Muhaliflerin katli vaciptir!
Siyasal İslamcılık zihniyetinin insanlığın da, İslam’ın da en büyük belası olduğu bir gerçek.
Bu kafa İslam dinini, kendi şahsi menfaatleri, hırsları ve siyasi çıkarları için istismar etmeyi bir yöntem olarak kullanmaktan hiç çekinmez.
Emevi-Vahhabi zihniyeti, kendilerine muhalif ve karşıt olarak gördüklerini, hatta eleştirenleri bile hain ve dinsiz ilan ederek, yargısız infaz ederler.
Yani bunların Ortaçağdan kalan yoz ve yobaz adet ve gelenekleri, din maskesi ile insanların karşısına çıkarılır bu kafa tarafından.
Yönetimi ve devlet idaresini dincileştirerek, karşıtlarını böylece din düşmanı ve karşıtı olarak göstermek suretiyle hain ve dinsiz diye suçlarlar.
Bu habis virüs Emevi-Vahhabi zihniyeti tarafından her türlü muhalif harekete ve/veya muhalif isimlere hain ve dinsiz damgası vurmak suretiyle tüm İslam dünyasına yayılmaktadır maalesef.
Bu zihniyetle yani siyasal İslamcılıkla, demokrasi asla ve asla bir arada olmaz, olamaz. Bunun panzehiri ise sadece laikliktir.
İşte Suudi muhalif gazetecinin dünyanın ve medyanın gözü önünde pervasızca ortadan kaldırıldığının iddia olunduğu (öldürüldüğü, kaçırıldığı vb.) trajik ve korkunç son olayda, buna bir kez daha tanık olduk.
Öte yandan, Siyasal İslamcılar için "demokrasi" araçtır. Laikliğe de düşmandırlar. Eleştiriyi-muhalefet etmeyi, dinsizlik ve hainlik olarak görürler. O nedenle de kendileri açısından muhaliflerinin katli vaciptir.
Bu yaşananlar, IŞİD’ler, El-Kaideler ve siyasal İslamcıların vahşeti artık herkese ders olmalıdır.
Demokratik, laik bir hukuk devleti olan Atatürk Cumhuriyetinin kıymetini, yaşamsal önemini ve nimetlerini çok daha iyi anlamamız, görmemiz ve ders almamız için bir vahim uyarıdır bu son olay.
Yarın herkes için çok geç olmadan...