Mermi kadar tehlikeli bir dil

Meral Akşener her zamanki gibi çok gergin. Mermiler savuruyor, naralar sallıyor… “Mermiler, tanklar, toplar bizi durduramaz” diye tuhaf çatışma benzetmeleri yapıyor. Neresi burası? Kadırga’daki kulağı kesikler kıraathanesi değil, saray ardı tulumbacıbaşı konağı ise hiç değil... TBMM, yani Gazi Meclis.

MERMİ GÖSTERMENİN ANLAMI

Hesapta İyi Parti il binasına isabet eden kurşun protesto edilecek. Belli ki mermiler özenle hazırlanmış. Şiddete yönelik bir protestodan ziyade bir mafya filmi sahnesini andırıyor. Öyle ya, kim kime neden mermi gösterir? Bu işin raconu yüz yıldır böyle, birine mermi göstermek onu tehdit etmektir. Şiddeti, silahı protesto etmek isteyen kişi eline mermi almaz. Merminin anlamı apaçık bellidir. Akşener, “beyaz Toroslu yıllarda” İçişleri Bakanlığı yapmış birisi, bu göndermeleri bilmemesi mümkün mü?

Hırsız kovalarken sıkılan serseri kurşunlar parti binasına isabet ediyor. Silah belli, kurşun belli, atılma noktası belli, fail belli… Üstelik yandaki binaya da isabet eden kurşun var.

Her şey ortada ama, siz ikna olmuyorsunuz. Tamam ikna olmadınız, partinizde eski emniyet müdürleri, askerler, hukukçular var, peşine düşün. Konuyu soğutturmayın. Bunların hepsine tamam ama, Meclis kürsüsüne mermi ile çıkmak nedir?

Üstelik ortada siyasi rakiplerinizi suçlayacak hiçbir bulgu yokken sanki saldırıyı onlar tertipliyormuş gibi esip gürlemek, ülkeyi gerilime sürüklemekten, sıradan yurttaşı korkuya sevk etmekten başka neye hizmet eder?

AKŞENER NEYİN ÜSTÜNÜ ÖRTÜYOR?

Meral Hanım’ın bu hiddetinin sebebi, başka bir şeylerin üstünü örtme telaşı olabilir. Meclis kürsüsünden kendilerine parmak sallayıp hakaret eden HDP’lilere karşı hiç böyle efelendiğini görmedik. İçinde bulunduğu Millet İttifakına Kandil’den rota çizmeye kalkan teröristlere “hadi oradan ahlaksızlar” dediğine şahit olmadık. Kılıçdaroğlu’nun terör partisi HDP ile yaptığı pazarlıklara “gık” dediğini işitmedik. Demek ki Meral Hanım, kendi tabiri ile “kumar masasının” izin verdiği ölçüde esip gürleyebiliyor.

Akşener, konuşmasında Ömer Halisdemir’in Yasin Börü’nün adını da anıyor. Hayret etmemek elde değil. Halisdemir’i şehit eden örgütün adı FETÖ’dür. İyi Partinin kurucusu Ümit Özdağ “parti FETÖ’cülerin eline düştü” demiş, bazı yöneticilerin FETÖ elemanı olduğunu söylemişti. Meral Hanım bu iddialarla ilgili ne yaptı da şimdi Halisdemir’in adını kullanmaya kalkıyor acaba?

Yasin Börü ise Selahattin Demirtaş’ın eylem talimatı ile katledildi. Demirtaş kim? Meral Hanım’ın kahvaltı planı yaptığı, hasbelkader iktidara gelirse serbest bırakacağı kişi. Akşener’in CB adayı Kılıçdaroğlu, Demirtaş’ın terör bağlantılarına “şeref madalyası” diyor. E peki sormazlar mı insana, bu ne perhiz bu ne sucuklu yumurta diye?

Şeref demişken, bir de tabii “şeref madalyası” Lütfü Türkkan var. Şehidin anasına, bacısına sinkaf eden ve İyi Parti’nin şeref madalyası imiş gibi bir türlü vazgeçemediği adam! Hatırlayın, Akşener Türkkan’a da tek söz etmemişti.

ŞİDDETİ KONUŞACAKSAK EĞER, BUYRUN

Meral Hanım, rasyonellikten bu kadar uzak, bu kadar fırsatçı bir tepki vermeseydi eğer, şimdi hepimiz olayın aslını konuşuyor olacaktık. Çünkü bir siyasi parti binasına mermi isabet ediyorsa sebebi ne olursa olsun bu çok önemli bir konudur. Sonuna kadar irdelenmeli ve tartışılmalıdır. Ama Akşener, olayı öyle bir şekilde manipüle etti ki kullandığı dil demokrasi için merminin kendisinden daha tehlikeli hale geldi.

Türkiye’de demokratik siyaset gerçekten de şiddetin hedefi oluyor. Bugüne dek onlarca Ak Partili siyasetçi PKK tarafından öldürüldü. Ak Parti’nin İstanbul İl Başkanlığına DHKPC tarafından roketatarlı saldırı düzenlendi. Bu olaylarda mağdur olan siyasi parti, aklıselim bir duruş göstermeseydi, Meral Akşener’in yaptığını yapsaydı, bugün Türkiye hangi noktaya sürüklenirdi? Seçime gidiyoruz ama belli ki kimi siyasetçilerin demokrasiden ve seçimden daha fazla önem verdikleri başka bazı hesapları var.