Muhalefetten İhanete
Demokrasi, birçok şeyin yanı sıra, muhalefetin varlığını ve kendini ifade edebilme hakkını içerir. Mevcut sisteme veya sistem içinde kalmakla birlikte hükümet etme yöntemine karşı olabilirsiniz. Ve görüşlerinizi halka ulaştırmak ve kendinizi anlatmak isteyebilirsiniz. Bu her muhalif örgütlenmenin hakkıdır.
Ama muhalefetinizin temel amacı nedir? Ülkenin daha iyi yönetilmesi, halkın refah ve huzurunun sağlanması, Daha iyi bir dünya talebini içermesi lazımdır. Muhalefetin iktidara alternatif olması ve ülkeyi ben daha iyi yönetirim demesi gerekir.
Ülkenin milli menfaatleri, birliği, bütünlüğü gibi konulara muhalefet olmaz. İktidara şu söylenebilir; ülkenin menfaatlerini yeterince savunmuyorsunuz. Yaptığınız eylemler ve savunduğunuz görüşler ülkenin birlik ve bütünlüğünü tehlikeye atmaktadır. Ama ülkenin birliğini, bütünlüğünü niye savunuyorsunuz diye muhalefet edemezsiniz. Ülkenin milli menfaatlerini niye koruyorsunuz diye muhalefet edemezsiniz. Ederseniz halktan bir destek alamazsınız. Muhalefetten uzaklaşıp ihanete doğru yol almaya başlarsınız. Bir bakmışsınız, halk düşmanı, bir bakmışsınız ki vatan haini konumuna düşmüşsünüz.
CHP’nin başını çektiği Amerikancı muhalefetimiz stratejisini Tayip Erdoğan’ı yıkma üzerine kurmuştur. Programları Tayip Erdoğan’a düşmanlıktan ibaret hale gelmiştir. Muhalefetin bu tutumu ile ABD emperyalizminin tayip Erdoğan’ı devirme stratejisi ile üst üste oturmuştur. ABD emperyalizmi zaman zaman AB’yi de yanına alarak mevcut iktidarı yıkmak için elinden gelen her şeyi yaptı, yapıyor. Seçimlerle kendi adamlarını iktidar yapamayınca, 2016 yılında darbe teşebbüsünde bulundu. ABD’nin Fetullahçılar üzerinden yapmaya çalıştığı darbenin de ezilmesiyle, ülkemiz ABD’nin NATO aracılığıyla örgütlediği Gladyo ile hesaplaşmaya başladı. Gladyo Türk Ordusundan, emniyet, yargı ve devletin diğer kurumlarından temizlenmeye başlandı.
RAND raporunda iktidarın sokak gösterileri ile onların deyimi ile “yaratıcı yıkıcılık” yoluyla yıkılması için CHP, İP, HDP ve SP’nin desteklenmesi gerektiği söylendi. Yine geçen yıl bu zamanlar, ABD başkanı seçilen Biden tarafından Tayip Erdoğan’ı alaşağı etmek için Muhalefeti birleştirmek ve desteklemek gerektiğini ifade etti. Daha vahimi artık darbe yaparak iktidarı değiştiremeyeceklerini açıkça ifade etmesiydi. ABD Senatosu S-400’leri bahane ederek Türkiye’ye yaptırım uygulama kararı aldı. Bu karar aslında ABD’nin Türkiye’yi açıktan düşman olarak ilan etmesiydi. En son ABD’nin gelecekteki dönem stratejilerini belirleyen Atlantik Konseyi raporunda Türkiye’yi “Haydut Devlet” ilan ettiler. Bildiğimiz gibi daha önce Irak’ı Libya’yı, Suriye’yi, İran’ı, Kore Demokratik Halk Cumhuriyetini “Haydut Devlet” ilan etmişlerdi.
Bunun üzerine Atlantikçi muhalefetimiz birden bire canlandı ve hem erken seçim istemeye başladılar hem de kitlelere sokak gösterileri için çağrılarda bulundular. Kitleler içindeki güçlü anti- emperyalist vatansever damar bunları boşa çıkardı. Muhalefetimiz artık umudunu ABD’nin bir savaşta Türk Ordusunu yenilgiye uğratmasını dileyecek noktaya itti.
