Metamorfoz ve şah-mat

Filoloji için “dillerin yapısını, tarihsel gelişimini ve birbirleri ile ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır” denilir. Eski Yunancada filo (sevgi) ve logos (söz) kelimelerinden müteşekkil olduğu anlatılır. Burada logos “söz” olarak takdim edilirken umumiyetle “logos” kelimenin “mantık” olduğu ve logic ve logical ”mantık, mantıklı“ kelimelerinin kökenidir derler. Kırk akıllılardan biri de çıkıp, yahu kardeşim bir dur düşünelim, bu kelime nasıl hem söz hem de mantık olarak izah edilir diye sormaz! Arabi lisanında ”Logo-Loco“ korunak, sığınak, akla uygun olan, uygun, dengeli ifade, mantık demektir. 

Filo tabiri için yaptıkları açıklama da ayrı bir facia. Anlamını “sevgi” olarak anladılar.  Philos diye yazarlar filo diye okurlar. Zira kelimenin aslı Filo’dur. Filo, full, fulya, fellow, fallowing sözcüklerinin de kökenidir. Manası da çocuk, talebe, ham insan demektir. Filo-Loco, mantıklı, dengeli, korunaklı, güzel ifadeli anlamındadır. Buradan hareketle birçok türevlere dönüşmüştür. Mesela Fillo kökeninden gelen Fulya çiçeğine misk kokulu çocuk ismini vermişlerdir. Zira Fulya kokusunu safi, misk gibi olan çocuğun kokusuna benzetmişlerdir.

Filosofi veya Filozofi (Philosophia-Philosophy) için filo, sevgi, Sofya, bilgelik dediler. Halbuki Filo çocuk, talebe, ham insan, Sofya safi, safa, öz, cevher demektir. Safa’yı, Safiliyi, özü, cevheri arayan talebe, çocuk ham insan demektir. Türkçeye Arapçadan, Arapçaya ise Yunancadan geçtiğini anlattılar. Tarihi baş aşağı çevirdiler. Yunan medeniyetinden binlerce yıl önce var olmuş ve Yunan-Latin uygarlıklarının bilimi, siyaseti, mimarisi, dilleri, kültürleri ve ticaretine ilham olmuş Şam, Nil, Irak, Farisi ve Anadolu medeniyetlerini Yunan-Latin uygarlığının dilinden ve eserlerinden öğrenenler olarak sundular. Öğretmeni talebe, öğrenciyi de usta muallim yaptılar.

Batı lisanında kullanılan terminolojilerin ekseriyeti sorgulanmadan Yunan veya Latin kökenli kabul edilir. Metamorfoz tabiri bunlardan birisidir. Manasını “başkalaşma” olarak izah ediyorlar. Başta kelebek olmak üzere birçok böcek türünde olanlarla, hem karada hem de suda yaşayabilen, ilk hallerinden çok farklı bünyelere dönüşebilen kurbağa gibi hayvanlar için kullanılan bir fizyolojik ve anatomik terimdir. Hâlbuki bu terim esasen sosyolojik bir ifadedir. Başkalaşan, ötekileşen, değişen, dışlanan, aforoz edilen insan, kavim, toplum için kullanılmıştır. Arabi lisanından alınmıştır. Mata, meta, mat “öldü” manasındadır. Şah-mat “Şah öldü” demektir.

BAŞKALAŞAN KİŞİ ÖLÜR VEYA ÖLDÜRÜLÜR

Marfoz, Arapçanın omurgası olan “DAD” harfi ile yazılır. Türkçe, Yunanca ve Latincede “DAD” harfi olmadığı için Z veya D olarak yazılır. “Marfoz”, aforoz edilmiş, soyutlanmış, dışlanmış, atılmış anlamındadır. “Meta-marfoz”, “aforoz edilmiş, dışlanmış, başka ve öteki olarak öldü” manasındadır. İnsan, dinin, mezhebin, devletin, partinin, örgütün, ailenin, toplumun egemen zihniyetine, kurallarına, hukukuna, örf ve adetlerine, ticaretine aykırı davranışlarda bulunduğu, farklı bir hayat tarzını benimsediği, siyasetlerinden ayrı düştüğü takdirde meta-marfoz edilir. Yani başkalaşmış İnsanı aforoz ederler, dışlar ve soyutlarlar. Artık kendilerine benzemediği için içlerinden atarlar. Kıssadan hisse “başkalaşmış biri olarak ölür veya öldürülür.”

