Mısırlı diplomat: Bölge ülkelerinin çıkarları ortak
ABD seçimleri, Körfez’de gerçekleşen mutabakat ve Libya’daki son durum sadece Türkiye’nin değil dünyanın da gündeminde.
Türkiye ve İran’la beraber Batı Asya’nın anahtar ülkelerinden olan Mısır’ın ilgili konulara ve Türkiye’ye bakışını Mısır Dışişleri eski Bakan Yardımcısı Rakha Ahmed Hassan’a sordum.
Kahire’de defalarca görüşme imkanı bulduğum Rakha Ahmed Hassan, emekli olmasına rağmen Mısır dışişleri çevrelerinde halen ağırlığı olan bir isim.
Ahmed Hassan, Mısır dış politikasında etkin olan Egyptian Council for Foreign Relations adlı düşünce kuruluşunun yöneticiliğini yapmanın yanı sıra ülkenin önde gelen gazetelerinden Al Shourouk’da haftalık dış politika değerlendirmeleri kaleme alıyor.
Doğu Akdeniz’in diğer yakasında yer alan Mısır’dan gelen değerlendirme ve mesajların, tek yönlü bakış açısının hakim olduğu ve herkesin kendi doğruları üzerinde tepindiği bir dönemde yeni ufuklar açacağını umarım.
‘SURİYE, LİBYA VE FİLİSTİN ABD’YLE AYRILDIĞIMIZ NOKTALAR’
ABD’de kavgalı seçimler sonrası Beyaz Saray’a yerleşecek olan Joe Biden’ın, Batı Asya ve Afrika’ya yönelik izleyeceği siyasetler tartışılıyor.
Mısır, Enver Sedat döneminden bu yana ABD’yle yakın ilişkilere sahip bir ülke. Washington’un Müslüman Kardeşler’e verdiği destek nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler 2012-2013 yıllarında gerilse de Trump’ın görev yaptığı süreçte Washington-Kahire hattı sakinleşti.
Müslüman Kardeşler’e açık destek veren Obama döneminin kadrolarını tekrar Beyaz Saray’a taşıyacak olan Joe Biden döneminin, Mısır-ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceği ise büyük bir soru işareti olarak önümüzde duruyor.
Emekli diplomat Ahmed Hassan’a, Mısır’ın ABD’yle ilişkilerindeki genel eğilimi sorarak başladım.
Hassan, “Mısır ve ABD’nin stratejik ilişkileri olduğunu” belirterek söze başladı ve konuyla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı; “ABD’yle askeri, ekonomik ve siyasi alanda stratejik ilişkilerimiz mevcut. Fakat bazı alanlarda Kahire ve Washington arasında farklılıklardan da söz edebiliriz.
Filistin meselesinin çözümü bunlardan biridir.. Uluslararası kamuoyu, iki devletli çözümü ve Filistin devletinin 1967 sınırları içinde kurulmasını kabul etmiş durumda. Bu konuda ABD’yle bakış açılarımız farklılıklar içeriyor.
ABD’yle ayrıldığımız diğer bir konu ise bölgesel krizlere bakışımız; Mısır bölgesel bir kuvvet, ABD ise küresel. Mısır’ın bölgedeki bazı olaylara, örneğin Suriye ve Libya krizlerine bakışı ABD’den farklıdır. Bu farklılıklar iki ülke arasındaki ilişkileri genel anlamda etkilemiyor.
Trump döneminde, “insan hakları” konusu da ABD Kongresi ve Dışişleri Bakanlığı tarafından sıklıkla Mısır’ın önüne getirildi. Bu süreçte Mısır’ın terörle mücadelesi ve ülkedeki farklı koşullar dikkate alınmadı.”
‘İRAN’LA NÜKLEER ANLAŞMAYA DÖNÜŞ BÖLGENİN LEHİNE OLUR’
Biden’ın seçilişi sonrası tıpkı Türkiye gibi Mısır’da da ABD’nin Batı Asya siyasetlerinde ne gibi değişimler yaşanacağı tartışılıyor.
Ahmed Hassan, Biden’la yaşanacak değişiklikleri şu ifadelerle değerlendirdi;
“Biden ve ekibinin açıklamalarından Filistin’de iki devletli çözüme sıcak baktıklarını anlıyoruz. Eğer böyle bir adım atarlarsa, Mısır ve Arap bakış açısıyla uyumlu olacaktır.
