Namık Kemal Pak ve Serhat Özyar

Geçen hafta Ankara Üniversitesi Rektörlüğü ve DTCF Bilim ve Toplum Ana Bilim Dalı tarafından 10 Kasım 2015’te yitirdiğimiz Prof. Dr. Namık Kemal Pak için bir anma toplantısı düzenlendi. Vefanın insanı yücelten önemli özellikler arasında yer aldığına kuşku yoktur. Ama yitirdiğimiz birinin anısını yaşatmak, hele o kişi bir bilim insanıysa, vefanın ötesine geçen bir içeriğe sahiptir. Ondan öğrenmeye ve öğrenilmesini sağlamaya devam etmek anlamına gelir. Namık Kemal Pak’ın fizik alanındaki katkıları, fizik dünyasında yaşamlarını sürdürecektir. Ama onun bilimi bir hayat tarzı olarak benimseyen yaklaşımından ders çıkarmak, bütün bilim topluluğumuza düşen bir görevdir.
Namık Hoca, bildiğinden çok bilmediğini önemseyen, geçmişinden çok geleceği ile yaşayan bir bilim insanıydı. Öğrenmeye olan merakını hepimize örnek olacak biçimde son nefesine kadar sürdürdü. Bir insanın geçmişi, geleceğinin önüne geçerse, o insan yaşlanmış demektir. Namık Hoca, kendisini yitirdiğimiz zaman, biyolojik yaşından bağımsız olarak hâlâ çok gençti.

BİLİMİN ÖĞRETMENİ OLMAK
Bilim, dışarıdan bakıldığında “parlak yıldızların eseri” gibi görünebilir. Belki bu görünümde, bilim ve sanatın insan etkinliklerinin en yetkin biçimlerini oluşturmaları nedeniyle bir doğruluk payı da vardır. Namık Kemal Pak’ın bilim topluluğumuzun “parlak yıldızları” arasında yer aldığına kuşku yoktur. Ama aynı zamanda bilim kadar insanlığın kolektif birikimine dayanan başka hiçbir insan etkinliği yoktur. O zaman bilimi ilerletmede, bu birikimin paylaşılması, yani bilim eğitimi, araştırma kadar önem taşır. Namık Hoca, bilgi ve deneyimini paylaşmada en küçük bir cimrilik yapmaz, bilim öğretmeni olmaktan gurur duyardı.

ZORLUKLAR İNSANIN AYNASIDIR
Zorluklar karşısında gösterilen tutum, insanın aynasıdır. Sıradan dönemlerde herkes birbirine daha çok benzer. Zorluk, insanın kendisine maletmiş olduğu niteliklerin mihenk taşıdır. Namık Hoca, karşı devrimin Atatürk Devrimini tasfiye ve ülkemizi bilimsizleştirme programına karşı sonuna kadar dik durdu. Tübitak Başkanlığı gasp edildikten sonra, “bilim emeklisi” olmak yerine, “bilim emekçisi” olmayı sürdürdü. Bir yandan bilim ve kamu adına hukuk mücadelesini sürdürürken, diğer yandan bilimi hayattaki en gerçek yol gösterici haline getirmek için yollara düştü. Bu amaçla, Bilim ve Ütopya’da mevzilendi.
Namık Kemal Pak, kendini 27 Mayıs’la yeniden canlanan Atatürk Devrimi’nin bir ürünü olarak görürdü. Onun bilimi, yalnızca bilim insanlarını ilgilendiren bir meslek alanı olarak değil, bütün topluma maledilmesi gereken bir yaklaşım olarak görmesinin ardında yatan etken buydu.

SERHAT ÖZYAR ÖDÜLÜ
Serhat Özyar’ı 24 Nisan 2002’de çok genç yaşta yitirdik. Bilim ve Ütopya Dergisi ve Kooperatifi’nin önde gelen kurucuları arasında yer alan ve İşçi Partisi’ne mensup olan Dr. Serhat Özyar, Elektrik Mühendisleri Odası’nın sevilen ve sayılan mücadeleci bir üyesi ve ODTÜ’de görevli gelecek vadeden bir genç bilim insanıydı. Onun anısını yaşatmak için oluşturulmuş olan Serhat Özyar Yılın Genç Bilim İnsanı Ödülü’nün on üçüncüsü bu yıl düzenlendi. Bilimi ülkenin geleceğinin kurulmasında maddi bir güç haline getirmeyi amaçlayan bu ödülün bu yılki töreni 25 Haziran 2016 tarihinde ODTÜ Elektrik ve Eklektronik Mühendisliği Bölümü’nde saat 16:30’da gerçekleştirilecek. Prof. Dr. Namık Kemal Pak da, bu ödülün Seçici Kurulu’nda yer almaktaydı.
Bilimi de en ön sıralarda kapsayan milli kamu değerleri, günümüzün en evrensel kavramları arasında yer alır. Bu değerler paylaşıldıkça, azalmak yerine çoğalan değerlerdir. Namık Kemal Hoca’yı ve Serhat Özyar’ı sevgi ve saygıyla anıyoruz. Onlar da aramızda paylaştıkça çoğalarak yaşamaya devam edecekler.