Muhalefet hukuku istismar ediyor

İlk Emin Pazarcı gündeme getirmişti. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, İmamoğlu ve CHP hakkındaki 254 haberin yayından kaldırılması için mahkemeye başvurmuş. Mahkeme de “seri üretim” bir karar vererek bu haberleri sansürlemiş.

CHP’nin ve kararı veren hakimin basın özgürlüğü anlayışı gerçekten göz yaşartıcı. İnsan “bir de iktidarda olsalar kim bilir neler yaparlar” demeden edemiyor!

Ama durun, daha acayip bir şey var. Kararı veren mahkeme Bodrum’da. Ankara’da veya İstanbul’daki bir adliyenin bodrumundan söz etmiyorum. Muğla’nın ilçesi Bodrum’u söylüyorum. Yani şöyle: Gazeteler İstanbul ve Ankara’da. İmamoğlu İstanbul’da. CHP Genel Merkezi Ankara’da. Özgür Karabat İstanbul vekili ve Ankara’da. Ama dava Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış!

Buram buram tezgah kokusunu almak için çok iyi burnunuzun olmasına gerek yok. FETÖ severdi böyle işleri. Kendisine bağlı hakim neredeyse dosyaları oraya toplar seri üretim kararlar çıkartırdı. Koskoca siyasi partilerin kongrelerine bile bu şekilde müdahale etmişlerdi. “Taşımalı sistem” dava takibi!

Pazarcı gündeme getirdikten sonra HSYK olaya müdahale etti, soruşturma başlattı. Güzel gelişme ama, bu tip hukuk skandallarını o kadar sık duyar olduk ki hangi birine nasıl yetişeceğiz, HSYK hangisini düzeltecek inanın bilemiyoruz.

Çünkü bu olayda, tüm bu anlattıklarımdan çok daha feci bir başka detay var. Emin Pazarcı konuyu gündeme getirince ne olmuş biliyor musunuz? Davayı takip eden, yani gayet şaibeli bir süreçle 254 habere sansür kararı çıkartan avukat, Emin Bey’i aramış. Ortak tanıdık isimlerini sayarak, ben de Ülkü Ocaklıyım falan diyerek deyim yerinde ise yılışıklık yapmaya kalkmış. Emin Ağabey’i tanıyanlar tahmin edebilir, avukat hak ettiği cevabı almış ve telefonu kapatmak zorunda kalmış.

Pazarcı, “kimin eli kimin cebinde belli değil” diyor. Evet işin bir boyutu bu. Ama bence daha vahimi bu insan tipinin hiçbir utanma emaresi göstermeden işlerini yürütmeye devam etmesi. Bu pişkinlik, bu rahatlık, bu zeytinyağı halleri… Gerçekten akıl alır gibi değil!

HUKUK BASKI ARACI OLMASIN

Muhalif siyasilerin gazetelere ve gazetecilere açtıkları davaların haddi hesabı yok. Sadece bir avukatın elinde binlerce dosya olduğu, bazı siyasetçilerin bu yolla servet kazandığı konuşuluyor. Hakaret ve iftira tabi ki karşılıksız kalmasın ama çok sayıda dava ile ilgili bu tip şaibelerin oluştuğu da gözden kaçmamalı. Çünkü bu davaların bazılarından akla ziyan kararlar çıkıyor.

Buradaki asıl sorun ödenen tazminatlar falan değil, hukukun basına karşı bir silah olarak kullanılması. Muhalefet partileri, gazetecileri korkutup sindirmenin kendilerince kolay bir yolunu bulmuşlar, türlü çeşitli oyunlarla meslektaşlarımızı mahkum ettiriyorlar, haberleri sansürlüyorlar. Ama laf sırası gelince “yargı Erdoğan’a bağlı, yargı iktidarın yargısı” diye yaygara koparıyorlar.

Oysa yargı kimsenin değil, Türk milletinin yargısı. Hukuk sistemini bir yandan bu şekilde istismar edip bir yandan böyle iftiralar atmak en önce yargıya güveni zedeler. Tabi bu muhalefetin ne kadar umurunda bilemiyoruz.

AZERBAYCAN KÜLTÜR MÜŞAVİRLİĞİ

Hafta başındaki yazımda “Azerbaycan’daki kültür müşavirliğimizin 2020’den beri bir faaliyeti olmadığı görülüyor” yazmıştım. Bir arkadaşımdan önemli bir uyarı geldi. Meğer Bakü’deki müşavirimiz Prof. Dr. Muhittin Macit, henüz birkaç ay önce göreve başlamış ve tam da işaret ettiğimiz sorunları düzeltmek için çalışıyormuş. Bizim hiçbir zaman kişilerle bir sorunumuz olmadı, zaten yazılarda isim bile vermiyoruz, çünkü çoğu zaman isimlerle ilgilenmiyoruz. Gazeteci olarak işimiz, eleştirmek ve eksikleri göstermek. Ancak tüm problemin faturasını göreve yeni başlamış bir insana çıkarıyormuşuz gibi bir görüntünün oluşmasını da istemeyiz. Muhittin Bey’e yeni görevinde başarılar dilerim. Girişeceği tüm güzel işlerde yanında olacağımızdan şüphe etmesin.