Müsteşarlar devletin belleğiydi
Siyasetçilere seçilmeden önce yapılan katkılar, aslında uygulanacak siyasete olmalı, seçilecek kişiye değil. Türkiye’nin geleceğiyle ilgili yanınız ağır basmalı tercihlerinizde. Ama ne yazık ki öyle olmuyor.
GÖR BENİ GÖREYİM SENİ
Gör beni, göreyim seni. Eskiden bu yana hep izlemişimdir. İktidarlarla birlikte gelen ve giden müteahhitler, birden belini doğrultmuş iş büyütmüş iş insanları, hatta hiç ortada yokken birden iş kurmuş köşeyi dönmüş “müteşebbisler” vardır. Siyaseti sermaye yapanlar, hatta daha özgün söylersek oylarını ve desteklerini köfte yapanlar… ne kadar ekmeği verirsen o kadar çalışır abicim…
Daha da ayrıntıya inerseniz televizyonlarda çeşitli konuların belli yorumcuları bile, bir vardırlar bir yokturlar. Bakarsınız sosyete dergilerinde, gazetelerin ikinci sayfalarında, açılışlarda, törenlerde, davetlerde, ünlü kokoş lokantalarda (restaurant mı deseydim, yaldızlarına, yıldızlarına daha çok yakışırdı) onlar vardır.
Çocukları eğlence mekânlarında ya da ölüme sebebiyet veren trafik kazalarında haber olurlar. Sonra iktidarlar değişince, hatta bakanlar bile değişince bir bakarsınız, pıt!.. ortadan yok olmuşlar… Takım halinde geliyor ve gidiyorlar…
BİR VEFA OLSA ANLAYACAĞIZ
Şunu anlarım. “Bana emeği geçti. Bir vefadır. İyiler arasında onu tercih edeyim…” olur.
Liyakat mı?? O da ne?? Ha şu raftaki mi...
Tozlu tozlu hiç inmez aşağıya. Çoktan unutuldu.
Ondan vaz geçtim. Bir de hanfendiler, beyfendiler tepeden torpilli geldiği için, denetlemelerde aşağıdaki devlet memuru nasıl kalemini oynatacak, hatasını belki de yolsuzluğunu yakalayacak… ya tepedeki “hamili” kızarsa… iş aslanın ağzında, kredi kartı borçları kapıda… kolay mı…
Öylece zincirleme çürüme ta devletin temeline kadar gidiyor.
Benzer kaygı yukardakilerde de var. Ya yeniden seçilemezsem, ya yeniden bu görevime atanamazsam, suyun başını nasıl tutacağım..
DEVLET YARA ALIYOR
Böylece sakal da bıyık da canını kolluyor. Devlet yara alıyor. Aslında FETÖ de devlet yapısını böyle içten içe kemirmedi mi. “He diyeyim, terfi edeyim” gibilerinden insanları avladılar. Bir kere he deyince de öyle bedava olmadı o iş. Karşılığı mutlaka “hizmet” olarak alındı. Girilen çıkmaz yolun, geri dönüşü olmadı.
Elinizi kolunuzu, aklınızı fikrinizi kaptırdınız.
Bakanlıklarda müsteşarlıklar kalktı, bakan yardımcılıkları geldi… yiğitlik bir de oradan bozuldu. İşle ilgisi, bilgisi olmayan bir yardımcı anlayışı… sanki Parti komiseri gibi, işe alınacaklar, örgütün talebini karşılayacaklar, mülakatlar da çift oy sahipleri…
Bakanlığın uzman kadroları önlerinde ceketlerini iliklediler “mecburen”.
Zarar keşke kişilere olsa yalnız.
DEVLET BİRİKİMİ
Türk Devleti’nin yüzlerce yıllık geleneklere dayanan kendine özgü sağlam bir yapısı ve temeli vardır. Ta Asya’dan getirdiği kültür ve anlayışlar, Anadolu’dakiler, Egedekiler, Trakya’dakiler, Kafkas dağlarından Balkan yaylalarından indirdikleri deneyimler… müthiş bir karışım ve birikim…
Ve de bir yönetim tarzı, kültürel anlayışı ve yapısı. Her kuralın dayandığı bir mantık ve sebep-sonuç ilişkisi vardır. Bu zengin ve çok değerli bir bellektir.
Hani yeni bir hükümet kurulunca aynı siyasi parti de olsa bir devir teslim töreni olur ya… Çiçek buketi, genellikle beyaz zambaklı… makam masasının önünde nezaket sözleri… tamam. Siz o sırada “aman arkada Atatürk tablosu var mı, yok mu” derdindesinizdir belki.
Genellikle basın “görevini” yerine böylece getirmiş olur.
KASA MASA PARA PUL İŞİ DEĞİL DEVLET BELLEĞİ
Ama esas bazen günlerce süren bir devir-teslim olurdu ki odaya kapanırlar, eski müsteşar yeniye itinayla devletin belleğini zimmetlerdi. O da zaten bir öncekinden almış olurdu. Bu yalnızca kasa masa, para pul işleri değil devletin sorumluluğudur, devlet aklıdır, belleğidir. Değerlidir. Yüzyılların billurlaşmış deneyimidir.
Özellikle bazı bakanlıklarda, bu gelenekler önemlidir. Deyim yerindeyse hükümetler üstüdür. Sürmesinin bir anlamı vardır. Belkemiğidir. Her gelen kafasına göre koltuk takımı değiştirir gibi sil baştan yapamaz, yapmamalıdır. Değişmez değildir kuşkusuz ama o da, nasıl değişeceği ve gelişeceği de kurallara bağlıdır.
DENİZ KURMAY TÜMAMİRAL
Nereden geldim buraya.
Geçen hafta YAŞ kararları açıklandı ve 2 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Bakın o da bir gelenektir ve somut bir nedene dayanır, ne zaman toplanacağı, kimlerin katılacağı vb bellidir. Oradaki ayrıntılara ve eleştirilere girmiyorum.
Resmi Gazete’de yayımlanan terfi listesinde, Silahlı Kuvvetlerimize yeni bir rütbe eklenmiş. Deniz Kurmay Tümamiral… Kurmay olmayan albaylar da amiral ya da general olabiliyor. Bu öyle bir tanımlama değil. Belli ki basit bir yanlışlık olmuş.
Ama olmaz ki… devletin en önemli toplantı ve kararlarından biridir.
YAŞ’a kim hazırlar o belgeleri?
Kim denetler?
Bir askerin olmadığı kesin.
Şimdiye kadar o işi yapanın yapmadığı kesin.
Kurum müsteşarlıkları yeniden kurulmalıdır.
Devletin belleği sorumlu konumda olmalıdır.
Bakanın en önemli yardımcısı o olacaktır.