Mobilyada taksit sayısı artmalı

Vatandaş hayatını kredi kartı ile çeviriyor. İş o hale geldi ki fahiş kira zamları yüzünden maaşlar yetmemeye başladı. Kredi kartından avans çekip bir sonraki ödemeye kadar ay geçiriliyor. Bu ortamda tuzu kuru Ortodokslar çıkıp “kredi kartına taksit sınırı gelsin” vs. diyebiliyor. Bilmiyor ki o kartlar olmasa kaç ocakta aş pişmeyecek.

Efendim malum düğün sezonundayız. Altın zaten el yakıyor. Bir zamanlar kollara bilezik doldurulurken artık sayıyla alınır oldu. Önceden düğünlerde çeyrek takmak ayıplanırken şimdi gram takmak bile maliyetli hale geldi.

Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Ahmet Güleç ile sohbetteyiz. Bunları konuşurken mobilyadaki taksitlerin yetersiz olduğunu söyledi ve ekledi:

“Kimse taksit var diye fazladan mobilya almaz. İhtiyaç olunca alınan bir ürün. Stok yapılmaz. İkinci eli prim yapmaz.”

AHMET BAŞKAN'DAN ÜÇ ÖNERİ

Bu noktada Ahmet başkanın bir önerisi var: “Mobilyada taksit sayısı artmalı. Kredi kartı taksitlerini biz yapalım. Dokuz ayı 18 ay yapalım. Mobilya peşin para ile alması kolay değil. Alındığında on yıllık alınıyor. Her sene mobilya değiştirilmez. Hızlı tüketim ürünü değil. Üstelik bu sektör yüzde 90'dan fazla yerli ürüne dayalı. Acilen evleneceklere 300 bin liralık çeyiz kredisi lazım ki sektör hareketlensin.”

Bayram tatilleri yüzünden ihracatın düştüğünü ancak temmuz ayında rekor beklediklerini dile getiren Ahmet Güleç, mobilyada işlerin durgun olmasının nedeninin ise enflasyondan kaynaklandığını anlattı.

İşçiliğin payının yüksek olduğu sektörde maliyetlerin sadece çalışan ücretleri tarafında değil mağaza kiraları ve fabrika kiraları tarafında da hızlı arttığına değinen Güleç, bu konularda da ayrı ayrı iki öneri yaptı:

“Hem kayıt dışının azalması için hem hem de maliyetlerin dengelenmesi için stopajın düşürülmesi lazım. Kovid döneminde yüzde 10'a düşürülmüştü. Kalıcı olması kayıt dışılığı da azaltır. Kurumsal olmayan firmalarda kayıt dışı çok yüksek. İstihdam tarafında ise biz zam yapıyoruz ama çalışan yüksek vergi dilimine giriyor ve bu yüzden aldığı zammı anlamıyor. Vergi dilimlerindeki oranların yeniden düzenlenmesi lazım. Bir bina alacaksan bunda vergi olanları yüksek olabilir ama emek üzerindeki vergi bareminin düzeltilmesi şart. Enflasyon yüksekse altıncı ayda üst dilime giren çalışanın sene sonuna mecali kalmıyor.”

ARTAN İTHALAT ÜRETİM İÇİN TEHDİT

“Kur artsın” beklentisinin artık geride kaldığını ifade eden TİM Başkan Vekili Ahmet Güleç, bugünkü kur rejiminin ithalatçıya yaradığını söyledi. Keyfi fiyat artışının ve kur artacak beklentisi ile ileri fiyatlamanın yerli üreticiler anlamında münkün olmayacağını öne süren Güleç, “Bu olursa ancak tekel ürünlerde olur. Ama ithalatçının işine geliyor olabilir.” dedi.

Artan tüketim ithalatının yerli sanayi için tehdit olduğunu belirten Güleç, “Yerli sanayiyi korumak sadece vergilerle olmaz. Bazen kur ile de olur. Hammadde ve yarı mamül üzerindeki ithalat vergileri yerine ürünü korumak lazım. Hammadde kullanımını teşvik etmek lazım. Yatırım ve üretim mallarını ihraç etmemiz lazım.” ifadelerini kullandı. Güleç, “Üretmeyen, tüketen bir ülke pozisyonuna düşüyoruz.” uyarısı yaptı.

MALİYE POLİTİKAMIZ ZAYIF

Ekonominin gerçeklerinden ari bir kamu politikasının olamayacağını anlatan Ahmet Güleç, “Büyük projeleri Avrupalılara kaptırıyoruz. Fransız firma Vietnam'da Çin'de üretim yaptırıyor; Avrupa'da engel yok. Dünyanın herhangi bir yerinde projeye fiyat verebiliyor. Dünya pazarında pay alma konusunda bir veya ikinci idik. Vietnam ileri gitti. Ama biz yine hep ikinci idik. Bunu sürdürürsek marka çıkartırız. Türkiye'de vergiler ölçek ekonomisine engel. Dolaylı vergiler maliye politikasının zayıf olduğunun göstergesi.” mesajı verdi.

Mobilya sektöründe şu sıralar kapasite kullanımının düşük olduğunu, hemen herkesin iş ve müşteri beklentisi içinde olduğunu sözlerine ekleyen Ahmet Güleç, şunları söyledi:

“Dünyanın en ucuz mobilya hizmeti veren ülkelerinden biriyiz. Mobilya sektöründe bize tasarım da lazım. Tasarım fuarı organizasyonu yaptık. Bir salonla başladık sadece mobilya değil bütün iç dizaynı esas aldık. Fuarlarda çok fazla atık ortaya çıkıyor ve birikiyor. Biz bu fuarda atıkları geri dönüşüme alacağız. Tahta birikti diyelim satranç tahtası yapıp okullara vereceğiz. Bu bir ilk olacak. Avrupa'da fuarlar geriliyor. İstanbul bir fuar merkezi olmaya başladı. Milano'da bile salonları kapatmışlar. İlgi var ama ziyaretçi anlamında sorun yaşıyorlar. Pahalı olmaya başladılar.”