Mevcut görünüm kalıcı olmayabilir!
GERİDE bıraktığımız hafta içinde açıklanan bazı veriler, kafa karıştıracak bir görünüm sergiliyor. Bir önceki yılın aynı dönemine göre Temmuz ayında konut ve beyaz eşya satışları oldukça güçlü artışlar sergilerken, Ağustos ayı tüketici güveni sınırlı ölçüde gerilemiş! Durum böyle olunca sormak gerekiyor: konut ve beyaz eşya satışları mı yoksa tüketici güveni mi gerçeğe daha yakın duruyor?
Yukarıda vurgulamaya çalıştığımız çelişki, 2016 yılı Temmuz ayında yaşadığımız başarısız kalkışmanın ekonomide sebep olduğu olumsuzluklardan kaynaklanıyor. Anılan dönemde kredi akışı ve satışlar, belirsizlik algılarındaki tırmanış nedeniyle ani bir şekilde duraklamıştı. Bu nedenle bu yılın Temmuz ayına ilişkin veriler ve üçüncü çeyrek döneme ilişkin büyüme görünümleri, baz etkisi nedeniyle her şey mucizevi şekilde iyiye gidiyormuş izlenimi verebilir!
Mevsimlik etkilerin katkısı sayesinde ve kredi arzındaki yavaşlamaya rağmen, sürdürülebilir olmayan bir hareketlilik yaşanmış olabileceğini de hesaba katmak yararlı olabilir. Ağustos ayı Tüketici güvenindeki sınırlı gerileme, farkındalık konusundaki yetersizliğe rağmen dikkatli olmayı gerektiriyor. Asıl önemlisi, küresel koşullar pek güven vermiyor ve iyimserliğe olan bağımlılığın sıkıntı kaynağı olabileceğine işaret ediyor!
İYİMSERLİK ZORA GİRDİ
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanan verilere göre, Temmuz ayı konut satışları bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 42.4 oranında artmış. Sene başından bu yana olan vergi ve kredi teşvikli satışlar ise ilginç dalgalanmalar sergilemiş. İlk çeyrek genelinde düzenli olarak artmış, ikinci çeyreğin her ayında ise bir önceki aya oranla gerilemiş; Temmuz ayında büyük oranda mevsimlik koşulların katkısı ile yeniden yükselişe geçmiş.
Beyaz eşya satışları da, konuttaki eğilimlere paralel salınımlar sergilemiş. Vergi ve kredi teşvikleri ile faiz salınımları sonuçlar üzerinde belirleyici olmuş. Bir yıl öncesinin aynı dönemine göre Temmuz ayı iç pazar satışları yüzde 25 ve ihracat ise yüzde 22 oranlarında artmış; üretim ise yüzde 40 düzeyini aşmış. Gerek mevsimlik koşulların geçiciliği ve tüketici güvenindeki zayıflama, gerek ise dış piyasa koşullarına ilişkin belirsizlik ve ortadan kaldırılamayan kaynak sıkıntısı konut ve beyaz eşya satışlarındaki eğilimin önünü kesebilecek gibi görünüyor.
Ağustos ayı tüketici güveni yüzde 0.3 oranında gerilemiş. Hanenin maddi durum beklentisi değişmezken, genel ekonomik durum beklentisi yüzde 2.3 oranında yükselmiş! İşsiz sayısının artabileceği endişesi yüzde 2.6 oranında güçlenirken, tasarruf etme beklentisi yüzde 4’lük bir gerileme sergilemiş. Bu tablo özellikle Eylül sonrasına ilişkin beklentiler konusunda iyimser olunabilmesini zora sokuyor; muhtemelen enflasyon ve işsizlik azalıyor, büyüme ivme kaybediyor olacak!
ÇÖZÜMÜ BAŞKASINA BIRAKMAK
Kurban Bayramı dönüşünde açıklanacak olan Ağustos ayı rakamları ile birlikte yıllık enflasyon çift haneye yükselecek ve bu eğilim Aralık ayına kadar devam edecek; Türk lirasının değerlenmesi konusundaki zorlamalar ise pek bir işe yaramayacak; döviz kurları ve faizler yeniden yukarı yönde dalgalanmaya başlayarak beklentilerde ek olumsuzluklara sebep olabilecek. Eylül sonunda vergi indirimlerinin kalkması da ek baskılar yaratacak. Mevsimlik olumsuzluklar yanı sıra tüketim ve yatırım cephelerindeki durgunluk, özel sektör istihdamını da daralmaya zorlayacak; işsizlik oranı yükselirken büyüme üçüncü çeyrekteki rakamsal ritmini koruyamayacak. Kuru söylemle işler düzelmeyecek; makrœkonomik görünüm ve geleceğe yönelik beklentiler kademeli olarak olumsuzlaşacak, aksi yöndeki zorlamalar etkisizleşecek!
Gerek Tüketiciler ve gerek ise üreticiler hayli yorgun; kokusunu almaya başladıkları olumsuzluklara nasıl direneceklerini kestiremiyorlar! Küçültülemeyen ve büyümesi önlenemeyen borçlar sorunları ağırlaştırıyor; fırsatlardan yararlanma çabaları yeterli olamıyor! Çözemedikleri ve ağırlaşmasını önleyemedikleri sorunlara kafa yormaktansa, onlardan kaçmayı alışkanlık haline getirme gafletine kapılmaktan kurtulamıyorlar! Etkili ve yetkili kesimlerimiz de benzer bir izlenim sergiliyorlar; tatilleri seviyorlar ve çözümleri başkalarından bekliyorlar!