Merve Kavakçı rezaleti
Hükümetin peş peşe devreye soktuğu uygulamalar, aldığı kararlar; Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleriyle savaşmayı olanca hızıyla sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Eğitimin, ilkel Orta Çağ ideolojisine teslim edilmesi, 7 yaşındaki kızın 70 yaşındaki erkekle evlenebileceğini söyleyen hocalara resmi nikâh kıyma yetkisinin verilmesi… Ve Merve Kavakçı’nın Kuala Lumpur’a büyükelçi olarak atanması…
Soruyorum: Bir zamanlar Türk vatandaşlığını beğenmeyip ABD vatandaşı olmuş, Amerika’da yaşayan bu kadından başka bir insan bulamadınız mı o görev için?
Binlercesi var ama bu iş, görev işi değil bu iş “devlete meydan okuma” işi.
Çünkü, Merve Kavakçı, Müslüman Kardeşler hareketinin Amerika’daki ideolojik temsilcilerinden birisiydi. Ve Fazilet Partisi de onu bu derin ABD bağları yüzünden 18 Nisan 1999 seçimlerinde milletvekili yapmıştı.
Amaç; türbanlı bir kadını TBMM’ye sokarak anayasayı ve yasaları doğrudan doğruya çiğnemekti.
Bayan Kavakçı yemin etmek için 2 Mayıs 1999’da, Nazlı Ilıcak’ın komutasında Meclis’e türbanla geldi. Ama rahmetli Başbakan Bülent Ecevit’in uyarısıyla genel kuruldan çıkartıldı.
DEVLETİ ALDATMAYA KALKIŞAN BİR YALANCI
Bu atamanın arkasında AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın olduğu kesin. Yandaşlarına böyle mesaj veriyor ve “Dün Meclis’ten atılanı bugün göklere çıkardık!”diyor.
Peki kim bu Merve Kavakçı?
O, yüzyıldır İslam dünyasındaki bütün terör örgütlerine kaynaklık eden Müslüman Kardeşler çizgisine uyan birisidir. Örgütle bağı yoktur ama eylem ve fikirleri bu yöndedir. Böyle olduğu için de Türkiye Cumhuriyeti’ni aldatmaya kalkışan ve bu devlete yalan söyleyen bir mücahidedir…
Hatırlarsanız; Meclis’ten çıkarılmasından sonra durumu araştırılınca Merve Kavakçı’nın Amerikan vatandaşı olduğu ortaya çıkmıştı.
Sıkı Müslüman göründüğü halde Hıristiyanlar arasında yaşamayı seçen Bayan Kavakçı, bununla da yetinmiyor; Türk vatandaşlığından çıkıp Amerikan vatandaşı olmak için başvuruyor. 5 Mart 1999 tarihinde, Amerikan çıkarları için çalışacağına yemin ediyor ve ABD vatandaşı oluyor.
Bu durumu Türkiye’ye bildirmiyor ve Amerikan vatandaşı iken seçime girip milletvekili oluyor.
Bu yaptığına halkımız sahtekârlık demez de ne der?
İşte bu durum ortaya çıkınca, Merve Kavakçı’nın milletvekilliği düşürülmüştü. Çünkü başka bir devletin vatandaşının Türk parlamentosuna seçilemeyeceği kesin ve açık bir kanun hükmüdür.
O günlerde, Merve Kavakçı’nın yaptığı bu sahtekârlığı görmezden gelen siyasal İslamcılar, “Vay, Türkiye’de inananlara zulmediliyor!” diyerek yaygara koparmışlardı.
İNCİL’E Mİ KURAN’A MI YEMİN ETTİ?
Ey siyasal Müslümanlar! Mücahide bacınız Merve Kavakçı, Amerikan vatandaşı olmak için kutsal kitaba el basarak aşağıdaki yemini etti. Okuyun bakalım nasıl yemin etmiş:
“Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde (milliyetinde) bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti (bağlılığını) ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası'nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD'ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun.”
Görüyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşlığını ve egemenliğini reddedip Amerika için sadakatle çalışacağına yemin ediyor. Bunu da kitaba el basarak söylüyor.
Şimdi size soruyorum: Merve Kavakçı bu yemini, Kuran’a mı yoksa İncil’e mi el basarak etti?
Hâlâ böyle birisini bu devletin, bu milletin büyükelçisi olarak görmeyi mideniz kaldırabiliyor mu?