Milli Marşımız bizim adımız

“Tuna nehri akmam diyor, Kenarımı yıkmam diyor, Ünü büyük Osman Paşa, Pilevne'den çıkmam diyor...”
Çapa'daki evimizin ön balkonu. Ablamla ikimiz dizinin dibine oturmuşuz. 1886 Tekirdağ doğumlu anneannemden anımsadığım tek görüntü bu. Gazi Osman Paşa'nın ailesini kuşatma sırasında nasıl Pilevne'den çıkardığını anlatıyor. İki-üç yaşlarındayım. Anneannem Hamdiye Hanım'ın yüzü bile gözümün önüne gelmiyor. Ama ne zaman marşı bırakın, bu türkü çalsa Gazi Osman Paşa'ya ayrı bir kıpırdar içim.
“Düşman Tuna'yı atladı, Karakolları yokladı, Osman Paşa'nın kolundan, Beş bin top birden patladı.
Kılıncımı vurdum taşa,Taş yarıldı baştan başa, Ünü büyük Osman Paşa, Askerinle binler yaşa!”
Esir düştüğünde bile Rus Çarı önünde selam durmuş.
Türküsünü değiştirebilir misiniz?
Arkasından Çanakkale. Kd.Yüzbaşı İbrahim Oğlu Vasfi Efendi. Binbaşılığına 10 gün kalmış. 19.06.1915. Kurtuluş Savaşı. Çanakkale Cephesi. 2. Kolordu 5. Fırka 13. Alay 3. Tabur 11. Bölük. Arıburnu Kanlıtepe.
Elinde kılıçla şehit düşmüş.
Babam beşikte, amcam kucakta. Babaannem Hacer Hanım 17 yaşında. Adını taşırım.
Dinar, Afyon. Eşkiyalar Mustafa Dedeoğlu'nun ailesini dağa kaldırır.
1923'te annem doğunca ailede Cumhuriyet'in anlamı başkadır.
Adı Şükran konur.
Ana tarafımın bir başka yanı Isparta Demiralay'lar... Verilmiş ad. Hak edilerek kazanılmış.
Biz, bizler binlerce, milyonlarca Türk ailesi gibi marşlarımızla, türkülerimizle şükrederiz.
Dandiri dindon “müzik parçası” değil onlar.
Onlar bizim adımız!

ARTIK BESTESİ TARTIŞILMAZ

İstiklâl Marşı'nın bestesinde, söz ve müzikte yer yer bir uyum (prozodi) sorunu olduğu doğrudur. “Şafak..... larda” “O be.... nim” gibi.
Milli marş için yarışma açılıyor. Maarif Vekili Hamdullah Suphi, Mehmet Akif'i zor ikna ediyor. O, yarışmaya ve karşılığında konulan para ödülüne şiddetle karşı. Zaten sonunda da 500 lirayı almıyor. Daha önce başka bir yazımda ayrıntılı yazmıştım.
İstiklal Marşı 724 şiir arasından 18 Mart 1921'de Meclis'te alkışlarla kabul ediliyor. Bestesi için ayrıca açılan yarışmaya 24 kişi katılıyor. Başta İstiklal Marşı değişik yerlerde, değişik bestelerle çalınıyor. Sonra bir seçici kurul oluşturuluyor. 1924 yılında Ali Rıfat Çağatay'ın acemaşiran makamındaki bestesi kabul ediliyor. Bu beste 1930 yılına kadar çalınıyor. 1930'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konuyor. Marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmış. Aslında daha sonra Cemal Reşit Rey'in de belirttiği gibi başka bir marş için bu bestenin yapıldığı söyleniyor. Uyumsuzluğun da ondan kaynaklandığı...
Yoksa marşın müziğini bilmiyorum başka ülkerinkiyle karşılaştırdınız mı, çok etkili ve heyecan verici. Sözlerle anlamda birleştiği için doğan enerjiden mi acaba? Neyse...
Artık bu tartışmalar için zaman çok geç ve de anlamsız.
Çünkü...
O göklerde yüzen al sancağın üzerinden küçücük bir bulut geçse hemen ayağa fırlarız.
Fırlıyoruz.
Değişmez. Değiştirilemez.
Üzerine ilahiler okunup dokunulamaz. O başka bir şey.
O bizim yediden yetmişe ezberimize kazınmıştır.
Yüreklerimizden, köklerimizden sökülüp atılamaz.
Ancak, Cumhuriyet Devrimi'ni aşan, daha ileriye taşıyan başka bir devrim yaparsınız. Kendini getirip dayatan, kabına sığmayan yeni bir Milli Marşımızı da o zaman belki tartışırız.

AFRİN MARŞI YAKIŞIR

Mehter marşı da bizim tarihimiz. Bir dönem bütün Batı bestecilerini etkilemiş. Hemen hepsinin bir Türk marşı var. Bestecilerin olmazsa olmazları gibi sanki. Tam sayısı aklımda değil ama 20'den fazlaydı saptadığımız. Dinlerken hâlâ gururlanır, heyecanlanırım.
Başımı emperyalizme karşı daha dik tutarım.
Marşlar böyle. İnsanı ileriye yürütmek için. Gençlik Marşı dağ başını duman alsa da yorulmayalım diyedir. Güneş ufuktan doğacaktır. Mülkiye Marşı insana ilk önce Türkiye dedirtmek içindir. İzmir'in dağlarında çiçekler açsın, kaç 10 yıllar Cumhuriyet'imizi, devrimlerini yaşatalım diyedir...
Onları aştık.
Aşacağız.
Ayrıca...
Neden bir Afrin marşı olmasın!
Mehmetçiğimiz emperyalizme karşı yeniden vatan savunmasında.
Nasıl da yakışır!