METAMORFOZ İNSAN İÇİNSE GÜZELDİR

Hâlbuki bir böcek bir kelebeğe dönüştüğünde nasıl ki bunu doğal, normal ve güzel bir başkalaşma olarak telakki ve kabul ediyorsak İnsanlar ve halklar arasındaki farklılığı da doğal, normal ve güzel bir başkalaşma olarak telakki ve kabul etmeliyiz. “Sizleri kavimler ve halklar olarak yarattık birbirinizle tanış olasınız, her birinize ayrı bir karakter verdik birbirinize saygılı olasınız, bana en yakınınız en takva sahibi olanınızdır. Üretiniz, emeği ve vatanı namus belleğiniz, üleşiniz, bencilleşmeyiniz, cimrileşmeyiniz, nimetleri özel mülkünüz olarak görmeyiniz, mal-malı (Arabi’de ‘benim değil’ manasındadır’ insan üzerinde tahakküm aracı olarak kullanmayınız” Hak söze uygun ‘metamorfoz-başkalaşma’ pozitiftir, sağlıklıdır. Başkalaşmayı insan için, insanca ve insanla birlikte yapıyorsak doğal, normal ve güzeldir.

Bu hedef ve uğurda yaşayanları insan, hayvan ve doğa sevgisini terbiye edinmemiş ve hayatının merkezine oturtmamış mahluklar bu başkalaşmadan nefret eder. Bunu telkin edenleri ve kalkışanları aforoz eder, dışlar, düşmanlaştırır ve bu şekilde öldürür veya öldürmeye yeltenir.  İnsanlığın ve insanca yaşamanın en büyük belası ve habis prensibi olan “Tekelci hegemonyanın” saltanatını dayatan sınıf veya zümre doymak bilmez tamahkârlığı, talancılığı, hegemonyası ve diktatörlüğüne karşı baş kaldıranları meta-marfoz yani aforoz eder, dışlar, ötekileştirir, düşmanlaştırır ve öldürülmesi için uygun hale getirir. 

BAŞKA BİR KONUM ALDIĞINIZDA  SİSTEME TEHDİT OLUŞTURURSUNUZ

Konumuz Asya’daki durumla ilgili ise ve mesele özellikle İran, Suriye ve Türkiye hakkındaysa ABD, Rusya, İsrail, Çin ve AB muhakkak ki işin içindedir. ABD, İsrail, İngiltere ve NATO’dan çıkıp metamorfoz-başkalaşma sürecine yeltenirseniz kelimenin Arabi’deki sosyolojik anlamı devreye girer. Koptuğunuz veya başka bir konum aldığınız vakit, doğal, normal ve güzel olan bu kararı dışlama ve yok etme refleksleri devreye girer. Zira tekelci hegemonya oligarklarının boyunduruğu ve habis sistemine tehdit oluşturmaya başladınız. Bu habis zümrenin reddi fiili gaddarca ve fütursuzca olur. Ancak kötü ve şer olana karşı başkalaşmanın doğal, normal ve güzel cazibesi ve mecburiyetlerini hiçbir irade ve habis kuvvet ters yüz edemez.

