Milli Kuvvetlere çağrı
Bu çağrı dağlardan dağlara,
Yollardan yarlardan aşan bu çağrı,
Fırat’ın gövdesinden kollarına,
Kutsal ağaçtan kutlu tohumuna...
Bu çağrı isyanın yatağından,
Gül donanmış tabancanın sapından,
Bu çağrı Yesevi ulularından
Bu çağrı anadan kurt doğanadır.
Senden, benden, partiden değil,
Bu çağrı doğmamış çocuktan,
Öpülmemiş ağızdan kopup gelen,
İlk Adem’den son torununa,
Dağın sarıçiğdeminden bu çağrı
Bereket getiren yağmurlara...
Bu çağrı kimsesizlerin kimsesinden
Gökyüzünün kuvvetlerinedir.
Oynasın yerinden yürek, yürekse,
Erkekse göstersin kendisini,
Kadınsa fırlasın en öne, kadınsa,
Yarım asır bekleyen hasretten
Yolunu yitirenden Hızır İlyas’a,
Fırtınaya tutulmuş gemiden bu çağrı
Kurtuluşun Çobanyıldızı’nadır.
Bu çağrı bilimsel sosyalizmden,
Varlığını armağan edene,
Asi Muhammet Mustafa’dan,
Gelin elinin kınasından
Dağın sarı zeybeğine bu çağrı,
Yataktaki ağır hastadan
Hikmet sahibi Lokman Hekim’e...
Bu çağrı bebeklerin milletinden,
Toprağın kuvvetlerinedir.
Şehidin son bakışından bu çağrı
Ordunun namus merkezine,
Yetim düşenin ba-ba deyişinden,
İçi yanmışın su isteyişinden,
Bayrak kırmızıdan gelen bu çağrı
Karanfilin yetmiş yedi rengine...
Bu çağrı damardaki kandan
Demirci ocağının koçaklarından,
Bu çağrı Mustafa Kemal’den,
Mustafa Kemal’in askerlerinedir:
Yürü üstüne hainin, bölücünün,
Vatan, yılanın başını ezdiğin yerdir.