Cumhuriyet'in güzelliği! İlk kadın emniyet müdürümüz Şerife Feriha Sanerk.


Ulusal Kanal'ın emektar haber sunucusu Umut Tezerer şeker fabrikalarının kapatılmasına karşı böyle demiş:”Ne mutlu bana iyiki varsın, babamsın... Senin o gür sesine, pos bıyığına kurban.”​

TARİKAT YURTLARI VE EVLER KAPANIYOR

10 Mart'ta Muğla TGB ile dayanışma kahvaltısında Fethiye'de buluştuk. TGB Genel Başkanı Cem Dikmen ile konuşmacıydık. Gazeteler “Terörü Türkiye bitirecek” “Perinçek, herkesi Atatürk gibi düşünmeye davet etti” diye başlık atmış.

Gerçekten de bu yılın 8 Mart'ının özeti bu. Dayak yiyen, ölüp vurulan kırılan kadınlar değil; mücadelenin ön safında ülkesinin geleceğine ilişkin karar veren yerlerde Atatürk'ün açtığı yollarda ilerleyen kadınlar... Mehmetçiğimiz vatan savunmasında. Gözümüz, gönlümüz onlarda. Hep birlikte bölücü ve yobaz terörü bitireceğiz.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi kentin neredeyse yarısı gibidir. Büyük bir yerleşkesi de var. Bölücülerin ve yobazların önemli ölçüde kolları kanatları kırılmış. Eskiden “evler” vardı. Artık kullanamıyorlar, diyorlar. Yurtlar da kapanmış. Öyle ki kalan Süleymancıların ve Diyanetin yurduna da genellikle ortada kalanlar gidiyormuş. Pek fazla talep yokmuş. Öğrencilerin arasında sayıları çok azalmış.
Oradan Isparta'ya dönüyorum.
Yolda genç arkadaşlarla konuşuyoruz. Muğla sık sık gelip gittiğim yerlerden biri. Sorup duruyorum.
“Belediyecilik kötü. CHP'nin yanlış politikaları nedeniyle oylarında düşüş var. PKK ise silindi...
İki hafta önce Afrin'le ilgili yürüyüş yaptık. Tillerson'u protesto ettik... Eskiden pankart bile sallandıramazdık, şimdi yürüyüş yapıyoruz. Durmadan üye yapıyoruz...” diyorlar.
Üniversite yönetimleri de etkileniyor elbette.
Hemen her yerde duyduklarım benzer.
Gençliği artık kimse tutamayacak göreceksiniz.
Geleceğimiz güvenli ellerde.

KISA HİSSELER

**Üniversite Hastaneleri

Ulusal Kanal'da Cumartesi akşamları yaptığımız Elinin Hamuru programına gelen bir izleyici yorumunda: “Şeker fabrikalarının zorla zarar ettirildiğini verilerle ortaya koydunuz, aynı yöntem üniversite hastanelerinde de uygulanıyor” diyor. Dikkate almalı. Mutlaka o konuda bir program yapmalı.

**Çin'in katkısı katkısı
Çin Başbakanı Li Keqiang'ın Çin Ulusal Halk Meclisi yıllık toplantısına sunduğu çalışma raporunda, Çin'in gayrisafi yurtiçi hasılasının geçen beş yıl içinde, yılda yüzde 7,1'lik artışla, 50 trilyon yuandan 82,7 trilyon yuana çıktığı kaydedildi. Raporda, Çin ekonomisinin dünya ekonomisindeki oranının yüzde 11,4'ten 15'e yükseldiği ve dünya ekonomisinin büyüme oranına katkısının yüzde 30'u aştığı vurgulandı.
Çin'de dünyanın en kalabalık orta gelir grubu oluşturulduğu da belirtiliyor.

**Yerli sermaye dışarı çıkıyor
TOBB bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) yeni araştırmasına göre bu yılın Ocak ayında Türkiye'ye gelen yabancı sermaye azaldı, dışarı çıkan yerli sermaye miktarında ise artış oldu.
Yerli sermaye ağırlıklı olarak istihdam ve büyüme sağlayan sanayi yatırımlarını yurtdışına taşırken, fabrika yatırımında daha çok Hollanda, Azerbaycan ve ABD gibi ülkeler tercih edildi. Türkiye'ye gelen yabancı yatırımcılar ise kolay para kazanabilecekleri hizmet sektörünü tercih ediyorlar.

Haftanın iki tiviti:
**Herkes Stephen Hawking fanı kesildi başımıza. “Üç tane albümünü say” desek sayamazlar... (Kaan@thegoldenkilla)
**“Benim kadar az parası olup da para hakkında bu kadar çok yazan başka kimse olmadı. Kapital, onu yazarken içtiğim tütünün parasını bile karşılamayacak.” Karl Marx, 135 yıl önce bugün hayata veda etti. (@selyayincilik)
FOTO

FOTO