Bu tunç yasa sadece ABD, İsrail, İngiltere, Almanya, NATO veya şürekası ile sınırlı değildir. Evrenseldir. Doğal, normal ve güzel olan insan için, insanca ve insanla birlikte felsefesinin hakim olmadığı tüm sistemler için geçerlidir. Sadece öncelikler liste başıdır. Ancak o kuvvetlerle sınırlı değildir. Bugün İran’ın, Suriye’nin veya Türkiye’nin maruz kaldığı saldırılara ve tehditlere karşı onların yanında saf tutmamız, Emperyalizme karşı Milli Cephenin önemi ve gerekliliğine atıfta bulunmamız bu ülkelerdeki hasta, aksak ve ciddi reform ve devrimlere muhtaç sistemlerini aklamaz. 

İSRAİL İRAN’I ZAYIFLATMAK İÇİN HER ŞEYİ MÜBAH GÖRÜYOR

Kısa aralıklarla son üç gün içinde İran’a yönelik üç saldırı gerçekleşti. Cumartesi gecesi üç adet SİHA İran’ın İsfahan şehrinde yer alan bir askeri atölyeye yöneldi. Üçü de İran savunması tarafından vuruldu. ABD, eylemin arkasında MOSSAD var dedi. İsrail adetten olduğu gibi üstlenmedi. Ancak İran’ın Rusya, Türkiye ve özellikle Suriye ile kuvvetli bağlarından çok rahatsız. Zelenskiy, Rusya’nın kullandığı İran SİHA’larından mustarip. İran İsrail’i hedef aldı. İsrail, İran’ın nükleer silaha sahip olmaması, Suriye, Lübnan ve Filistin bağlarını koparması için her şeyi mubah görüyor. İran’ın yaşadığı sosyal ve ekonomik krizlere benzin döken, toplumsal olayların büyümesi için tüm imkanlarını seferber edenler her türlü yaptırım yanı sıra, provokasyon ve suikast ve kundaklamayı da teşvik ediyor.

Tebriz’de bir rafineride kundaklama yangını çıktı. Irak’tan Suriye’ye gıda taşıyan üç tır füzelerle vuruldu. Bir gün sonra, Tahran’da Azerbaycan Büyükelçiliğine bir saldırı oldu. Yanında iki çocukla binaya giren saldırgan etrafa rastgele ateş açtı. Büyükelçilikte görevli güvenlik şefini öldürdü. Elçilik çalışanlarını yaraladı. Saldırgan gözaltına alındı. İran resmi açıklamasına binaen saldırganın şahsi ve ailevi sorunları var. Soruşturma devam ediyor. Ateşe benzin dökenler İran’ı suçluyor. Diplomatları koru diyor. Bakü, Tel Aviv, Londra, Washington, Berlin, Paris ağzıyla konuşuyor. Kanada’da, ABD’de, Yunanistan’da, Fransa’da, Avusturya’da, Irak’ta, Somali’de, İran’da, Portekiz’de, Belçika’da, Belgrat’ta, Bulgaristan’da, İspanya’da, İtalya’da, Beyrut’ta ve Cenevre’de öldürülen 41 diplomatımızı koruyamadılar. Aksine diplomatlarımızı öldüren katillere sığınma hakkı verdiler. Göstermelik cezalar verdi ve kısa sürede saldılar.

İNSAN OLMAKTAN ÇIKMIŞ VARLIKLAR

Ülkemizde Ömer Sabancı gibi iş adamalarımızı, siyasilerimizi katledenleri, Rus büyükelçiyi Ankara’nın göbeğinde sahnede öldüren, Hrant Dink cinayetini işleyen FETÖ, PKK ve IŞİD’i besleyen, koruyan, silahlandıran ve eylemlerini organize edenler, ülkemizde, gazeteci, siyasetçi devşiren AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg’un e-postalları ile ortalığa saçılan pisliğe dilsiz şeytan olanlar, Cenevre Anlaşmalarının köküne kibrit suyu dökenler, İran’a, Cenevre Sözleşmelerinin gereğini yerine getir diyorlar. Bunlar meta-marfoz yani insan olmaktan çıkmış başkalaşmış mahlûklar. Bunlar ve ülkemizde halen bunlardan medet umanlar, iğdiş edilenler şah-mat olmadan onlardan başka olan her şeyi aforoz edecekler, yok edecekler.