Milyarlık lige Türk adını yazdırmak için dönüşümü başlattı: 'Vasatlıktan çıkış'ın örneği olacak

Yarım asırlık Türk makine firması Dalgakıran, milyar dolarlık ciroya ulaşmak için 2030 stratejisini açıkladı. 55 yıldır kompresör üretimi yapan Dalgakıran Grubu, ana üretim alanı dışındaki ilintili sanayi ürünleri ve mobilite çözümlerini de rotasına aldı. Bu kapsamda yükselen pazarlar olan Asya ve Afrika'ya odaklanacak olan grup, işbirlikleri ve satın almalar ve farklı ülkelerde üretim ile yoluna devam edecek. Ayrıca hidrojen teknolojisine de odaklanacak. Şirketin istihdam ettiği kişi sayısı binden beş bine yükselecek. Dalgakıran Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, uzun yıllar İstanbul Sanayi Odası ve Türkiye İhracatçılar Meclisi gibi çatı kuruluşlarda üst düzey görevler aldı. Bu görevleri sırasında Türk sanayisinin vasatlıktan kurtulması, katma değerli üretime geçmesi için birçok çalışma ve konuşma yaparak entelektüel sanayici imajını perçinleyen Dalgakıran, yakın zamanda “Yüzleşme / Türkiye Vasatlıktan Nasıl Çıkar?” adında bir kitap kaleme aldı. Dalgakıran'ın bugüne kadar söylediklerini kendi yönettiği şirkette hayata geçirme girişimi olan bu dönüşüm, atölyeden fabrikatörlüğe yükselen ancak oradan öteye bir dünya şirketi olmaya gidemeyen birçok sanayi şirketi açısından bir örnek teşkil edecek.

ORGANİZASYON VE İŞBİRLİĞİ YÜZYILI

Şirketin 2030 vizyonu kapsamında söz konusu yıla gelindiğinde 1 milyar dolarlık ciroya ulaşacaklarını, bu sayede sektörde dünyada ilk beş şirket arasında yer alacaklarını açıklayan Adnan Dalgakıran, önceki gün ekonomi basını ile düzenlediği sohbette, şu mesajları verdi: “Üretim araçlarını üretmeden zenginleşme olmaz. İçerisinde bulunduğumuz durumu; İstanbul Sanayi Odası’nda yaptığım kongrede 'vasatlık' olarak nitelendirmiştim. Vasatlık aynı zamanda bir konfor alanı oluşturur ve bu konfor alanından kimse çıkmak istemez. Risk almak istemez çünkü kazanımları vardır, yani zincirlerinden başka kaybedecek bir sürü şeyi vardır. Türkiye ekonomisine, bu alanda neler olması gerektiğine yönelik söylediklerimi Dalgakıran’da yapmaya çalıştım. 21. yüzyıl organizasyon ve iş birliği yüzyılı. Dolayısıyla da organizasyon becerilerimizi artırmamız gerekiyor. Hatta 'Arkadaşlarımıza artık kendimizi bir kompresör üreticisi şirket olarak göremeyelim dedim'. Sizi A noktasından B noktasına getiren strateji B’den C’ye getirmiyor. Türkiye’de kamuya çok yaslanmadan milyar dolar üzerinde ciro için şirketler zorlanıyor. Genelde şirketlerimiz 100-200 milyon dolarda, bu bizim sektörümüzde de diğer sektörlere de böyle. Çünkü Türkiye şartlarında o noktalara gelmek önemli bir başarı. Orandan daha yukarıya gitmek için yapılması gerekeler başka, onlara cesaret etme noktasında da ciddi sıkıntılar oluşabiliyor. 20-25 yıldır söylediklerimizin yapılabileceğini bu ülkeye göstermiş olursam kendimi çok mutlu hissedeceğim.”

