Milliyet’in dokunulmaz sarayı - (TAMAMI)

GENİŞ AÇI

BURÇAK EVREN



Milliyet’in dokunulmaz sarayı

Kapılarını bir daha açmamak üzere kapandığı, yıllar yılı Beyoğlu’nun orta yerinde bir ibret abidesi gibi köhne ve terk edilmiş bir konumda durduğu ve de yıkıldığı ve yerine pek de yasalara uygun olmayan bir tarzda devasa bir AVM yapıldığı zaman, defalarca yazıp çizdik.
Değişen hiçbir şey olmadı.
Yalnızca biz (ben) değil. Bu konuya duyarlı olan birçok kişi de yazdı. Ama en etkili yazılar gündelik bir gazetede adeta bir kampanya yaparcasına sürdürüldü. Yine değişen bir şey olmadı. AVM yerinde duruyor. Hatta geçenlerde ünlü bir futbolcunun gelişiyle sembolik bir açılış yaptı. Binlerce kişi, ünlü futbolcuyu görmek için gelmişlerdi. Belki de içlerinden biri, görmek istedikleri futbolcunun bulunduğu binanın bir zamanlar ne için kullanıldığını bile bilmiyordu. Nereden bilecekler? Hem onların yaşları tutmaz hem de o binanın kent belleğinden silinmesi üzerinden onca zaman geçti.
O binayı, kent unuttu, bellek unuttu, dahası Beyoğlu’nu güzelleştirmek için Çiçek Pasajı’ında toplantılar yapan nice bu yörenin dernek ve ilgilileri unuttu. Onlar nereden bilecek ki…
Herhalde yeni bir zamanların kültür-sanat şatosu Saray Sineması’ndan söz ettiğimiz anlaşılmıştır. 1913’te Gamon, 1914’te Lüksemburg, 1930’da Glorya ve 1933’te Saray adını olan bu binadan kimlerin gelip geçtiğini bir önceki yazılarımızda yazmış hatta Atatürk’ün İstanbul’a geldiği zaman film izlediği nadir salonlardan biri olduğunu söylemiştik.
AVM’nin yıkıntıları üzerine kurduğu bu binada yalnızca Saray Sineması mı vardı? Ya o güzelim Lüks Sineması? Bunun yerinde ise neler yoktu ki? Bir zamanların (1900’lerin) Verdi, Odeon tiyatroları. Sonrasında 1914’te Ekler, 1933’te Şark ve son olarak da Lüks Sineması yine burada, bu bloğun yerinde idi.
Amacımız, eskilere dönüp nostaljinin sularında yelken açmak değil. Karaya oturtulmuş bu anın yapılış süreci ile yapıldıktan sonraki konumu.
Bu konu üzerinde şimdilerde satılan bir gazete çok üstünde durmuş, buranın nasıl yasa dışı bir eylem sonucu yapıldığını günler boyu yazmıştı. Ama şimdi aynı gazete hiçbir şey yazmıyor. Daha doğrusu yazamıyor. Çünkü satıldı. Satın alan kişi ise burayı yıkıp yerine devasa AVM’yi yapan kişi...
Basının üzerinde öteden beri bir baskının olduğundan söz ediliyor. Hiç de yanlış değil. Ama bu baskı yalnızca siyasal iktidarlardan değil, kimi zaman patronlardan da gelebiliyor. Her gazetenin özgürlüğü patronlarının izin verdiği ölçüde ve kıvamda oluyor. Bunun için de Saray Sineması için neredeyse bir kampanya açan gazete, satıldıktan sonra bu konuya hiç, hiç değinmiyor. Ama her gün, basın özgürlüğünden de söz etmekten geri kalmıyor. Gazetenin yazarları her bir şeye karşı çıkıyor ama kendi patronlarının yasadışı işine karşı durma gibi, gazeteciliğin onuruyla doğru orantılı bir eyleme girişemiyor.
Hani bu davanın savunucusu ve takipçisi olacaktınız? Öyle yazmamış mıydınız?
Hadi, şimdi verdiğiniz sözü tutunuz. Tutunuz ki, sizin diğer konularda yazdıklarınıza da inanalım. Ve sizi cesaretinizden ötürü kutlayarak örnek gösterilim.

burcakevren@aydinlikgazete.com