealist mi yoksa diyalektik mi?) dayalı olarak tasarımlanacak ve yürütülecektir sorusu önümüzde durmaktadır? Uygulamada ekonomi felsefesinin kaçınılmaz olarak siyaset felsefesi ve askerlik felsefesi ile de birlikte ele alınması, hatta devreye etik yani ahlak (aktöre) felsefesinin de girmesi gerekecektir. İki farklı tarafta olsalar da Adam Smith ve Karl Marx önce felsefeci, sonra iktisatçıdır desek yanlış olmaz!
EKONOMİK FELSEFEDE ÇIKAR VE AKILCILIK SORUNU
Newton’u temel alan klasik okulda iktisat için fizikteki çekim yasası gibi kesin kurallar aranmıştı. Adam Smith’in tanımlanan insanında çıkar ve akılcılık öne çıkıyordu; diyordu ki, ‘çıkar var, şeytan var bütün sorun onu dengelemek, nasıl dengeleyeceğiz?’ Bu bağlamda bir akılcılık (örneğin bir şeyi en ucuza alma ya da etnik kökenimizden bir tacirden satın almak) eşdeyişle ekonomik akılcılık tartışması söz konusu. Sözgelimi, sonsuz zenginleşme paradoksu; gereksinimler ve istekler arasındaki ayrım da öyle. Marx, bu klasik okula önceleri felsefe üzerinden yanıtlar vermişti: Öz-görünüm farkı, yabancılaşma, Hegel’in köle efendi diyalektiği vb. Marx, olgunluk döneminde de felsefeyle dünyayı yorumlamanın olanaklı olduğunu ama değiştirmeye yetmediğini ortaya koymuştur. Felsefenin Sefaleti kitabı ya da 11. Tez bunun somut örnekleridir. Ancak insan-toplum-doğa üçgenindeki ilişkiler felsefe olmadan anlaşılamaz, iyi-kötü ya da doğru-yanlış sorunlarına çözüm aranamaz.
EKONOMİK FELSEFENİN ÜLKEMİZDEKİ GÖRÜNÜMÜ
Dünyada yaygınlaşan ekonomi felsefesi ülkemizde pek ilgi görmüyor. Çok az yayın var. Örneğin, İktisat Felsefesi (Ö.F. Çolak); Ekonomi Felsefesi (J. Robinson); İktisat Felsefesi (K.Canatan); İktisadın Kayıp Felsefesi (A.D. Alada); İktisadı Felsefeyle Düşünmek (O. İşler-F.Yılmaz) vb. Ayrıca iktisatta rasyonalite sorunu ile ilgili kimi yapıtlar mevcut, bir de süregelemediyse de İktisat Felsefesi adıyla dergi çıkarma çabaları da olmadı değil!
SONSÖZ
Yaşamın özünü anlamak için felsefeye ve iktisat felsefesine gereksinmemiz çoklu (ekonomik-ekolojik-sosyal) ve perma (istikrarlı) krizin hırçın dalgalarıyla boğuştuğumuz bugünlerde oldukça fazla, öyle değil mi? Kimileri hala akılcı felsefe (İbn Rüşd) yerine felsefeyi yasaklayan bağnaz inanç tutkunluğu (İmam Gazali) yolunda akıl tutulmasına maruz kalsalar da, aydınlanma süreklilik gösterecektir. Merdan Aslan’ın bu doğrultudaki meşalesi sönmeden yanmaya devam edecektir.
(*): Merdan yoldaş, maalesef - yakın tanıklığımızla biliyoruz- yaşadığı yerdeki sağlık birimlerinde 4 aydır yetersiz tetkikler ile zaman yitirilen bir sağlık sürecinin sonunda vefat etmiştir. O’nun ölümü sağlık sisteminde AKP’nin yanlış politikalarının sonuçlarına