SERMAYE BATIDAN DOĞUYA KAYIYOR

Dalgakıran Grubu bu vizyon çerçevesinde Bosch'un Türkiye ve Ortadoğu Başkanı görevini yürüten Steven Young'ı geçen ay bünyesine kattı. Dalgakıran Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Steven Young, toplantıda yaptığı sunumda 2030'a kadar dünyayı etkileyecek makro eğilimleri detaylarıyla anlattıktan sonra şirkete bu meydan okumalar çerçevesinde bir yol haritası çizdiklerini aktardı. Young'un sunumunda dikkatimizi çeken ifadeler şöyle oldu: “2050 yılı için hem Amerika hem diğer bölgeler için sıfır emisyon ve yeşil mutabakat konusunda bir ortak noktayı yakaladılar. Bunların hepsi üretim alanında olsun veya bizim geliştireceğimiz üreteceğimiz alanlarda dikkate almamız gereken konular. Yakıt hücreleri özellikle hidrojen hayatımıza girdiği zaman mobilite alanında ve enerji üretim alanında muazzam bir değişim olacak. Eskiden iyi bir ürünüz size pazarda iyi bir konum verebilirdi artık o geçmişte kaldı. Bundan sonra iyi bir ürüne sahip olmak yeterli değil, nihai müşteriye komple anahtar teslimi olarak çözüm üretmek zorundasınız. Seröaye batıdan doğuya kayıyor. 1870’te dünya ekonomisinden pay alan birincide İngiltere, sonra Almanya, sonra Fransa… 73’te Amerika devreye giriyor… Japonya ve Almanya… 1870’teki ülkelerin ortak özellikleri nedir? Hepsi Avrupa’da ve batıda… 2025’e geldiğimizde öngörüler şunu gösteriyor; Çin dünyanın en büyük ekonomisine sahip olacak, Amerika ikinci sırada ve Hindistan giriyor.”

ÇİN AVRUPA İÇİN, AVRUPA KENDİSİ İÇİN BİZE GELİYOR

YASED, DEİK, TÜSİAD gibi kurumlarda üst düzey görevleri olan Steven Young, toplantıda bir sorumuza verdiği yanıtta Türkiye'nin yeni dönemdeki avantajını şöyle açıkladı: “Çin, 2025 stratejik hedeflerini açıkladığı zaman, Almanya gördü ki Çin’in odaklanacağı 15 sektörün 7’sinin, Almanya’nın dünya bazında lider olduğu sektörler olduğu ortaya çıktı. 'Doğuda üret, batıda sat' iş modelinin bir anda değişmeye hızlı bir şekilde yelken açtığını görüyoruz. Artık bölgeselleşmiş tedarik zincirlerden bahsedeceğiz. On binlerce ürünü kilometrelerce transport etmek zaman kaybı, gereksiz maliyet ve tekrar ediyorum yumurtaları tek bir sepete koyuyorsunuz. Hatırlarsanız Çin pandemiye 2019’da girmişti. 2019 sonunda batı Çin’den mal alamadı. Kaos yaşandı ve çok ciddi bir ders oldu. Gelecekte artık bölgesel anlamda tedarik zincirleri olacak. Avrupa, Türkiye’yi dahil eden bir bölgedir. Avrupa şirketleri, olabildikçe uzakta Avrupa pazarına üretmek değil, kendi içinde bulunduğu ülkelerde Ar-Ge, tedarik, üretim ve satış gerçekleştirecek. Bunu ciddi bir şekilde göreceğiz. Adnan Bey’in ve benim de bahsettiğim, Türkiye’nin avantajları ve rekabet gücünü birleştirdiğiniz zaman, şu anda sadece Alman değil, başka Avrupa şirketlerinin de Türkiye’nin kapısını çalacağını görüyoruz. Bunun ötesi, Asya bölgesi de Avrupa’ya girmek için Türkiye’ye çok ilgi gösteriyor. Özellikle Çin… Son beş yılın modası olarak Çin şirketleri buraya geliyorlar, Türk aile şirketlerini satın alıyor veya ortak oluyorlar. Avrupa Birliği pazarına girmek için Türkiye’yi bir zemin olarak kullanıyorlar. Bu anlamda öngörümüz burada keyifli bir yolculuk bizi bekliyor.”