Milyonerler vergisi

Yıllardır ağır borç yükü karşısında, temerrüde düşen, IMF’ye üst üste gitmesine rağmen belini bir türlü doğrultamayan ve adı adeta kronikleşen sosyo-ekonomik çalkantılarla anılan Arjantin geçen hafta ekonomik bir tedbir kararı daha aldı. Korona virüsle mücadele tedbirleri kapsamında tıbbi ihtiyaç malzemelerine olan ihtiyacı karşılamak ve bunun yanı sıra yoksul kesimlere, küçük esnaf ve işletmelere yardım sağlamak amacıyla yeni bir “servet vergisi” ihdas ettiğini açıkladı. “Milyonerlerin vergisi” olarak adlandırılan tek seferlik bu vergi, varlıkları 200 milyon Peso’dan (yaklaşık 2.5 milyon dolar) fazla olan 12 bin kişiden alınacak. Arjantin’de yaşayanlardan yüzde 3.5’a kadar, serveti ülke dışında olanlardan ise, 5.25’e kadar vergi alınacak. Bu yolla 300 milyar Peso (3.6 milyar dolar) toplanması umuluyor.

Muhalefet ise bu operasyonu ”el koyma” olarak nitelendiriyor.

Öte yandan, geçen Kasım ayında ise, Rusya, “Robin Hood” vergisi olarak nitelenen başka bir tür ekstra vergilendirmeye gitmişti hatırlanacağı üzere. Yaklaşık bir milyon Ruble’nın (10 bin dolar) üzerinde banka mevduatı olanların faiz gelirlerinin üzerinden yüzde 13 vergi alınmasına yönelik bu vergiyle Rusya ekstra 1.9 milyar dolar civarında bir kaynak yaratmış oluyor. Rusya’nın bu vergisi Arjantin’in uyguladığı türden bir servet vergisi değil.

ABD’de de Demokrat Parti Başkan adaylarından olan Senatör Elizabeth Waren’in öne sürdüğü ultra-milyonerlerin servetinin yüzde 2, milyarderlerin servetlerin ise, yüzde 3 vergiye tabi tutulması önerisi ABD’de bile tartışılıyor.

Servet vergisi olmalı mı, olmamalı mı? Milyarderler var olmalı mı, olmamalı mı? soruları Arjantin’in kararından sonra yine tartışılmaya başlandı.

Covid-19 salgını sırasında dünyada insanlar işini kaybedip, yoksullaşırken milyarderler servetlerine servet kattılar.

Forbes dergisi 18 Mart 2020 ile 13 Ekim 2020 tarihleri arasında, önde gelen dolar milyarderlerinin yaklaşık altı ay içinde servet artışlarını şöyle yayınladı.,

Bu artışların sağlıklı yatırım ve üretim odaklı bir sermaye birikiminden ziyade varlık fiyatlarının anormal artışından kaynaklandığı çok açık.

Dünyada servet eşitsizliği anormal boyutlara yükselmiş durumda ne yazık ki. Servet ile gelir aynı şey değildir kuşkusuz ki. Serveti, tüm varlıklardan tüm borçların düşülmesi ile elde edilenin piyasa değeri olarak tanımlıyoruz.

Bu servetlerin esasında kağıt üzerinde olduğu, sadece hisselerin satışında veya vergi ödendiğinde reel olduğu da öne sürülüyor.

Servet, üretim- icat- hizmet sonucu elde edilen sermeye birikimleri ile elde ediliyorsa, bunun hak edilmiş servet olduğu, ama sermaye ve spekülatif piyasa kazancı ile elde ediliyorsa eşitsizliği arttırdığı için ekstra vergilendirmenin gerektiği tartışılıyor.

Türkiye’de geçmişte (1994), “Ekonomik Denge için Yeni Vergiler “ ihdas edilmişti. Şimdi ekonomistler, Türkiye’de de yaşanan ekonomik kriz ve salgın nedeniyle, bir tür ve bir defalık “Servet Vergisi” veya 1994 yılında yapıldığı üzere bir “Net Aktif Vergisi” ihdas edilmeli mi, edilmemeli mi sorusunun cevabını tartışıyorlar. Bu geniş kapsamlı ve çok yönlü konuya, gelecek yazılarımızda olumlu-olumsuz bütün yönleriyle değinmeye çalışacağız.