Mustafa Kemal Türkiye’yi Sovyetler'e mi bağladı?

Türkiye Avrasya’da yerini sağlamlaştırmaya devam ettiği ölçüde, Atlantikçiler, hop oturup hop kalkıyor.

16 Eylül 2020 tarihinde Foreign Policy dergisinde yayınlanan “Erdogan Is Turning Turkey Into a Chinese Client State” başlıklı yazı “Erdoğan gitsin de yerine kim gelirse gelsin”cileri

çılgına çevirdi.

Çılgına çevirdi demek aslında bunu basite indirgemek oluyor. Kimin yanına, hangi cepheye, ya da gemiye oturduklarını bir kez daha gösterdi.

Bir örnek olması açısından Evren Devrim Zelyut’un YouTube’a yüklediği video bunun çok çarpıcı örneklerinden biri.

Video’nun başlığı: “AKP’ye o süper güçten dev yardım.” Bu başlık bile, sonra defalarca bağımsız Türkiye dense de, “Ne Sam ne Saddam”, “ Ne Sam ne Esat” gibi Amerika’nın hedefine aldığı ülkelerin devlet başkanları için söylenen, sadece Amerika’nın o ülkeyi işgalini meşrulaştırmaktan başka işe yaramayan sloganların bir devamı olan “ Ne Sam ne Tayyip” sloganından başka içerik taşımıyor.

SOVYETLER'İN TUTUMUNU DEĞİŞTİRDİ

2023 seçimleri ülkemiz için yol ayrımı imiş. Tek derdi “Tayyip gitsin de kim gelirse gelsin” olanlar için evet, hedef 2023 seçimleri. Bu seçimler içinde bir başka süper güç, Tayyip Erdoğan iktidarına destek oluyormuş.

Mustafa Kemal, bağımsızlık savaşı için Sovyetler Birliği'nden yardım alırken, Sovyetler Birliği'ne bağlanmayı mı düşünüyordu. Aksine Sovyetler Birliği ya da Komünist Enternasyonel tarafından yönlendirildiğini düşündüğü Türkiye Komünist Partisi'ne karşı önlemler alıyordu.

Sovyetler Birliği de, Mustafa Kemal TKP için önlem alıyor diye yardımlarından vazgeçmedi.

Bu örneği verince de Tayyip Erdoğan’la Mustafa Kemal’i bir tutuyor diyeceklerdir.

NİYET İYİ OLSA DA SÜRÜKLENİLEN YERE DİKKAT!

Bu arada iktidar ortağı MHP’de unutulmuyor. Tehdit ediliyor. Cümle şöyle; “Bu politikaların devamında, Uygur politikasına sessiz kalınması MHP’ye zarar verir.”

Bu cümleyi yazarken dahi gülümsedim. Devrim, PKK’ya karşıdır. Türk Ordusu’na en ufak zarar gelsin istemez. Yazıları ile sabittir.

Ama Suriye’den DEAŞ mensubu olarak Türk Askerine silah sıkan Türkistan İslam Partisi yandaşlarına neden taraf çıkmaktadır.

Tabii ki Devrim, sevdiğim, yurtseverliğinden tereddüt etmediğim bir arkadaşım. Ancak bazen niyetler ne kadar temiz olursa olsun, insanı sürüklediği yer, aslında kendisinin de gitmek istemediği yer oluyor.

AVRASYA BİR BAĞIMLILIK CEPHESİ DEĞİLDİR

The Economist’in bu hafta başlığındaki yazı da çok öğretici. “Vladimir Putin built a mafia state” (Vladimir Putin bir mafya devleti inşa etti.) “Alexander Lukashenko a dictatorship”(Alexander Lukashenko bir diktatörlük.)

Amerikan derin devleti kendisine teslim olmayan tüm iktidarları “DİKTATÖR” olmakla suçluyor.

Devrim videoyu bitirmeye yakın, Batı'nın güdümünden çıkıp Çin’in ya da doğunun güdümüne girmemek lazım diyor. Bu tür cümleler sureti haktan görünüp, kendisini büyük şeytana teslim eden klasik cümlelerdir.

Tekrar Mustafa Kemal’i ve İstiklal Savaşımız ve sonrasında Sovyetler Birliği'nin verdiği destekleri hatırlayalım.

Türkiye’nin yeri Avrasya’da idi. Artık Türkiye Avrasya’da onurlu yerini almaktadır.