‘Nasıl mebus oldunuz?' -(TAMAMI)
Diyab Ağa’yı örnek gösterek Prof. Birgül Ayman Güler’i haksız yere hedefe oturtan Kılıçdaroğlu, elinden gelse acele CHP’den kovacak!
Bir röportajı anımsadım. Bayan Kılıçdaroğlu o konuşmasında özetle şöyle demişti:
“Kemal Bey de ben de bazen şaşırıyoruz: Biz Kürt müyüz, Türk müyüz.” Sonra da alevi mezhebinden olduklarını açıklamıştı. Oysa bazılarımız için Türk olmak bir onurdur. Benim de dedesi Malatya yöresinde konuşlanmış bir Kürt aşiretinin reisi ve Türk olmaktan onur duyan bir Türk yurttaşı olduğum gibi.
Diyab Ağa’nın yanıtı
Diyab Ağa’nın, 1931’de gazeteci Enver Behnan Şapolyo’ya verdiği yanıtlarda okunacağı gibi. Sapolyo soruyor: “Nasıl mebus oldunuz?”
Aldığı yanıt şudur:
“Gâvur Anadolu’yu sardı: Hepimizi bir düşünce aldı. Din ve diyanet ırz ve namus. Türklük tehlikeye düştü. İşittik ki Erzurum taraflarında can kurtaran bir Paşa çıkmış. Meclis kuracakmış. Onu hep gözledik. Öğrendim ki bu Paşa’nın adı Mustafa Kemal imiş. Onun büyük yüzünü görmeğe can attım. O zaman olmadı. Sonra Sivas’a oradan da Ankara’ya gelmiş. Bizden iki mebus istedi. Herkes korktu, ihtiyar halimle vatanı kurtaranların yanına koşmayı, hatta başımı bile vermeyi göze aldım. Bana ‘gitme ölürsün’ dediler. ‘Zaten herkes mahvoluyor, varam, gidem, onlara ulaşam, hep beraber ölek’ dedim. Benimle mebus seçilen Ayas Uşağı aşiretinden Zeynozade Mustafa Ağa korktu, gelmedi. (...) 18 günde Ankara’ya vardım.”
“Hiç Millet Meclisi kürsüsüne çıktın mı?” sorusuna verdiği yanıt da gerçekten çok etkileyici:
“Aha bizim memleket ahalisi Kürtmüş, bir Kürt Hükümeti kuracaklarmış, bunu duyunca kızdım kürsüye çıkıverdim. Gene sustular: Gerek Şafiî, gerek Hambelî, gerek Hanefî hepimizin kıblesi birdir. Meclisimiz, kulübümüz, dinimiz, milletimiz birdir. Biz Türk’üz. Hepiniz Lâilaheillâh demişsiniz. Şimden sonra mı, ayrı bir din, ayrı bir millet olacağız.’ dedim. Gene el çırptılar, İsmet Paşa ayakta kürsünün yanına gelmiş, sakalımın dibine yaklaşmıştı. O da coştu, o da el vurdu.”
İbret alınması gereken sözler. Nereden nereye geldik? Bu CHP yönetiminin Prof. Birgül Arman Güler’e karşı kullandığı Diyab Ağa örneğinde ne denli bilgi sahibi olduğu anlaşılıyor!
Ve yeni CHP
Mustafa Kemal Atatürk acaba neden Erzurum’dan ulusal kurtuluş savaşını hazırlayan kongreleri başlattı. O bölge ahalisinin Kürt olabileceğini hiç mi düşünmedi. Ya Sivas’ta halkın alevilere karşı çok sempati duyduğunu bilmiyor muydu?
O ulusal devletin içinde tüm Anadolu’nun zenginliklerinin olması için böyle ve her biri Türk vatandaşı olmakla övünecek parçaları birbirine yaklaştırıyor ve 10. yıl nutkunda söylediği gibi: “İmtiyazsız sınıfsız 15 milyon genç”ten ve her inançtan oluşan bir devlet kurmak istiyordu.
Kemal Bey’i dürüst biliriz ama, iş oy almaya gelince dini de, mezhepleri de, değişik kökenli vatandaşları da birbirinden ayırmak isteyenlerle niçin ortaktır. Bilinmez.
2008 yılında açıklanan batı raporu ne diyordu: “CHP ele geçirilmelidir. Baykal’ın yerine her dediğimizi yapacak ılımlı biri getirilmeli...” AKP karşısında ona arada bir söven ama iş ciddiye binince AKP ile sarmaş dolaş olan ana muhalefet yönetimi 2010’da oraya nasıl monte edildi?
Hem Soros’tan beslenen TESEV kurucusu olmak, hem de Dersimli Kürt kökenli olup Seyid Rıza’lara içi yanan bir CHP’li koymak! Akıllıca ve batı sermaye odaklarının istediği birini koymak...
Siz hiç Bay Başkanın ağzından “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü duydunuz mu? Atatürk diye başlıyor ama sonunu getiremiyor.
CHP bu safralardan kurtulmadıkça sanılmasın ki bu uluslararası oyunu bu ulusa yutturabilir.“Yoksa CHP’den ancak başka bir CHP çıkar! Onun adı da YCHP’dir. Atatürk ve İnönü’yle bir bağlantısı olamaz.”
Sahi! Kılıçdaroğlu ve yandaşlarına sormak gerek: “Sizler nasıl oldu da milletvekili oldunuz?”
Helal oylarla mı, atamayla mı?