İkinci olarak, İran’la nükleer anlaşmaya dönüş ihtimalinden bahsediliyor. Eğer bu gerçekleşir ve ABD, İran’a karşı uyguladığı yaptırımları kaldırırsa bu bölgenin lehine olacaktır. Suriye, Irak ve Lübnan’daki durumu yumuşatabilir. Ayrıca Körfez ülkeleri ve İran arasındaki tansiyonu da azaltacaktır. Mısır olarak buna olumlu bakıyoruz.”
‘TÜRKİYE’YLE ANLAŞABİLİRİZ AMA…’
Türkiye ve Mısır ilişkilerinin sahada sınandığı alanların başında Libya geliyor.
Ankara ve Kahire, Libya’daki sürecin başlangıcından itibaren karşıt kamplarda yer aldılar. Fakat geçtiğimiz aylarda, Mısır tarafı dikkat çekici bir biçimde Türkiye’nin desteklediği ve Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle temaslarını artırdı.
Son olarak, 26 Aralık’ta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar başkanlığındaki Türk heyeti Trablus’ta UMH yetkilileriyle temasta bulunurken, Mısır’dan üst düzey bir heyetin de şehri ziyaret ettiği bilgisi basında yer aldı.
Türk ve Mısırlı heyetin aynı gün Trablus’u ziyaret etmesi, akıllara ilk olarak Türkiye-Mısır ve UMH arasında üçlü görüşmeler mi var sorusunu getirdi.
Emekli diplomata gündemdeki soruyu yönelttiğimde dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu;
“Mısır hükümeti UMH yetkilileriyle yaklaşık 2 yıldan bu yana görüşüyor. Sayın Fayiz es Serrac ve diğer yetkililer pek çok defa Kahire’yi ziyaret ettiler. Ancak son aylardaki gerginlik nedeniyle görüşmeler durmuştu. Sonrasında, İçişleri Bakanı Fethi Başağa’nın Kahire ziyareti ve sonrasında Mısırlı yetkililerin yaptıkları ziyaretlerle ilişkiler yeninden canlandı.”
Libya’da Türkiye ve Mısır’ın anlaşma ihtimaliyle ilgili Hassan;
“Türkiye’nin öncelikle Mısır’la ilişkiler konusunda inisiyatif alması gerekiyor. Daha önce defalarca belirttiğim üzere Mısır içişlerine karışılmasını istemiyor. Türkiye tarafından sadece açıklama değil somut adımlar atılması halinde Ankara-Kahire ilişkilerinin düzelmemesi için bir neden bulunmuyor. Türkiye, Mısır karşıtı faaliyet gösteren şahısları ağırlamayı bırakırsa ilişkilerimiz düzelebilir.
Libya’ya geri dönersek, Libya’da sadece Türkiye ve Mısır yok. ABD, Rusya ve bazı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere pek çok oyuncu mevcut…
Birleşmiş Milletler Libya eski özel temsilcisi Hassan Salamé’nin de ifade ettiği gibi Libya’da sorunların çözümü askeri değil ancak ve sadece barışçıl yöntemlerle mümkün. Mısır olarak siyasi çözümden yanayız. Libyalı taraflar bir araya gelmeli ve ortak bir çözüme varmalılar.”
‘LİBYA’DA TARAFLAR ANLAŞIRSA AHMET MUAYTİK OLABİLİR’
Hassan, Libya’da tarafların mutabık kalabileceği isim olarak öne çıkan UMH Başbakan Yardımcısı Ahmed Muaytik’le ilgili görüşlerini de paylaştı;
“Öncelikle, Libyalı liderler bu konuda mutabakata varmalılar. Akile Salih’in de geçici süreç ve sonrası konusunda iddiaları var. Diğer yandan General Halife Hafter, iktidarını bırakmak istemiyor. BM Libya Temilsicisi Stephanie Williams taraflarla görüşüyor. BM’nin çabaları önemlidir. Farklı taraflar arasında bir mutabakata varılmalı. Libya’da karışık durum devam ediyor (…) Muaytik olabilir fakat dediğim gibi öncelikli olan Libya’daki tarafların mutabakata varmasıdır aksi halde oyun tekrar bozulur.”
