Mısır’da videolardan Devrim çıkar mı?

Mısır bir haftadan bu yana Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi’yi eleştiren videolar ve sonrasında gerçekleşen gösterilerle sarsılıyor.
Sokaklar, iktidar çevreleriyle yakın ilişkilere sahip müteahhit ve aktör Muhammed Ali adlı şahsın, Sisi’ye yönelik yolsuzluk iddialarını dile getirdiği video sonrası hareketlendi. Sisi’nin konuşmasında Muhammed Ali’nin iddialarına dolaylı yoldan cevap vermesi ise hükümetle sorunu olan herkesin video çekip paylaşmasına neden oldu.
Şu anda piyasada onlarca video dolaşıyor.
Haliyle dünya ve ülkemiz basını da konuyla çok ilgili.
2011-2013 arasında düzenlenen gösterilerin görüntüleri sosyal medyada bugün gerçekleşmiş gibi paylaşılıyor, Mısır ordusunun Sisi’ye karşı harekete geçtiğine dair haberler ortada dolaşıyor, Müslüman Kardeşler’in tekrar iktidarı alacağına dair yorumların sonu gelmiyor, vesaire...
Anlayacağınız Mısır’da yaşananlarla ilgili büyük bir bilgi kirliliği ısrarla pompalanmaya devam ediyor.
Kahire başta olmak üzere Mısır’da yaşananları öğrenmek, gerçeği bir nebze de olsa ortaya çıkarmak için farklı çevrelerden Mısırlı dostlarımın görüşlerine başvurdum. Güvenlik kaygıları nedeniyle bazılarının isimlerini saklı tutacağım.
Mısır’daki gelişmeleri ve değerlendirmeleri aktarmadan önce ülkede süregelen durum nedeniyle insanların özellikle Türkiye merkezli kurum ve kuruluşlara konuşmaktan, iletişim kurmaktan çekindiklerini belirtelim.

GÖSTERİLERİN ARKASINDA NE YATIYOR?

Mısır’da bugün yaşananları anlamak için 2011-2013 sürecini anlamakta yarar var.
Mısır’da 2011-2013 arasında yaşanan ve iktidarları art arda deviren halk hareketleriyle ilgili olarak üç temel görüş ortaya çıkmıştı;
1. Liberal çevreler, halk hareketlerini sosyal medyanın ve küreselleşen dünyanın bir mucizesi olarak dünyaya pazarlamaya kalkıştı.
2. Siyasal İslamcılar, İhvan’ın en başında katılmayı reddettiği halk hareketini İhvan kadrolarının bir başarısı olarak sundular.
3. Sosyal gerçekliği ve yerel dinamikleri reddeden kimi çevreler, Mısır’daki hareketleri ABD’nin Arap baharı komplosunun bir parçası olarak değerlendirdiler.
Üç görüşünde kendi içinde haklı olduğu noktalar olsa da tamamının kaçırdığı olgu 2011 süreci öncesi Mısır’da yaşanan ağır ekonomik krizle bağlantılı olarak yükselen işçi hareketleri ve orta sınıftaki rahatsızlıklar oldu.
2011-2013 sürecini hazırlayan temel dinamik nasıl ekonomi olduysa bugün yaşanan gerginliğin altında da yaşam koşullarındaki düşüşün olduğunu belirtelim. Ve Mısır içindeki grupların ve diğer devletlerin de var olan koşulları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalıştıklarını ekleyelim.

El-Sisi iktidarını, İhvan’la mücadele noktasında destekleyen Tagammu Partisi’nin önde gelen liderlerinden Sherif Samir Fayyad yaptığımız görüşmede, gösterileri başlatan videoyu çeken Mohamed Ali’nin İspanya’da Katar Büyükelçisi ve İhvan’dan isimlerle irtibatta olduğu bilgisini paylaşsa da Mısır’daki ekonomik durumun toplumsal çalkantıya neden olabileceğini ifade etmekten çekinmedi.
2011-2013 sürecinde gösterilerde aktif rol alan orta sınıfın bugün istikrardan yana olduğunu, dolayısıyla eylemlerin uzun vadeli sürmeyeceğini ifade eden Fayyad, BBC’nin Arapça yayın yapan sitesine ulaşımın engellenmesini ise bu yayın organı üzerinden İhvan’ın propaganda yapma ihtimaline bağladı.
Fayyad, sağlık, ulaşım, elektrik ve su gibi temel hizmetlerde yapılan zamların, orta sınıfı zorlamaya başladığını ve Mısır’ın önündeki 2-3 senenin kritik olduğunu da ekledi.

ORDU OLAYLARIN NERESİNDE?

Mısır’da devlet yapısının kalbinde yer alan Silahlı Kuvvetlerin, gösterilere yaklaşımı da sıkça tartışılan konuların başında geliyor.
Yaklaşık bir yıl önce ordu istihbaratı başta olmak üzere farklı kuvvet komutanlıklarında tasfiyeler yapıldığı bilinen bir gerçek.
Mısır eski Genel Kurmay Başkanı Sami Anan’ın, Sisi’ye açıktan muhalefetini sürdürmesi ve Katar’a yakın basın organlarında Anan’ın hareketinin sözcüsü olan Dr. Mahmud Rıfat’ın subaylara yönelik çağrı yaptığına yönelik iddiaların yer alması, Mısır’da kafaları karıştırmış durumda.
Mısır’daki kaynaklarımız ordunun henüz gösterilerle ilgili bir açıklama yapmamasını dikkat çekici olarak nitelendirirken, Sisi ailesinin ordu içindeki etkinliğinden rahatsız olan subaylar olduğuna dair teyit edilemeyen bilgiler olduğunu ifade ettiler.

