Murat Ongun yalnızca Murat Ongun muydu?

Ekrem İmamoğlu, kendi sözcüsünün görevine son verdi. Gerçi bunu kendince 'ince' bir biçimde yaptı. Sözcünün görevine son vermemiş de 'sözcülük' kurumunu kaldırmış. Pek akıllıca değil mi? Tam baba parasıyla müteahhitlik yapan kasaba siyasetçisi aklı. 'Ben koydum ben kaldırıyorum, kime ne' minvalinde bir de açıklaması var. 'Vız gelir, tırıs gider' gibi bir şey bu da.

Şunu da söyledi Ekrem Bey; "Ama şu an gördüğüm ortamda sözcülük makamının birtakım verdiği sonuçlardan dolayı ve toplumun da buna gösterdiği refleksten ve bazen de ne yazık ki siyasi rakiplerimizin de bu alanda bir dezenformasyon oluşturma çabasından dolayı ben sözcülük makamını kaldırdım."

ONGUN KENDİSİNİN SÖZCÜSÜ MÜ?

İyi de İBB sözcülük makamına gösterilen 'toplumsal refleks', İBB sözcüsüne özel olarak gösterilen bir tepki midir? İBB Sözcüsü Murat Ongun, kendi hesabına mı sözcülük yapmaktadır? O, İmamoğlu adına açıklama yapmıyor muydu?

Yoksa, İmamoğlu Ongun'u 'muhalefet tanrılarına' kurban olarak mı sundu? Arkadaşını satmak dışında bu olayın bir açıklaması var mı? Cinayeti arkadaşının üzerine yıkmaktan ne farkı var?

'FAZİLET DURAĞI' PALAVRASI

Mesela Ongun, 'Fazilet Durağı' palavrasını kendi mi üretti? Hatırlayın Ekrem İmamoğlu Tilki TV'ye çıkıp, otobüsleri fazla doldurarak İBB'yi salgını yaymakla suçlamak için kumpas kurulduğunu iddia etmişti. Güya 47 Ak Partili trol sabahın köründe Fazilet Durağı'ndan otobüse doluşuyor. Şöyle demişti İmamoğlu: "Bu süreci araştırdık. Maç yok. Maç yok ki deplasmana giderler de, sabah erkenden toplanmışlardır. Ki maça giderler gibi zaten. Otobüse biniş görüntülerini izledim ben. Kanım dondu ya. Bilinçli, nerede duracak falan böyle bir kafayla. Sabah namazına gidilmiyor çünkü cemaatle namaz kılmak yasaklandı. Desek ki toplandılar, namaza gidiyorlar. O da değil. Ya başka bir şey de değil. İş güç de yok, çalışma ortamı yok. Toplanmışlar.. Derler ya kanım dondu. Eğer siyaset buysa, lanet olsun siyasete.. Kanım dondu, mücadele edeceğiz."

Peşine de "Organize kötülük" gibi afilli laflar ekledi.

Murat Ongun ne yaptı peki? Sadık bir sözcü olarak bu iddiayı tekrar etti sadece. Hatta bu akla ziyan iddianın koca bir yalan olduğu, otobüse binenlerin işine gücüne giden ve hep o duraktan otobüse binen vatandaşlar olduğu ortaya çıkınca, TV'ye çıkıp 'yanlış oldu' diyen de Ongun oldu. İmamoğlu, yine ortalıkta görünmedi. Yine cinayeti arkadaşına yıktı.

'BAK KEYFİNE MURAT...'

Gelelim şu yurt dışında kayak meselesine... Günlerce öncesinden belli. Kar afeti geliyor. 365 günün içinde 1 gün belediye başkanına ve sözcüsüne ihtiyaç var. Başkan, millet kara saplanmışken kendi yolunu açtırıp, Büyük Britanya elçisiyle gizlice kalkan yemeye gidiyor. Kar yağmasa, 'bu kış kıyamette nerede yahu belediye başkanı' diye gazeteciler peşine düşmese, kimsenin haberi olmayacak.

Başkan gizli kalkan ziyafetinde. Sözcüsü ise Twitter'da "Böyle zamanlar trol ordularının ekmek teknesidir. Sıcak evinde oturup trollük yapanın değil, sahada mücadele edenin yanında olma zamanı." paylaşımı yapıyor. Sonra öğrenildi ki bu iddialı sözlerin sahibi sözcü Ongun, yurt dışında kayak tatilinde. Kızdık tabii kendisine. "Oradan mı karla mücadele ediyorsun" diye makaraya aldık. Ama meğer haksızlık etmişsiz. Ongun aylar sonra bir TV yayınında tatil işinin aslını anlattı. Dedi ki, "Kar yağışı sonrası gelen eleştirilerin ardından İstanbul'a dönmek istedim. Sayın Ekrem İmamoğlu'na söyledim. O da 'Ne döneceksin Murat. Zaten herkes diyeceğini dedi. Sorun yok. Bak keyfine. Kafanı dinlendir ailenle güzel bir tatil yap.' dedi. Ben de tatil bitince döndüm."

Demek ki kendisi kar felaketinin ortasında keyfine bakıp kalkana giden İmamoğlu, sözcüsüne de 'keyfine bak' demiş. Hem de sözcü dönmek istemesine rağmen. Burada kızılacak kişi Ongun mu?

ONGUN'UN SUÇU İMAMOĞLU'NU TEKRAR ETMEK Mİ?

Sonra İmamoğlu'nun şu meşhur Karadeniz gezisindeki gazeteci fotoğrafı... Kendi destekçilerinin eleştirilere ne karşılık vermişti İmamoğlu: "Bu kardeşiniz için vız gelir, tırıs gider, umrumda değil."

Peki Murat Ongun ne dedi: “Biz bu tartışmaları önemsemiyoruz. Bu eleştiriler 200-300 kişinin kendi arasındaki yorumları, eleştirileridir.”

Ne farkı var şimdi? Ongun'un İmamoğlu'nun sözcüsü olarak "Biz önemsemiyoruz." dediği "biz" kimler? Ongun ve ailesi mi? Kahve arkadaşları mı? Üniversiteden kafadar grubu mu? ‘Biz’ dediği belediye olsa gerek. Bir de İmamoğlu... Peki Ongun'un suçu ne, başkanını tekrar etmekten başka?

ONGUN'A DÜŞEN

Daha sayısız örnek var. Görüldüğü gibi Ongun'un İmamoğlu'nu tekrarlamak dışında bir kabahati yok. Ongun yıprandıysa, tepki topladıysa sadece ve sadece İmamoğlu'nun sözcülüğünü yapmasından dolayı oldu. Bu durumda kabahatli sözcü değil, başkan olur. Başkanın bir kurbana ihtiyacı vardı. O da bulundu.

Acaba Ongun gönüllü mü kurban oldu? İmamoğlu Ongun için 'başka işleri de var' diyor. Nedir o işler bilmiyoruz. Sosyal medyasında Türkçe-İngilizce "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sözcüsü" yazıyordu, şimdi boş.

Ongun'un yapması gereken, kendisine yapılan bu adaletsizliği, bu satışı ve dönen dolapları ifşa etmesidir. Olan bitene bir belediye maaşı için göz yummamasıdır. İstanbullulara en büyük hizmeti, başlarında nasıl biri olduğunu göstermesi olacaktır.