Milletvekili maaşları kime yetersiz?
AK Parti Sakarya Milletvekili Lütfi Bayraktar’ın milletvekili maaşlarının yetersizliğine ilişkin sözleri geçen günlerde gündem oldu. Bayraktar, milletvekili olarak haftada en az 5-6 düğün derneğe gittiklerini ve akaryakıta haftada on bin lira ödemek zorunda kaldıklarını söylemiş. Bu koşullarda vekillerin çalışma yapabilme olanağı yok demiş. Gerçi, o vekilin seçildikten sonra Fiskobirlik’teki görevini bırakmadığı ve oradan da ayda 67 bin lira huzur hakkı aldığı ortaya çıktı ama olsun. Her vekilin ek gelir kaynağı olmayabilir.
Bugün milletvekillerimiz 73 bin 379 lira net maaş alıyorlar. Asgari ücretin bu kadar düşük, geçim şartlarının bu kadar çetin olduğu ülkemizde, vekil maaşlarının yüksekliği meselesi sık sık kamuoyu gündemine geliyor. Başka ülkelerdeki milletvekili maaşlarıyla kıyaslama yapılıyor. Her seferinde ister reel rakamlar ister gayri safi milli hasılaya oranla hesaplansın, Türkiye’de milletvekili maaşlarının Avrupa ortalamasının birkaç kat üzerinde olduğu bulunuyor. Neden böyle olduğunu anlamaya gelince ise, her seferinde vekillerimiz aç gözlülüğü, hep kendilerini düşünmeleri türünden kişiselleştirilmiş cevaplarla iş geçiştiriliyor.
Oysa olay öyle değil.
2006 yılının kış ve ilkbahar ayları doktora tezimin saha verilerini toplamakla geçti. Türk parlamenter sistemi içinde milletvekili kimliği hakkında bir tez yazıyordum. Çok sayıda eski ve yeni milletvekiliyle mülakatlar yaptım. Böyle durumlarda olaylara uzaktan bakmayı bırakıp derine inmeye başlayan herkesin keşfedeceği ilk şey, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, olayların gerçekte dışarıdan görünenden çok daha katmanlı, kendi içinde farklılaşmış ve çatışmalı olduğudur. Daha da derine indikçe karmaşa ve çelişkileri soyutlayarak genel ilkelere bağlamaya başlarsınız. Çalışmamın başında benim de ilk gördüğüm, farklı milletvekilliği hallerinin olduğuydu. İktidar ya da muhalefet partisi milletvekili olmak, taşradan ya da metropollerden seçilmiş olmak, bakanlara yakın ya da uzak olmak gibi faktörlerin yanı sıra her bir vekilin kişisel dünya görüşü ve nitelikleri de nasıl bir milletvekilliği pratiği sergileyeceği üzerinde etkili oluyordu.
73 bin lira maaş bir milletvekiline yetmez. Eğer iktidar partisinden ise ve taşra illerinden birinden seçilmişse… Her gün TBMM kampüsüne binlerce seçmen giriş yapar ve milletvekillerine dağılır. Herkesin derdi kişisel bir meselesini çözdürmektir. Kim çözebilecekse onun daha çok ziyaretçisi olur. Peki, kim çözebilir? İktidara en yakında kim varsa o tabi… Hangi seçmen vekili üzerinde daha büyük bir baskı kurar? Onunla arasında siyasal dava ortaklığı dışında akrabalık, hemşehrilik, tanışıklık veya bir başka toplumsal dayanışma örüntüsüne sahip olanlar tabi ki…
Mülakat yaptığım çok sayıda milletvekili hazırdaki birikimlerinden yediklerini anlatmışlardı. Ortak özellikleri çok ziyaretçileri olmasıydı. Bazı vekiller ziyaretçilerini Meclis lokantasında ağırlamak, -etsiz yemek yedirmek ayıptır-, Ankara’daki işlerini takip etmek, hastanelerde yatak bulmak, kalacak olanlara yatacak yer bulmak ve memlekete dönüş için ceplerine para koymak zorundaydılar. Elbet memleketteki düğün dernek benzeri “cemiyetlerine” de katılmak…
73 bin lira maaş bir milletvekiline yeter. Tabi, eğer muhalefet partisindense ve metropol illerden birinden seçilmişse… Çünkü seçmen muhalefet partisi milletvekilleri aracılığıyla işlerini yürütemeyeceğini bilir. Öte yandan büyükşehir seçmeninin kendi vekili ile akrabalık, hemşehrilik vb. dayanışma ağları zayıftır. İstanbul seçmeni Meclis’e gidelim de hemşehrimizin bir çayını içelim diye düşünüp kolay kolay Ankara’ya gitmez. Zaten bu milletvekili de nerede seçmenin düğünü derneği varsa, cebine hediyesini koyup arabasına atlayarak hazır ve nazır bulunmaz. Partisi vekil aidatlarını çok yüksek tutup iflahını kesmezse, maaşı büyük ölçüde cebinde kalır.
Siz siz olun, milletvekili falan olacaksanız, muhalefet partilerinden birinin büyükşehir listelerinin alt sıralarından Meclis’e girmeye bakın. Benden söylemesi!