‘KATAR’LA ANLAŞMA ÖNEMLİ BİR İLK ADIM’
Bölgenin gündemindeki bir diğer konu da Katar ve diğer Körfez ülkeleri arasında varılan uzlaşı.
Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleriyle ekonomik ve askeri ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda Körfez’deki gelişmeler Türkiye kadar Mısır’ı da yakından ilgilendiriyor. Ahmed Hassan Körfez’deki son gelişmelerle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı;
“Körfez’de genel bir uzlaşıdan bahsedemeyiz ama bu yolda önemli bir ilk adım atılmıştır. Bu anlaşmayla beraber, kriz nedeniyle paralize olmuş olan Körfez İşbirliği Konseyi tekrar işler hale geliyor. Böylelikle ABD, AB ve Rusya başta olmak üzere diğer kuvvetlerle bir arada toplantı yapmaya başlayabilirler.
İkinci olarak bölgedeki durum, son 3 buçuk yıldan bu yana değişti. Her zaman diyalog çatışmadan daha iyidir. Suudi Arabistan ve Katar arasında pek çok aile ikiye bölünmüş, Doğu Suudi Arabistan ve Katar arasında ticaret durmuştu. Bu anlaşmayla beraber bu sorunlar çözülebilir.
Mısır olarak, halen Katar’la çözmemiz gereken bazı meseleler var. Müslüman Kardeşler’le olan ilişkileri, bu örgüte bağlı isimlerin Katar’da ikamet etmesi vs… fakat bu anlaşma kapının açılması için önemli bir adımdır.”
‘SUUDİ ARABİSTAN, TÜRKİYE’YLE İLİŞKİLERİNİ DÜZELTECEKTİR’
Körfez’deki anlaşmanın Türkiye’ye etkileri de sıklıkla tartışılıyor. Emekli diplomat konuyu şu şekilde değerlendirdi;
“Körfez’deki anlaşma Türkiye’ye karşı değil. Anladığım kadarıyla Suudi Arabistan dahi Türkiye’yle ilişkilerini düzeltecektir. Türkiye, Mısır, İran ve Körfez ülkelerinin ortak çıkarları var.
Biriyle anlaşmak diğeriyle ilişkilerinizin bozulacağı anlamına gelmez. Mısır’da halen pek çok Türk yatırımı var. Türkiye umarım Mısır’la ilişkileri düzeltmek konusunda gerekli adımları atar.”
‘İRAN OLMADAN KÖRFEZ GÜVENLİĞİ OLMAZ’
Hassan, Körfez’deki anlaşmayla bağlantılı olarak İran karşıtı blok iddialarını da değerlendirdi;
“İran karşıtı blok Trump döneminin fikriydi. Körfez İşbirliği Konseyi’ni incelediğinizde, Kuveyt ve Umman’ın İran’la iyi ilişkilere sahip olduğunu göreceksiniz. Umman, ABD ve İran arasındaki görüşmelerde arabulucu rolü oynayan bir ülke keza Kuveyt’in İran’la derin ilişkileri var.
Birleşik Arap Emirlikleri ve İran arasında, 2019’da ticaret hacmi yaklaşık olarak 15 milyar ABD doları oldu.
İran ve Körfez ülkeleri arasındaki ortak çıkarlar, her türlü anlaşmazlıktan daha büyük.
Ayrıca Körfez’in güvenliği, Körfez ülkeleri ve İran arasındaki işbirliğine bağlıdır. İran’ı dikkate almadan Körfez güvenliğinden bahsetmek mümkün değil.
Eğer Körfez ülkeleri İran’la işbirliğini derinleştirirse, bölgedeki tansiyon düşer ve Yemen, Suriye ve Irak’ta sorunlar daha kolay çözülür.”
Mısırlı emekli diplomat Rakha Ahmed Hassan’ın açıklamaları, Mısır tarafının anlaşma için Türkiye’den somut adım beklentisini yansıtırken, Libya konusunda siyasi uzlaşının mümkün olduğunun ipuçlarını veriyor.
Dikkat çekici olan ise Mısırlı diplomatın, Mısır’ın 1979’dan bu yana diplomatik ilişkilerini asgariye indirdiği İran’la ilgili kullandığı olumlu ifadeler.
Çok kutuplu dünyanın etkileri kendini gösterirken, Türkiye’nin de “sıfır sorun” döneminden kalma ısrarlarından vazgeçmesinin vakti geldi de geçiyor.