Mısır adalet mekanizmasına yakın kaynaklarımız, gösterilerin yabancı basın tarafından çok fazla büyütüldüğünü belirtirken, uzun vadede karışıklık beklemediklerini ifade ettiler.
2011-2013 sürecinde etkin olarak yer alan isimler ise özetle ordunun tavrının belirleyici olacağını, sokak hareketlerine İhvan’ın öncülük yapmadığını fakat farklı halk tabakalarından gelen insanların adalet sistemi, yolsuzluklar ve ekonomik duruma tepkilerini göstermek için sokağa çıktığı değerlendirmesinde bulundular.
Durumu Mübarek’in devrildiği 2011’den çok Mursi iktidarını sonlandıran ordu destekli 2013 hareketine benzeten kaynaklarımız, önümüzdeki Cuma için yapılan eylem çağrılarının karşılık bulması ihtimali olduğunu ifade ettiler.

Mısır’ın önde gelen gazetelerinden birinde görev yapan gazeteci dostumuz, göstericilerin çoğunlukla 2011 sürecinde çocuk olan 17-20 yaş arası gençlerden oluştuğunu, ilk gün sonrası kolluk kuvvetlerinin geniş güvenlik önlemleri aldığını, sembolik önemi olan Tahrir Meydanı’nda kimlik kontrolü uygulamasının yapıldığı ve polislerin teyakkuzda olduğu bilgisini paylaştı.
2011 ayaklanmasında etkin rol oynayan İhvan’ın kuvvetli olduğu Süveyş başta olmak üzere farklı şehirlerde ufak çaplı gösteriler düzenlendiği bilgisi de basına yansıdı.

ABD NEREDE?

ABD’nin Mısır’da etkin sivil toplum örgütleri üzerinden etkin bir ağı olduğu biliniyor.
Mısır’daki gösteriler esnasında ABD’de bulunan Sisi’yle görüşen Trump, Mısır’ın muazzam bir lideri olduğunu, Mısır’daki gösterilerin benzerinin dünyanın her yerinde yaşanabileceğini ifade ederken, Sisi ise siyasal İslamcı gruplarla mücadele ettiklerinin altını çizdi.
Dışarıdan bakıldığında Mısır-ABD ilişkileri iyi gözükse de Mısır’ın Libya’da Rusya’yla beraber hareket etmesi ve Çin’in Kuşak Yol Projesi’nde rol almayı kabul etmesinin Washington’da rahatsızlığa neden olduğu biliniyor.
Kaynaklarımız, Mısır’da görev yapan Amerikalı bir diplomatın şu an Kahire’de durumun "yüksek derece" istikrarsızlık içerdiğine dair değerlendirmelerde bulunduğunu ifade etti.
ABD’nin bir yandan Sisi’nin sırtını sıvazlarken diğer taraftan muhalif çevrelerle işbirliği yapması da olasılıklar içinde sayılıyor.
Bu noktada, Mısırlı bir dostumuzun "ABD, Sisi’nin değil Mısır ordusunun dostudur" değerlendirmesini de eklemekte yarar var.

MISIR NEREYE?

Devrik Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek çevresini iyi tanıyan Mısırlı gazeteci dostumuz ise Mübarek dönemi zenginlerinin Sisi yönetimiyle iyi geçinemediğini, Mübarek’in oğlu Gamal’in liderliğinde bir grubun Mısır bürokrasisi içinde Sisi karşıtı işlere girişme ihtimalinin yüksek olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Mısır halkının istikrardan yana olduğunu ifade eden kaynağımız, İhvan merkezli terör korkusunun sürdüğünü dolayısıyla gösterilerin uzun soluklu sürmeyeceğini ifade etti.
Kaynağımız, ordunun rolünün belirleyici olduğunu, şu an için askerlerin Sisi’nin arkasında durduğunu ifade etti. Uzun vadede ise Sisi yarın gitse dahi Mısır ordusunun ülkenin kontrolünü bırakmayacağı konusunda herkes hemfikir.
Özetle Mısır’daki kafa karışıklığı sürüyor.
Ekonomik anlamda istikrarı sağlayamayan, Libya başta olmak üzere sınırlarında sorunlarla boğuşan Sisi yönetiminin uluslararası arenada yapacağı seçimler Mısır’ın geleceğinde belirleyici olacağı gibi temel dinamiğin Mısır halkı olduğunu unutmamak gerekir.
Türkiye’nin ise Doğu Akdeniz’deki komşumuza karşı, diplomatik teamüller içinde Kahire’de bulunan iktidarı muhatap alarak, düşmanlığı sonlandırıp işbirliği adımları her halükarda atması makul bir çözüm yolu olarak gözüküyor.