Bu iş ilk önce muhalefetin medyadaki sözcüleri üzerinden başlamış ve genişleyerek muhalefetin siyasi ayağını da içine almaya başlamıştır. İnsan bazen bu arkadaşlar konuşurken kendi dediklerini duymuyor ve anlamıyorlar mı diye düşünmeden edemiyor. Hadi konuşurken kendilerini alamadılar ve ağızlarından istemedikleri veya amacını aşan sözler çıkmış olabilir. Bu bir ölçüde mazur görülebilir. Ama bu arkadaşların konuşurken söylediklerinin daha fenasını aynı zamanda yazdıklarını da görüyoruz. Demek ki bu konularda bilinçli bir şekilde hareket etmektedirler.
CAN ATAKLI
Can Ataklı yayınladığı son videosunda, Tayip Erdoğan’ın seçimle gitmeyeceğini ileri sürerek, ancak çok büyük doğal afetler, mesela Avustralya’daki büyük orman yangını gibi, ya da Türk Ordusunun büyük bir darbe yemesinin halkın büyük öfkesini yaratacağını, belki bu tür şeyler gerçekleşirse Tayip Erdoğan’ın iktidarı bırakabileceğini söylüyor. Aslında Videoyu izleyen herkeste şu kanaat oluşur. Tayip Erdoğan’ı normal, meşru yollarla yıkmak mümkün değil. O zaman her yol mubah görülmelidir.
Şimdi aynı anda değişik noktalardan Hatay’ın Belen ve İskenderun ilçe hudutları içindeki ormanların neden yakıldığını anladınız mı?
Türk Ordusunun, Somali, Afganistan, Libya, Suriye ve Azerbaycan’daki varlığının yanlış olduğunu ileri sürerek, buralarda eş zamanlı büyük bir askeri başarısızlık, buralardan geri çekilme zorunda kalınması, çok miktarda şehit verilmesi Tayip Erdoğan yönetimini yıkabileceğini söylüyor. Can Ataklı’nın Tayip’i yıkmak için yüzlerce şehit verilmesini, ülkemizin ormanlarının yakılmasını savunur hale gelmiştir.
Ama şunu herkesin iyi anlaması gerekir. Amerikan emperyalizmi Türk Ordusunu yenemez. Ve kaderini bir ABD zaferine bağlamış olanlar, ABD’nin yenilgisine ortak olacaklardır. Türk Ordusu, nasıl PKK’yı hendeklere gömdüyse, nasıl terör koridorunu yerle bir ettiyse, FETÖ darbesini nasıl ezdiyse, Doğu Akdeniz’de de Mavi Vatanımızı koruyacak güce sahiptir. Yol yakın iken bu yanlış, sizi ihanete kadar sürükleyecek yoldan geri dönün. Bugünkü iktidara muhalefet edin ama bunu Türkiye’ye muhalefete dönüştürmeyin.
AHİM KARARI ÜZERİNE
AHİM’in Selahaddin Demirtaş kararı üzerine bir CHP milletvekili bütçe görüşmelerinde şunu söyleyebiliyor : “Selahaddin Demirtaş’ı bırakmak zorundasınız. Paranız yok. Bırakmazsanız aç kalırsınız.” Bu nasıl bir ruh halidir. Sayın Milletvekilini dinleyen onun bir Türk milletvekili değil de AHİM’de görevli bir Fransız hakim veya raportör olduğunu sanabilir. “Başkan APO’nun heykelini dikeceğiz”, “PKK sizi tükürüğüyle boğar” diyen bir terör örgütü yöneticisine böyle canhıraş sahip çıkmasının nedeni nedir acaba. Bunun muhaliflik ile bir alakası olamaz. Bu olsa olsa Tayip Erdoğan yıkılsın da isterse Türkiye bölünsün ruh halidir. Bu gidiş ihanete giden yolun başlangıcıdır. Bu tutumda ısrar insanı Ali Kemal yapar. Ali Kemallerin sonunu ise çok iyi biliyoruz.