Muğla Müzesi’nin yoksulluğu (TAMAMI)
Dünyanın en zengin toprakaltı eserlerine sahip bir ülke oluğumuz bir gerçek. Hemen hemen her medeniyetin izlerine bizim coğrafyamızda rastlayabiliyoruz. Osmanlı, Selçuklu eserleri denli Yunan ve Roma eserleri açısından da önemli bir konuma sahip olduğumuzu belirtmeye bile gerek yok sanırım.
Tarihin böylesine cömert davrandığı bir ülkede ne yazık ki çoğu müzemiz, bu zenginliği ortaya koyma açısından oldukça zayıf. Hatta çok yetersiz. Geçenlerde bir iş gittiğim Muğla’da bu yetersiz olan müzelerimizden birini gördüm. Oldukça güzel ve de görkemli müze binasının ancak ufak bir kısmı teşhir salonu olarak kullanılıyor. Teşhir edilen eserleri ise gerek nitelik ve gerekse nicelik olarak, bir meraklıyı ya da yerli-yabancı turistin ilgisini çekmekten çok uzak. Her müzede olduğu gibi burada da, müzeye ilişkin bırakın bir kataloğu, bir broşürü bulmak bile olanaksız. Yani müzenin hali, varla yok arasında bir şey. Yalnızca adı var.
Bir çok ilde yeni müzeler açıyor, fakat içlerini bir türlü dolduramıyoruz. Muğla, tam anlamıyla tarihi değerlerin oldukça yüksek olduğu, adeta bir sit alanı konumunda. Onca zenginliğin içinde yer alan bir müzenin bu denli yoksul bir görünümde olmasına bir anlam vermek de mümkün değil. Bina güzel, personel deneyimli ama içi neredeyse bom boş.
Bir çok müzemizde tarihi eserler yer sorunu nedeniyle teşhir edilemeyip depolarda çürürken, yine bir çok kentimizdeki müzelerin hali, kelimenin tam anlamıyla perişan. Neredeyse bom boş bir görünümde. Üstelik oldukça büyük olan müzenin teşhir salonları, bu büyüklükle ters orantılı olacak kadar da küçük. Büyük müzelerde eser çok, yer yok, küçük kent müzelerinde ise yer çok eser yok. Bir dengesini bulmak , bu tür müzeleri de ziyaretçi açısından bir ilgi odağı yapmak çok mu zor.
Müzelere ilgi, çok düşük kartlar dağıtarak olmaz. Müzelerin cazibesini arttırmak, meraklısı olmayanın bile ilgisini çekecek çalışmalar-etkinlikler yapmak gerek. Hiçbir müze bakılarak, bir turist tarzıyla gezilerek algılanmaz, tanınmaz, ancak gördüklerimizi bir yayınla desteklemek gerek. Ama nevar ki bir çok müzemizde müzelere ilgili bir yayına rastlamak da pek mümkün değil. Tarihi eserler açısından en zengin ülke olmak bir yana, aynı zamanda da tarihi eser kaçakçılığının en fazla olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu müzeler ve yayınlar sayesinde tarihi eser bilincimizi geliştiremezsek, bu çelişkili durumu azaltmamız, ya da durdurmamız mümkün değil.
Oysaki Muğla, tarihe değerlere çok önem veren bir kentimiz. Yeni restore edilen kimi yapılara baktığımız zaman, bu ilimizin ne denli şanslı olduğunu görüyoruz. Bir çok eski yapı günümüze ve geleceğe kazandırılmış, bu konuda, bu denli olumlu adımlar atan .bir kentimizin biraz da müzenin zenginleşmesine yönelmesini istemek acaba çok mu lüks kaçar. Kısacası bu müze Muğla’ya hiç yakışmıyor. Binalar güzel ama içi bomboş.