Ne oluyoruz yahu!

Sosyal medya iyice işin tadını kaçırmaya başladı.

İletişim Başkanlığı'nın kurduğu dezenformasyonla mücadele birimi bile yetişemez oldu.

Hemen her gün yeni bir yalanla toplum manipüle ediliyor.

Etkileşim alma derdindeki hesaplar, ki birçoğu sahte haber sitesi, kopyala yapıştır ile doğru olmayan bilgileri yayıyor.

Sanal dünya adı üstünde gerçeklikten kopmuş sanal bir alem halini almaya başladı.

İşin garip tarafı artık bu sanal dünyadaki yalan dolan üzerinden kararlar alınmaya başladı.

Nedir? TV kanalları sosyal medyada ne popüler ise onun üzerinden program gündemlerini oluşturmaya başladılar. Önceden geleneksel medya belirleyici olur sosyal medya onun üzerinde bir krema işlevi görürken şimdi pastanın kendisi kremadan ibaret hale geldi. Haliyle karın doyurmayan, şekerden ibaret, fazlası da bünyeye zararlı bir tüketime zamanla teşne olduk.

Daha dün yaşadığımız bir örnek bunları yazmama sebep oldu.

Anlatalım.

YANKI ODASININ GÜCÜ

Cuma gece yarısı Resmi Gazete'de KDV'ye ilişkin bir tebliğ yayınlandı. Biz de bir grup gazeteci arkadaşla Capital ve Ekonomist dergilerinin düzenlediği UEZ 2024 Zirvesi'nde sohbetteyken karar önümüze düştü. Aramızda “Vergi artışı mı?” diye tartışırken biraz dikkatli okuyunca durumu anladık. Fakat sanal ahalide tebliğin detaylarına bakılmadan ilave vergi geldiği kanısı oluştu. X'teki gece kuşları derhal devreye girdi; kıyamet koptu. İşte seçimden sonra beklenen vergi artışı furyasının başladığından tutun da maliye politikasının gelirleri azaltmaktan ziyade ilave vergi koyarak yürütülmeye çalışılmasına kadar vs. bir dizi yorum yapıldı. Konuyu bilen uzmanlar ise bunun bir vergi artışı olmadığını yazdılar. Maalesef sosyal medyada yüz binlerce takipçisi olan hocalar bile ilk anda yanılgıya düştü. Çünkü sosyal medyadaki yankı odası insanı doğru bildiğinden bile şaşırtacak derecede kuvvetli bir etkiye sahip.

HABERCİLİK ÖLDÜRÜLÜYOR

Oysa biz medya mensupları her gördüğümüz, duyduğumuzu yazmayız. Onu bir süzgeçten geçiririz. Şayet kaynağımızdan çok eminsek ve acil duyurulmasında fayda varsa son dakika geçeriz. Bu tür kararlarda ise zaten halihazırda yayınlanan bir metin varsa onu verir; anlamını, yorumunu daha sonra yaparız. Günümüz sosyal medyasında ve sahte medyasında ise derhal bir anlam çıkarma, olguyu göstermek haberi vermek yerine yönlendirme yapma gayesi hakim. Böyle olunca da kamu otoritesi ya mütemadiyen yalanlama ya da düzeltme geçmek zorunda kalıyor. İşte cuma gece ki karar da böyle oldu. Zaten yürürlükte olan yasa uyarınca buna uyulmadığı tespit edilince bir tebliğ geçilerek KDV yükümlüsü işletmelerin bunu uygulamasına yönelik bir detaylı düzenleme yapıldı.

Esasen vergi kaçıranlara “Farkındayız akıllı olun, işinizi doğru yapın” dendi. Fakat böyle değilmişçesine başkaca yorumlar yapılınca ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “KDV artışı yapılmadı! İşletmelerin vatandaştan aldığı KDV’nin doğru belgelendirilmesi için düzenleme yapıldı. Bu konuda hassasiyet gösteren ve bizlere bilgi veren vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz.” açıklaması yapmak zorunda kaldı. Bakan Şimşek'in bu açıklamasını X hesabından okurken 16 Nisan'da yine kişisel sosyal medya hesabından yaptığı açıklamanın giriş cümlesi dikkatimi çekti: “Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor.”

Mesele bu kadar basit.

DERDİNİZ ÜLKE İSE BURADAN YAKIN

Dünyada büyük kırılımlar olurken, ülkemiz yüksek enflasyonla mücadele ederken, vatandaş geçim derdinde iken, bölgemizde iki ayrı savaş ve zaten öteden beri bölücü şimdilerde de gerici terör tehditleri varken bir takım kimseler nedense hemen her gün yeni bir yalanla ekonomi üzerinden operasyon çekmeye çalışıyor. Bakan Şimşek'in bir gün yurt dışında ettiği “yerli” kelimesi dillere dolanıyor öteki gün “vergiyi tabana yaymak” sözü çarpıtılıyor. Bugün bu Mehmet Şimşek için yapılıyor dün ise Nureddin Nebati, Şahap Kavcıoğlu ve Berat Albayrak için yapılıyordu. Oysa sözleri çarpıtmak, algı oyunları oynamak, yalan dolan işlere girişmek yerine enerjimizi harcamamız gereken yer başka. Onu da dün Aydınlık'taki “Türkiye’nin tasarruf yeteneği” başlıklı köşe yazısında Dr. Doğu Perinçek esaslı bir netlikle ifade etti. Perinçek özetle şunu yazdı: “Tasarrufumuz var. Yabancıya el açmaya lüzum yok. Tasarrufları yastık altından çıkarıp, yurt dışından getirmek için özendirici düzenlemeler lazım. Bunu başarabilmek için de, mülkiyet ve bölüşüm ilişkilerine kamu yararına müdahaleler gerekiyor.”

İşte sosyal medyada dedikodu yapmak yerine gelin bunu konuşalım, tartışalım.