Mustafa Hakan Ünser ve İyi Parti gerçeği
Mustafa Hakan Ünser, Türkiye'de 90'lı yıllara kadar “sağ/sol çatışması” diye açıklanan Gladyo'nun kaos stratejisinin sağ cephedeki önemli isimlerinden biriydi. FETÖ’nün içinde büyüdüğü “Komünizmle mücadele dernekleri”, sağ örgütler ve Gladyo'nun kurduğu ve denetlediği bazı sahte sol örgütler birbirlerini vurup kırıyor ve ABD Emperyalizmi'nin iktidarını sürdüreceği bir kaos ortamı oluşturuyorlardı. 12 Mart, 12 Eylül darbeleri bu stratejinin ürünleriydi.
Aydınlık'a itirafta bulunan Feyyaz Öztürk, Mustafa Hakan Ünser’le 90'lı yıllarda tanıştığını ve aralarındaki işbirliğinin günümüze kadar sürdüğünü açıklıyor.
Ünser'in bu dönemde öne çıkan bir marifeti de, yine ABD Emperyalizmi'nin kışkırtmasıyla, Azerbaycan'da kurdukları “Rüzgar Güvenlik Hareketi” üzerinden yürüttükleri Haydar Aliyev düşmanlığıydı. Bu arada Türkiye'de de örgütlendiler. Ankara'da Tunalı Hilmi'de kurdukları ofiste yürüttükleri kara para işleri ve “Yeşil”li faili meçhul iddiaları araştırılmalıdır. Öztürk, o faili meçhullerin bir numaralı ismi Yeşil'le bu ofiste tanıştığını açıklıyor. Bu arada "Bir müteahhide çöktüklerini" de belirtiyor.
İYİ PARTİ'YE GİDEN YOL
Kuşkusuz bu böyle gitmezdi. MHP'de tartışmalara yol açan bu süreç, Parti'nin 1997 kongresinde İlk bölünme işaretlerini verdi. Yoğun bir gerilime sahne olan kongrede Feyyaz Öztürk’ün anlatımlarında ismi geçen Azmi Karamahmutoğlu'yla Mustafa Hakan Ünser'in de desteklediği Genel Başkan adayı Tuğrul Türkeş kaybetti, Devlet Bahçeli genel başkan seçildi. Özellikle 2011'de FETÖ'nün MHP'ye karşı kurduğu kaset kumpasından sonra, bu yarılma daha da derinleşti. Çeşitli çirkin görüntülerle kurgulanan kasetlerin yayınlanmasıyla, on MHP yöneticisi istifa etmek zorunda kaldı. Devlet Bahçeli de bundan sonra Mustafa Hakan Ünser'leri Parti'nin ve ocakların kapısından içeri sokmadı.
Yine de en önemli kırılmanın 2013'ten sonra, Silivri duvarlarının yıkılmasıyla gerçekleştiğini vurgulamalıyız. Türkiye'nin ABD Emperyalizmi'yle adeta bir savaş ortamına ve devrim dönemine girdiği bu koşullarda MHP'de de saflar netleşti. Devlet Bahçeli önderliğinde MHP yönetimi Türkiye Cephesi'ne yönelirken, Feyyaz Öztürk'ün de “Mehmet Eymür ekibinden” diye tanıttığı Mustafa Hakan Ünser'ler Amerikancı Cephe'de yani İyi Parti saflarında yer aldılar. MHP'de bu ayrışma 2017 Referandumu'nda iyice netleşti. MHP referandumda "Evet" oyu kullanırken, Mustafa Hakan Ünser ve Azmi Karamahmutoğlu'nun da içinde bulunduğu Ülkü Ocakları'nın on eski başkanı "Hayır" dediler. Gerekçeleri, bugün de en çok kullandıkları "Tek adam diktası" söylemiyle, Tayyip Erdoğan düşmanlığıydı. Artık bu MHP'yle devam edemezlerdi. Altı ay sonra Meral Akşener'le birlikte İyi Parti'yi kurdular. Bu partinin kurucular kurulu üyesi olan Mustafa Hakan Ünser, aynı zamanda Meral Akşener'in danışmanlığını da üstlendi.
Bundan sonra Feyyaz Öztürk'ün, İyi Parti'yle Mustafa Hakan Ünser'in Gladyo faaliyetindeki rollerini açıkladığı en önemli olaya geliyoruz. Feyyaz Öztürk, 2020 yılında görüştüğü Mustafa Hakan Ünser'in, İzzet Özavcı isminde bir şahsın kendisini arayıp MİT adına görevlendireceğini açıklıyor. Bir süre sonra İzzet Özavcı Feyyaz Öztürk'ü arıyor ve Avusturya'da Yeşiller Partisi milletvekili “Berivan Arslan'ı vuracaksın.” talimatı veriyor. Feyyaz Öztürk bu kişilerin teşkilatla bağı olmadığını öğreniyor ve bu suikast hazırlığını Avusturya makamlarına bildiriyor. Ve Gladyo kumpasını bütün açıklığıyla gözler önüne seren süreç böyle başlıyor. Öztürk’ün iddiaları böyle. Savcıların hızla harekete geçmesi lazım.
Feyyaz Öztürk, 7 Kasım 2020'de önce CIA ve FBI, daha sonra Alman istihbarat örgütü BND tarafından sorguya çekiliyor. Feyyaz Öztürk'ün de belirttiği gibi, "Sözde bağımsız Avusturya'da" CIA ve FBI’nın ne işi varsa... Arkasından, başta Avusturya, bütün Avrupa basınında Türkiye'yi karalama kampanyası başlıyor.
"Demokrasinin, özgürlüklerin olmadığı Türkiye'de Tayyip Erdoğan'ın teröristinin suikast girişimi ortaya çıktı!" vb. başlıklar, Eylül 2020’de Batı basınında öne çıkarılıyor.
Feyyaz Öztürk'ü sorguya çeken istihbarat görevlileri, Öztürk'ün böyle bir konuşmayı ABD Kongresi'nde yapmasını da istiyor. Feyyaz Öztürk Aydınlık'ta açıkça anlatıyor; "Türkiye'de diktatörlük ve faili meçhuller var' dememi istediler. Ben kabul etmedim ve söylemedim."
İşte Amerikan Derin Devleti Gladyo'nun dört dörtlük bir Türkiye'yi karalama kampanyası! Aydınlık çok büyük bir tertibi kamuoyunun gözü önüne getirdi! Bu olay vesilesiyle tekrar altını çizelim: Türkiye’de milliyetçilik, anti emperyalist olmazsa, halkçı, devrimci, devletçi olmazsa, üreten Türkiye’den ve komşularla işbirliğinden yana olmazsa ABD ve AB’nin oyuncağı olur!